Yıllardır tartıştığımız "dinler arası diyalog" konusunun bam teline parmak basan bir ayet-i kerimeyi tekrar dikkatlerinize arz etmek istiyorum.On dört asır evvel, son din olarak İslam'ın, son kitap olarak Kur'an-ı Kerim'in ve son peygamber olarak Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v) gelişinden rahatsız olan, menfaatleri bozulan, kurdukları düzenleri sarsılan o çağın ileri gelenleri çok hoyratça ve hokkabazca bir teklif sunuyorlar.Belli ki; yayılmaya başlayan Kur'an mesajı onların oyunlarını bozmaya, karizmalarını çizmeye, kibirlerini ezmeye başlamış, gece-gündüz içenler içki yasağından, faizcilikten geçinenler faiz yasağından, fuhuşa batmış olanlar zina yasağından huylanmışlar ve kelimenin tam anlamıyla ahlaksız bir teklifle piyasaya çıkmışlar:"Onlara âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman (öldükten sonra) bize kavuşmayı beklemeyenler: Ya bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir! dediler. De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, bana vahyolunandan başkasına uymam. Çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım" (Yunus: 15)."Ya başka bir Kur'an getir ya da bunu değiştir" şeklindeki teklife nasıl cevap verilmesi gerektiğini alemlerin Rabbi, kutlu elçisine vahiyle öğretiyor.Belki her asırda Kur'an'ın mesajından rahatsız olup bu tür tekliflerle Müslümanların karşısına çıkan müşrikler ve mülhidler olmuştur.Dikkatle incelendiğinde görülecektir ki; dinler arası diyalog projesi de yaşadığımız çağda Müslümanlara yapılmış ahlaksız bir tekliften ibarettir, geçen yüz yıllar elbette bu açıdan incelenmeye değer. Doğal olarak, "başka bir Kur'an?" teklifi değil, daha ziyade "bunu değiştir" teklifini getirmektedirler.Böyle bir teklife, dün olduğu gibi bugün de ve kıyamete kadar da nasıl cevap verileceği Peygamberimizin şahsında hepimize tarif edilmiştir.Böylesine bir ahlaksız teklife nasıl cevap verileceği, nasıl davranılacağı gayet açık iken, dinler arası diyalog projesinin taşeronluğunu yapanlar maalesef bu teklife "hay hay, nasıl isterseniz" diyenlerdir.Özellikle son on yılı bu açıdan inceler, bu projeyi üstlenenlerin yaptıklarını masaya yatırırsanız tüm bu faaliyetlerin; çağdaş firavun ve nemrutların, ebu cehil ve ebu leheplerin heva ve hevesleri doğrultusunda son din İslam'dan parçalar koparmaya, parçalar ilave etmeye yönelik olduğunu görürüsünüz."İbrahimi dinler" kavramı bu sürecin ürünüdür ki, haşa İbrahim peygamberin kendi kafasından bir din uydurduğu anlamına gelir ve kesinlikle daha önce hiçbir İslam alimi tarafından kullanılmamıştır.Kapağına Hz İsa fotoğrafı konulup "İnsanlık onu bekliyor" manşetleri ile dergiler çıkarılmıştır ki bu tür bir yayın son din İslam'ı ve son Peygamber Hz Muhammed aleyhisselamı en hafif ifade ile ıskalamaktır.Hıristiyanlık kültürünün sembollerinden olan "Noel Baba" yine aynı yayın gurubu tarafından Anadolu ereni diye takdim edilmiştir ki tamamen merduttur, yeni bir rivayettir.Diyalog sürecinde devrilen çamların toplamı artık ciltlere sığmamaktadır.Elbette hangi devirde olursa olsun böylesine bir ahlaksız teklife evet demek ve projeye dahil olmak talihsizliğin en büyüğüdür.Biz ikazlarımızı yapmaya devam edeceğiz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024