1,300,000 psikolojik sınırını aşamaz denen USD 1,600,000 TL'ye kadar yükseldi. Hükümete sorarsanız sorumlu Eski Ulaştırma Bakanı Eniz Öksüz, hemen istikrarın sağlanması için feda edildi. Medyaya sorarsanız ise IMF'nin dediklerini yüzde yüz uyguladığı halde biraz yavaş davranan hükümet sorumlu, yani IMF'nin dediklerini motamot uygulamak tek çözüm. Bizim ekonomistlere sorarsanız siyasi istikrarsızlıkla halkın yükselen faiz oranlarına rağmen devlete güvenmeyip parasını dövize yöneltmesini USD yükseltti.
Oysa USD yükselmesindeki sebep çok farklı. Hatırlayın, IMF önce Merkez Bankasını serbestleştirdi, sonra hükümet dalgalı kur sistemini kabul ettirdi. Arkasından sakın piyasalara USD satarak müdahale etme, faizlerle oynayarak dengeyi sağla dedi.
Dalgalı kur sistemi demek $ fiyatını arz talep dengesi belirleyecek demektir. IMF'nin emri gereği Merkez Bankası istenilen oranda piyasaya USD arz etmiyor. Peki talebin kaynağı neresi? Burası son derece önemli USD'a ilk talep Türk halkından gelmiyor. Dolayısıyla faizleri yükseltmek hiçbir şey ifade etmez USD talep Türkiye'de yabancı sermayeden geliyor. Bu sermaye istediği anda USD'ı 3,000,000 da yapabilir 5,000,000 'da. Çünkü yüklü miktarda alışa geçince USD fırlıyor arkasından halkımız da USD'a yöneliyor. İstediği anda ise USD satıp piyasayı rahatlatıyor. Haddi zatında dalgalı kur demek doların serbest bırakılması demek değildir. Merkez Bankası kontrolündeki USD'yi yabancı sermayeye devretmek demektir.
Olayın arka planı ise son derece ürkütücü. IMF Türkiye'nin egemenliğini tehdit eden bir çok talepte bulunuyor. En son askeri harcamaları büyük oranda kısın talepleri, bize gelen bilgiler arasında. Bir taraftan medya IMF'nin bütün bu talepleri sanki bize faydalıymış gibi gösterirken diğer taraftan hükümet biraz baş kaldırırsa hemen yabancı sermaye devreye giriyor. USD'nin değeri arttırılıyor ve hükümet hizaya getiriliyor.
Burada hükümetin bu şartlara evet dedikten sonra yapacağı çok fazla bir şey yok çünkü, ipin ucu başkasının eline geçmiş. Ama burada hükümetin asıl affedilmez yönü şu. Aylardan beri Prof. Dr. Haydar BAŞ bas bas bağırıyor. IMF'nin talepleri bu ülkeyi batırır. USD'ın serbest dolaşımı frenlenmeli, emisyon arttırılmalı, TL güçlendirilmeli, üretim kışkırtılmalı vs. Bu insan dünyanın her yerinden ekonomi sahasında 20'ye yakın altın plaket almış, Başta Cambridge ve ABD olmak üzere. Ve ekonomi ile ilgili ne dediyse aynen çıkıyor. Yine aynı insan yepyeni bir ekonomik modelle 24 saatte Türkiye düze çıkaracağım diyor. Şimdi hükümet IMF'nin ülkeyi batırdığını bile bile ona teslim olurken Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın bu ülkeyi kurtaracağını göre göre de ona kulaklarını tıkıyor.
Neden? Neden? Neden?
Oysa USD yükselmesindeki sebep çok farklı. Hatırlayın, IMF önce Merkez Bankasını serbestleştirdi, sonra hükümet dalgalı kur sistemini kabul ettirdi. Arkasından sakın piyasalara USD satarak müdahale etme, faizlerle oynayarak dengeyi sağla dedi.
Dalgalı kur sistemi demek $ fiyatını arz talep dengesi belirleyecek demektir. IMF'nin emri gereği Merkez Bankası istenilen oranda piyasaya USD arz etmiyor. Peki talebin kaynağı neresi? Burası son derece önemli USD'a ilk talep Türk halkından gelmiyor. Dolayısıyla faizleri yükseltmek hiçbir şey ifade etmez USD talep Türkiye'de yabancı sermayeden geliyor. Bu sermaye istediği anda USD'ı 3,000,000 da yapabilir 5,000,000 'da. Çünkü yüklü miktarda alışa geçince USD fırlıyor arkasından halkımız da USD'a yöneliyor. İstediği anda ise USD satıp piyasayı rahatlatıyor. Haddi zatında dalgalı kur demek doların serbest bırakılması demek değildir. Merkez Bankası kontrolündeki USD'yi yabancı sermayeye devretmek demektir.
Olayın arka planı ise son derece ürkütücü. IMF Türkiye'nin egemenliğini tehdit eden bir çok talepte bulunuyor. En son askeri harcamaları büyük oranda kısın talepleri, bize gelen bilgiler arasında. Bir taraftan medya IMF'nin bütün bu talepleri sanki bize faydalıymış gibi gösterirken diğer taraftan hükümet biraz baş kaldırırsa hemen yabancı sermaye devreye giriyor. USD'nin değeri arttırılıyor ve hükümet hizaya getiriliyor.
Burada hükümetin bu şartlara evet dedikten sonra yapacağı çok fazla bir şey yok çünkü, ipin ucu başkasının eline geçmiş. Ama burada hükümetin asıl affedilmez yönü şu. Aylardan beri Prof. Dr. Haydar BAŞ bas bas bağırıyor. IMF'nin talepleri bu ülkeyi batırır. USD'ın serbest dolaşımı frenlenmeli, emisyon arttırılmalı, TL güçlendirilmeli, üretim kışkırtılmalı vs. Bu insan dünyanın her yerinden ekonomi sahasında 20'ye yakın altın plaket almış, Başta Cambridge ve ABD olmak üzere. Ve ekonomi ile ilgili ne dediyse aynen çıkıyor. Yine aynı insan yepyeni bir ekonomik modelle 24 saatte Türkiye düze çıkaracağım diyor. Şimdi hükümet IMF'nin ülkeyi batırdığını bile bile ona teslim olurken Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın bu ülkeyi kurtaracağını göre göre de ona kulaklarını tıkıyor.
Neden? Neden? Neden?