Uygulanan IMF ve AB güdümlü ekonomi politikaları sebebiyle ekonomimiz her geçen gün biraz daha daralıyor. Bize maliyeti olmayan yerli paramızı kullanmıyoruz, emeğimizin ve üretimimizin karşılığını sürekli yabancı para ve kredi kartları dolduruyor. Bu durum üretimin ve tüketimin maliyetini otomatikman yukarı çekiyor. Ülke ve içinde yaşayan fertler olarak borçlarımız da sürekli katlanıyor.Emek ve üretim karşılında yerli paramızı devreye koymadığımızdan, daha fazla üretim, yatırım ya da herhangi bir harcama bizleri daha fazla borç almaya sevkediyor. Bu şekilde üretimimiz artttıkça borcumuz artıyor; tüketimimiz arttıkça borcumuz artıyor; yatırımlar arttıkça borcumuz artıyor.Hükümet suni bir takım hesaplamalarla milli gelirimizin arttığından bahsedip, kişi başına milli gelirin 10 bin dolara yaklaştığını ifade ediyor.Kamunun, kurumların ve bireylerin borçlarının tamamını hesaba kattığımızda toplam borcumuzun kişi başına 10 bin doları çoktan aştığını söyleyebiliriz.Diğer bir ifadeyle, her bir Türk insanı ülke bazında gelir ve gider hesaplandığında, net olarak borçlu. Hükümet nasıl dış ticaret verilerini verirken hep "ihracat şu kadar arttı" diyerek ithalattan bahsetmiyor, dış ticaret açığından bahsetmiyorsa, kişi başına milli geliri de açıklarken, durumun netini ortaya hiç koymuyor.Halbuki dış ticaretin durumunu en net ortaya koyan rakam dış ticaret açığıdır.Ayrıca ülkemiz her yıl astronomik düzeyde artan bir cari işlemler açığına sahiptir. 2007 yılında 38 milyar dolar düzeyinde olan açık, şu sıralar 52 milyar doları buldu ve yıl sonuna kadar daha da artması bekleniyor.Cari açık ne demek? Gelir gideri karşılamıyor demek. Yani borcumuz artıyor demek. Cari açık veren bir ülkenin herbir ferdinin gelir gider hesaplamasında net olarak pozitif olması düşünülemez, Yani her bir fert de doğal olarak kişi başı açık veriyor demektir. İşin neti negatiftir.Bir de bu cari açık sürekli artıyorsa, kişi başına açık da sürekli artıyor demektir. Şimdi bu gerçekten hiç bahsedilmiyor, hep kişi başına milli gelir şu kadar oldu diye siyasi olarak hava atılıyor. Bu gerçekler gizlendiği zaman çözüme ulaşmak asla mümkün değil. Çünkü problemin kaynağı bu yaklaşım.Üretim ve emek yerli para ile karşılığını bulmalı ki ekonomi rahat bir nefes alabilsin. Buna devletlerin senyoraj geliri deniyor.Gelişmiş ülkeler bu haklarını kullanıyor, hatta ABD ve AB ülkeleri sadece kendi ülkelerinde değil, diğer ülkelerdeki üretimler için de emisyonlarını genişletiyorlar.Esasen bizim gibi, "yabancı sermaye olmadan olmaz" mantığına sahip olan ülkelerin üretimleri onların paralarıyla karşılık buluyor. Diğer bir ifadeyle ülkemizin uluslararası bir hakkı olan, kalkınmamızın temel kaynağı olan senyoraj gelirini ABD'ye devretmiş oluyoruz.Biz üretiyoruz, o kazanıyor; biz tüketiyoruz, o kazanıyor; biz yatırım yapıyoruz, baraj, yol, bina yapıyoruz, o kazanıyor; biz ihracat yapıyoruz o kazanıyor...Bu mantıkla ekonomi kalkınmaz, batar, batıyor da...Bu kısırdöngü mantığı rafa kaldıran ve senyoraj gelirini önemli bir kaynak olarak devreye koyan Milli Ekonomi Modeli'ni acilen devreye koymalı ve "ürettikçe borçlanma" saçmalığından derhal kurtulmalıyız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025