Aydın denilen insan tipine ne muhtacız! Ama öyle, öz kültürüne yabancı "aydıncıklardan" bahsetmiyorum: Bu cahil aydınlar kendi kültürüne sövmeyi kültür, esaretin altın kafeste gelişiniyse hürriyet telakki ederler.
Düşünsenize bir: Türkiye ne hale geldi; elini nereye atsan avuç dolusu sıkıntı tuttuğunla kalıyorsun, haciz var, icra diz boyu; asgari ücret açlık sınırının yıllardır altında...
Ama! Ama, bir tane "aydın" çıkıp bu duruma itiraz etmiyor. Birkaç gaz alma görevlisi geliyor nutuk atıyor falan filan ama bunlar devadan bahsetmedikçe aslen sıkıntıyı tespit dahi edememiş oluyorlar.
Muhtaç olduğumuz, hakikaten hür insanlar. Bakmayın siz yıllarca aksini yaptığımıza, zaten bahsettiklerime de aydın denmez. Kravatlı hain denir. Sarıklı ajan denir. Ya da en iyi ihtimalle gafil, cahil denir.
Hür insanlara, aydınlara ihtiyacımız var; esiriz. Bu yüzden Prof. Dr. Haydar Baş, çok kıymetli bir şahsiyet değil; tek kıymetli şahsiyet. Aynı kategoriye alabileceğimiz ikinci bir insanı bulamıyoruz. Bağımsızlığı yaşatacak tek kapı olması hasebiyle bir tane?
Ne demişti Attilâ İlhan: "Dışarıdan destek almayan tek isim Prof. Dr. Haydar Baş."
Nasıl da düşürüyor birden maskeleri bu hakikat! Meğer onca laf kalabalığını, sonuç olarak belli emperyal güçlere esaret sonucuyla sonlandıranlar; milleti Anadolu limanından alıp ecnebi tasması demek olan kapitalizm limanına sürüyenler, ne destekler alıyor kimlerden!
Bu yüzden her cadde başı put gibi yükselen birtakım kafalar, "Amerika'sız olmaz!", "NATO'suz olmaz!" diye konuşup duruyorlar. Meğer ne Ahmet Efendiler var ki bağrını açsan haç çıkacak.
Anlamaya, her şeyden evvel zihin gerek. Pak bir yürekle hür bir bakış gerek. Balık, hayatını içerisinde geçirdiği denizin ne demek olduğunu bilmez. Balığın bu haline gaflet deyip bunu küçümseyen kardeşimiz; Prof. Dr. Haydar Baş'ı görmemeyi, desteklememeyi makul görüyor. Görsün! Makul değil, ideal görsün! Kaybeden yine kendisi.
Amerika'sız olmaz lafı makul, "hakkına sahip çık!" çıkışı marjinal! İş miş yok, makul; iş garantisi marjinal! İnsan bu tabloyu gördükçe, "İçimizdeki idraksizler yüzünden bizi de helak eder misin Allah'ım?" mealindeki ayeti hatırlıyor, korkuyor.
Evet beyler! Amerika'sız olmaz, NATO'suz olmaz! Ama, zulüm olmaz! Vahşet olmaz! Evladına miras bırakman gereken vatanı satarak, aslen evladını katletmek olmaz!
Bağımsızlığın yolundaysa kapitalizmin adı abdest bozar!
Bunu reddeden istediği kadar milletçiyim, Atatürkçüyüm, ulusalcıyım, Müslümanım falan filan desin; kirli katilin ucuz bir eldiveninden farklıca olmayacaktır.
Bir ikazla bitirelim: Eldivenin kaderi, pisliğe ortak olup nihayetinde çöpe varmaktır!
Düşünsenize bir: Türkiye ne hale geldi; elini nereye atsan avuç dolusu sıkıntı tuttuğunla kalıyorsun, haciz var, icra diz boyu; asgari ücret açlık sınırının yıllardır altında...
Ama! Ama, bir tane "aydın" çıkıp bu duruma itiraz etmiyor. Birkaç gaz alma görevlisi geliyor nutuk atıyor falan filan ama bunlar devadan bahsetmedikçe aslen sıkıntıyı tespit dahi edememiş oluyorlar.
Muhtaç olduğumuz, hakikaten hür insanlar. Bakmayın siz yıllarca aksini yaptığımıza, zaten bahsettiklerime de aydın denmez. Kravatlı hain denir. Sarıklı ajan denir. Ya da en iyi ihtimalle gafil, cahil denir.
Hür insanlara, aydınlara ihtiyacımız var; esiriz. Bu yüzden Prof. Dr. Haydar Baş, çok kıymetli bir şahsiyet değil; tek kıymetli şahsiyet. Aynı kategoriye alabileceğimiz ikinci bir insanı bulamıyoruz. Bağımsızlığı yaşatacak tek kapı olması hasebiyle bir tane?
Ne demişti Attilâ İlhan: "Dışarıdan destek almayan tek isim Prof. Dr. Haydar Baş."
Nasıl da düşürüyor birden maskeleri bu hakikat! Meğer onca laf kalabalığını, sonuç olarak belli emperyal güçlere esaret sonucuyla sonlandıranlar; milleti Anadolu limanından alıp ecnebi tasması demek olan kapitalizm limanına sürüyenler, ne destekler alıyor kimlerden!
Bu yüzden her cadde başı put gibi yükselen birtakım kafalar, "Amerika'sız olmaz!", "NATO'suz olmaz!" diye konuşup duruyorlar. Meğer ne Ahmet Efendiler var ki bağrını açsan haç çıkacak.
Anlamaya, her şeyden evvel zihin gerek. Pak bir yürekle hür bir bakış gerek. Balık, hayatını içerisinde geçirdiği denizin ne demek olduğunu bilmez. Balığın bu haline gaflet deyip bunu küçümseyen kardeşimiz; Prof. Dr. Haydar Baş'ı görmemeyi, desteklememeyi makul görüyor. Görsün! Makul değil, ideal görsün! Kaybeden yine kendisi.
Amerika'sız olmaz lafı makul, "hakkına sahip çık!" çıkışı marjinal! İş miş yok, makul; iş garantisi marjinal! İnsan bu tabloyu gördükçe, "İçimizdeki idraksizler yüzünden bizi de helak eder misin Allah'ım?" mealindeki ayeti hatırlıyor, korkuyor.
Evet beyler! Amerika'sız olmaz, NATO'suz olmaz! Ama, zulüm olmaz! Vahşet olmaz! Evladına miras bırakman gereken vatanı satarak, aslen evladını katletmek olmaz!
Bağımsızlığın yolundaysa kapitalizmin adı abdest bozar!
Bunu reddeden istediği kadar milletçiyim, Atatürkçüyüm, ulusalcıyım, Müslümanım falan filan desin; kirli katilin ucuz bir eldiveninden farklıca olmayacaktır.
Bir ikazla bitirelim: Eldivenin kaderi, pisliğe ortak olup nihayetinde çöpe varmaktır!
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018