İki büyük kulübün takımının kapışmasından Fenerbahçe üstün çıktı.
Hemen söylemeliyim zevkli bir maç izledik. Tabii doğal olarak sevgili Trabzonlular üzgün.
Fakat benden onlara tavsiyem üzülmemeleri. Güzel bir maç oldu ve her iki takım da bu güzel oyuna katkıda bulundular.
Trabzonsporlu futbolcular skor 4-1 iken son anlarda Fenerbahçe'yi kendi ceza sahalarına gömdüler. Bu her türlü takdiri hak ediyor.
Skora o kadar takılmayın. Futbolda her türlü sonuç var. Bunları söyledikten sonra maçı değerlendirmeye çalışacağım.
Fenerbahçe Trabzonspor derbisi güzel bir maç olmasının yanında futbol adına çok şey anlatan bir maçtı.
Her şeyden önce Fenerbahçe'nin kupadaki hazin vedasından sonra gergin olacağı Trabzonspor'un ise rahat ve sakin olacağı yazıldı durdu.
Hakikaten maç bu öngörüye uygun bir şekilde başladı. Fenerbahçe'nin ve özellikle Jose Mourinho'nun gergin olduğu bir önceki hazin yenilginin kadrosundan farklı 7 oyuncu ile sahada yer almalarından belliydi.
Tabii bu köşeyi takip edenler ve futbolu gerçekten severek izleyenler belli bazı temaları işlediğimi bilirler.
Son zamanlarda sıklıkla söylediğim gibi futbolun basit bir gerçeği var.
Bu sporu savunması iyi olan kazanıyor. Bu net.
Nitekim Trabzonspor'un rahat olacağını bekleyenlerin düşüncesi ile uyumlu olarak gördük ki ilk yarı boyunca Trabzon savunmada derli toplu ve rakibine boş alan vermeden durdu.
Zaten Fenerbahçe hücum anlamında öyle bir izlenim veriyordu ki ellerinde sadece Allan St-Maximin'in topla ileri doğru driplingleri dışında pek fazla alternatiflerinin olmadığı görülüyordu.
Üstüne üstlük Mert Müldür'ün savunmadaki çaresizliği bütün bunlara eklenince Fenerbahçe'nin bu maçı kazanamayacağı düşüncesinin oluşmaması imkansızdı.
Nitekim Zubkov bu alandaki zafiyeti ilk yarı boyunca çok iyi değerlendirdi.
Maximin'in savunması o kadar kötüydü ki Fenerbahçe kimlere kalmış dememek elde değildi.
Trabzon ilk yarının son anlarında bir gol bularak sayunma odasına gitti.
Her hâlde Fenerbahçeli oyunculara ikinci yarı siz dört gol birden atacaksınız dense kendileri de inanmazdı.
Evet Fenerbahçe ikinci yarı dört gol birden attı.
Hemen ikinci yarının başında Trabzonlu Mustafa Eskihellaç Bright Osayi Samuel'e ceza alanı çizgisi üzerinde faul yapınca penaltı kararı çıktı.
Kusura bakma Mustafa ben sana kızıyorum. Her şey yolunda gidiyor sen hamleni ayarlayamıyorsun ve acemi bir faul ile penaltıya sebep oluyorsun.
Halbuki ilk yarı Fenerbahçe için hiçbir umut vaat etmeyen şekilde bitmişti.
Penaltıdan gelen golden sonra tempo nedendir bilinmez yükseliverdi.
Şimdi hep yazıyorum. Yüksek tempo savruk oyun. Evet öyle.
Şimdi bunu söyleyebiliyorum ama neden tempo yükseldi maalesef bunun izahını bilmiyorum.
Her neyse. Şunu da söyleyebiliyorum. Temponun yükselmesi beraberinde sahadaki takımlardan birinin dağılması ile sonuçlanma ihtimalini de beraberinde getirir.
Nitekim bu maçta dağılan taraf Trabzonspor oldu. Ha dağılan taraf beraberliği yakalamasına rağmen Fenerbahçe de olabilirdi.
Ama dağılan taraf Trabzon oldu.
59 gibi not almışım. Demişim ki Trabzon her şeye rağmen savunmada iyi duruyor.
Bir dakika sonra Fenerbahçe ikinci golü attı.
64'teki not oyun çılgınlaştı şeklindeymiş ve o dakika Fenerbahçe'nin üçüncü golü geldi.
Zaten ondan sonra da maç bitmişti. Yalnız ben son olarak Serdar Saatçi için de bir eleştiri getirmek istiyorum.
Bak genç arkadaşım. Beşiktaş'ta harcandın. Gençsin iyi futbolcusun. Fakat ne olur ama ne olur bir zahmet ayağındaki topu rakibine kaptırma.
Trabzon'un yediği son golde Serdar'ın bu hatası ile hücum olgunlaştı.
Tabii Serdar bu hataları daha çok çalışarak yapmayacak. Buna eminim.
Şimdi Fenerbahçe zirveye bir adım daha yaklaştı.
Fakat futbolun her sonuca açık olduğunu aklımda tutmama rağmen Fenerbahçe'nin şampiyon olma şansının çok az olduğunu söyleyebilirim.
Skora pek aldanmayın. Neden bunu söylüyorum çünkü Fenerbahçe'nin oyununda istikrar yok.
Yine de Fenerbahçe'nin zirveye yaklaşması ayrı bir heyecan yaratıyor. Bakalım izleyeceğiz göreceğiz.
Bu galibiyet belki Fenerbahçe'ye ekstra bir motivasyon olur.
Hemen söylemeliyim zevkli bir maç izledik. Tabii doğal olarak sevgili Trabzonlular üzgün.
Fakat benden onlara tavsiyem üzülmemeleri. Güzel bir maç oldu ve her iki takım da bu güzel oyuna katkıda bulundular.
Trabzonsporlu futbolcular skor 4-1 iken son anlarda Fenerbahçe'yi kendi ceza sahalarına gömdüler. Bu her türlü takdiri hak ediyor.
Skora o kadar takılmayın. Futbolda her türlü sonuç var. Bunları söyledikten sonra maçı değerlendirmeye çalışacağım.
Fenerbahçe Trabzonspor derbisi güzel bir maç olmasının yanında futbol adına çok şey anlatan bir maçtı.
Her şeyden önce Fenerbahçe'nin kupadaki hazin vedasından sonra gergin olacağı Trabzonspor'un ise rahat ve sakin olacağı yazıldı durdu.
Hakikaten maç bu öngörüye uygun bir şekilde başladı. Fenerbahçe'nin ve özellikle Jose Mourinho'nun gergin olduğu bir önceki hazin yenilginin kadrosundan farklı 7 oyuncu ile sahada yer almalarından belliydi.
Tabii bu köşeyi takip edenler ve futbolu gerçekten severek izleyenler belli bazı temaları işlediğimi bilirler.
Son zamanlarda sıklıkla söylediğim gibi futbolun basit bir gerçeği var.
Bu sporu savunması iyi olan kazanıyor. Bu net.
Nitekim Trabzonspor'un rahat olacağını bekleyenlerin düşüncesi ile uyumlu olarak gördük ki ilk yarı boyunca Trabzon savunmada derli toplu ve rakibine boş alan vermeden durdu.
Zaten Fenerbahçe hücum anlamında öyle bir izlenim veriyordu ki ellerinde sadece Allan St-Maximin'in topla ileri doğru driplingleri dışında pek fazla alternatiflerinin olmadığı görülüyordu.
Üstüne üstlük Mert Müldür'ün savunmadaki çaresizliği bütün bunlara eklenince Fenerbahçe'nin bu maçı kazanamayacağı düşüncesinin oluşmaması imkansızdı.
Nitekim Zubkov bu alandaki zafiyeti ilk yarı boyunca çok iyi değerlendirdi.
Maximin'in savunması o kadar kötüydü ki Fenerbahçe kimlere kalmış dememek elde değildi.
Trabzon ilk yarının son anlarında bir gol bularak sayunma odasına gitti.
Her hâlde Fenerbahçeli oyunculara ikinci yarı siz dört gol birden atacaksınız dense kendileri de inanmazdı.
Evet Fenerbahçe ikinci yarı dört gol birden attı.
Hemen ikinci yarının başında Trabzonlu Mustafa Eskihellaç Bright Osayi Samuel'e ceza alanı çizgisi üzerinde faul yapınca penaltı kararı çıktı.
Kusura bakma Mustafa ben sana kızıyorum. Her şey yolunda gidiyor sen hamleni ayarlayamıyorsun ve acemi bir faul ile penaltıya sebep oluyorsun.
Halbuki ilk yarı Fenerbahçe için hiçbir umut vaat etmeyen şekilde bitmişti.
Penaltıdan gelen golden sonra tempo nedendir bilinmez yükseliverdi.
Şimdi hep yazıyorum. Yüksek tempo savruk oyun. Evet öyle.
Şimdi bunu söyleyebiliyorum ama neden tempo yükseldi maalesef bunun izahını bilmiyorum.
Her neyse. Şunu da söyleyebiliyorum. Temponun yükselmesi beraberinde sahadaki takımlardan birinin dağılması ile sonuçlanma ihtimalini de beraberinde getirir.
Nitekim bu maçta dağılan taraf Trabzonspor oldu. Ha dağılan taraf beraberliği yakalamasına rağmen Fenerbahçe de olabilirdi.
Ama dağılan taraf Trabzon oldu.
59 gibi not almışım. Demişim ki Trabzon her şeye rağmen savunmada iyi duruyor.
Bir dakika sonra Fenerbahçe ikinci golü attı.
64'teki not oyun çılgınlaştı şeklindeymiş ve o dakika Fenerbahçe'nin üçüncü golü geldi.
Zaten ondan sonra da maç bitmişti. Yalnız ben son olarak Serdar Saatçi için de bir eleştiri getirmek istiyorum.
Bak genç arkadaşım. Beşiktaş'ta harcandın. Gençsin iyi futbolcusun. Fakat ne olur ama ne olur bir zahmet ayağındaki topu rakibine kaptırma.
Trabzon'un yediği son golde Serdar'ın bu hatası ile hücum olgunlaştı.
Tabii Serdar bu hataları daha çok çalışarak yapmayacak. Buna eminim.
Şimdi Fenerbahçe zirveye bir adım daha yaklaştı.
Fakat futbolun her sonuca açık olduğunu aklımda tutmama rağmen Fenerbahçe'nin şampiyon olma şansının çok az olduğunu söyleyebilirim.
Skora pek aldanmayın. Neden bunu söylüyorum çünkü Fenerbahçe'nin oyununda istikrar yok.
Yine de Fenerbahçe'nin zirveye yaklaşması ayrı bir heyecan yaratıyor. Bakalım izleyeceğiz göreceğiz.
Bu galibiyet belki Fenerbahçe'ye ekstra bir motivasyon olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025