Hedef saptırma teknikleri genelde savaş sırasında veya askeri ve polis operasyonlarında kullanılır. Daha anlaşılır şekilde, düşmana veya örgüt suçlularına yem atılır, sağ gösterilip, sol vurulur ve etkisiz hale getirilir.
Gündem saptırma tekniklerini ise sözleri ile icraatları, geçmişleri ile bugünü bir birini tutmayan siyasiler kullanır. Mesela başörtüsü, mesela şeriat, mesela kürtaj, mesela Hürrem gibi…
Erdoğan iktidarları, Türkiye’yi karanlık dehlizlerin iyice diplerine götüren icraatları peş peşe gerçekleştiriyor. Bu icraatların ne milli, ne manevi, ne ekonomik hiçbir açıklaması yok. Her alanda bir tükeniş yaşıyoruz. İşte Suriye! İşte Filistin! AB’ye, NATO’ya mahkum olan, teslim olan bir iktidar. Ve bu iktidarın icraatlarını “dizi film” izlercesine izleyen Türk Milleti!
Türkiye, Ortadoğu’daki olaylarda haçlı batının yanında aktif rol üstlenerek hem itikadını, hem şanlı tarihini, hem de milli kimliğini ve bağımsızlığını kuma gömdü. İşe bakar mısınız ki, ABD’nin, NATO’nun en yetkili askerleri topraklarımızda cirit atıyor. Bağımsız olduğunu sandığımız ülkemize, kendi silahlarını nereye, nasıl ve niçin konumlandıracaklarının tespit ve tayinini yapıyorlar.
İktidar ne yapıyor? “Muhteremin Evlatlarını” oynuyor. Erdoğan yine gündemi saptırdı. Bakın biz bile “Muhteşem Yüzyıl” dizisine takılmasına takıldık.
Endülüs İslam Medeniyetini bilirsiniz. 800 yıl Avrupa’da hüküm sürmüş İslam medeniyeti. Yıkılışı ise çok manidardır. Hatta zamanın İspanya Kralı olması lazım şu gerçeği ifade etmiştir; “Endülüs’ü, Müslümanlardan kadın ve içkiyi kullanarak kurtardık. Bu iki gücü kullanarak topraklarımızı da (Anadolu) kurtarmalıyız.”
Adına özgürlük, çağdaşlık vs. deseler de emperyalizmin kullandığı en önemli araç “kadındır”. Bugün dizilerde, filmlerde, reklamlarda vs. % 90 kadın ön plana çıkar. Ön plana çıkartılan ise kadının “kişiliği” değil “dişiliğidir”.
Erdoğan ve “Muhteşem Yüzyıl” dizisine gelirsek; Erdoğan esti, gürledi. Bu dizi tarihi saptırıyor, gerçekleri yansıtmıyor, ömrü at sırtında geçen bir insana iftira atılıyor diye eleştirdikçe eleştirdi. İyi de bu dizi ikinci yılına girdi neredeydiniz?
Sonra Müjde Ar’ın (canlandırdığı karakterin) 1980’lerde kaybettiği “iffet”i hala bulunamamış ki, yeni “iffet” dizisi yayında. Yine 1980’lerde Hülya Avşar’ın suçu sabit görülmemiş ki, isim değiştirerek “Fatma Gül’ün Suçu Ne” diye araştırma devam ediyor. Ya, amcasının hanımına göz koyan Behlül. Ya, dizide başörtüsü takıp, sokakta görüntü kirliliği, diye tarif eden “Huzur Sokağı” sakinleri, Fetih 1453’teki uçkuruna düşkün gösterilen “Ulubatlı Hasan”, Ali Kaptan’ın karısına yaptıkları zaten milleti çileden çıkarmıştı…
Hulasa şu an gösterimde olan ve izlenen bütün dizilerde “özel hayat” ve kadın istismarı zirve yapmış durumda.
Eğer son 10 yılda fuhuş % 220 artıyor, cinsel taciz % 125’lere çıkıyor ve yine son 10 yılda kadına şiddet % 1400 artıyorsa bunun bir sebebi, sebepleri olması lazım. İşte bu sebeplerin belki de başında geleni kadının sıradanlaştırılması ve kişiliğinin değil dişiliğinin ön plana çıkartılmasıdır.
Erdoğan neden bu acı tabloyu görmedi? Aile Bakanı neden bu tablonun farkına varmadı? Kadın dernekleri, vakıfları “sömürülen kadın” kimliğine neden “hayır” demedi? RTÜK’ü yazmıyorum. Hala Deniz Feneri’nden zanlı Zahit Akman’ın yokluğunu çekiyorlar zannımca…
Bir kere “Muhteşem Yüzyıl” dizisi ülkemize konumlandırılacak olan Patriotlara karşı oluşabilecek Milli iradeye karşı kalkan yapıldı.
Sonra son 10 yılda film mantığı ve süresi uzunluğunda yayınlanan, bu milletin kültür ve medeniyetinden uzak diziler, milletimizin nefsine hoş geldi. Takılıp, kaldılar. İktidarların önü açıldı.
Eğer millet, bu dizilere takılmasaydı siyasetteki “Muhteremin Evlatları” dizisine takılacaktı. Muhteremin Evlatlarının senaryosu ise hem akla, hem gönle ziyan olduğu için 11 yıl devam etmeyecekti. Haliyle durmak yok, TV dizilerine devam…
Gündem saptırma tekniklerini ise sözleri ile icraatları, geçmişleri ile bugünü bir birini tutmayan siyasiler kullanır. Mesela başörtüsü, mesela şeriat, mesela kürtaj, mesela Hürrem gibi…
Erdoğan iktidarları, Türkiye’yi karanlık dehlizlerin iyice diplerine götüren icraatları peş peşe gerçekleştiriyor. Bu icraatların ne milli, ne manevi, ne ekonomik hiçbir açıklaması yok. Her alanda bir tükeniş yaşıyoruz. İşte Suriye! İşte Filistin! AB’ye, NATO’ya mahkum olan, teslim olan bir iktidar. Ve bu iktidarın icraatlarını “dizi film” izlercesine izleyen Türk Milleti!
Türkiye, Ortadoğu’daki olaylarda haçlı batının yanında aktif rol üstlenerek hem itikadını, hem şanlı tarihini, hem de milli kimliğini ve bağımsızlığını kuma gömdü. İşe bakar mısınız ki, ABD’nin, NATO’nun en yetkili askerleri topraklarımızda cirit atıyor. Bağımsız olduğunu sandığımız ülkemize, kendi silahlarını nereye, nasıl ve niçin konumlandıracaklarının tespit ve tayinini yapıyorlar.
İktidar ne yapıyor? “Muhteremin Evlatlarını” oynuyor. Erdoğan yine gündemi saptırdı. Bakın biz bile “Muhteşem Yüzyıl” dizisine takılmasına takıldık.
Endülüs İslam Medeniyetini bilirsiniz. 800 yıl Avrupa’da hüküm sürmüş İslam medeniyeti. Yıkılışı ise çok manidardır. Hatta zamanın İspanya Kralı olması lazım şu gerçeği ifade etmiştir; “Endülüs’ü, Müslümanlardan kadın ve içkiyi kullanarak kurtardık. Bu iki gücü kullanarak topraklarımızı da (Anadolu) kurtarmalıyız.”
Adına özgürlük, çağdaşlık vs. deseler de emperyalizmin kullandığı en önemli araç “kadındır”. Bugün dizilerde, filmlerde, reklamlarda vs. % 90 kadın ön plana çıkar. Ön plana çıkartılan ise kadının “kişiliği” değil “dişiliğidir”.
Erdoğan ve “Muhteşem Yüzyıl” dizisine gelirsek; Erdoğan esti, gürledi. Bu dizi tarihi saptırıyor, gerçekleri yansıtmıyor, ömrü at sırtında geçen bir insana iftira atılıyor diye eleştirdikçe eleştirdi. İyi de bu dizi ikinci yılına girdi neredeydiniz?
Sonra Müjde Ar’ın (canlandırdığı karakterin) 1980’lerde kaybettiği “iffet”i hala bulunamamış ki, yeni “iffet” dizisi yayında. Yine 1980’lerde Hülya Avşar’ın suçu sabit görülmemiş ki, isim değiştirerek “Fatma Gül’ün Suçu Ne” diye araştırma devam ediyor. Ya, amcasının hanımına göz koyan Behlül. Ya, dizide başörtüsü takıp, sokakta görüntü kirliliği, diye tarif eden “Huzur Sokağı” sakinleri, Fetih 1453’teki uçkuruna düşkün gösterilen “Ulubatlı Hasan”, Ali Kaptan’ın karısına yaptıkları zaten milleti çileden çıkarmıştı…
Hulasa şu an gösterimde olan ve izlenen bütün dizilerde “özel hayat” ve kadın istismarı zirve yapmış durumda.
Eğer son 10 yılda fuhuş % 220 artıyor, cinsel taciz % 125’lere çıkıyor ve yine son 10 yılda kadına şiddet % 1400 artıyorsa bunun bir sebebi, sebepleri olması lazım. İşte bu sebeplerin belki de başında geleni kadının sıradanlaştırılması ve kişiliğinin değil dişiliğinin ön plana çıkartılmasıdır.
Erdoğan neden bu acı tabloyu görmedi? Aile Bakanı neden bu tablonun farkına varmadı? Kadın dernekleri, vakıfları “sömürülen kadın” kimliğine neden “hayır” demedi? RTÜK’ü yazmıyorum. Hala Deniz Feneri’nden zanlı Zahit Akman’ın yokluğunu çekiyorlar zannımca…
Bir kere “Muhteşem Yüzyıl” dizisi ülkemize konumlandırılacak olan Patriotlara karşı oluşabilecek Milli iradeye karşı kalkan yapıldı.
Sonra son 10 yılda film mantığı ve süresi uzunluğunda yayınlanan, bu milletin kültür ve medeniyetinden uzak diziler, milletimizin nefsine hoş geldi. Takılıp, kaldılar. İktidarların önü açıldı.
Eğer millet, bu dizilere takılmasaydı siyasetteki “Muhteremin Evlatları” dizisine takılacaktı. Muhteremin Evlatlarının senaryosu ise hem akla, hem gönle ziyan olduğu için 11 yıl devam etmeyecekti. Haliyle durmak yok, TV dizilerine devam…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025