Nereye gidiyorsunuz? Ne zaman döneceksiniz?

Bursa'da gelenekselleşen Ehl-i Beyt Sempozyumu'nun 7.'sini doya doya yaşadık. Müthiş bir maneviyat ve zenginlik içinde geçen programda âhir zaman fitnesine tutulmuş Millet ve Müslüman'ın derdine mutlak bir çare olarak Ehl-i Beyt konuşuldu, paylaşıldı. Anladık ki okyanuslar büyüklüğündeki Ehl-i Beyt tartışmasız ve olmazsa olmaz bir yol! Bu kadar büyük bir hakikatten nasıl koparıldığımız, nasıl sahipsiz bırakıldığımız apayrı ve sonuna kadar üzerinde durmamız gereken bir husus ama bizler bu programların sebeb- banisi Prof Dr. Haydar Baş Hocam sayesinde Ehl-i Beyt'e dost olmanın hiçbir şeye değişilmez sevincini yaşıyoruz.  Kendilerine bu vesile ile bir kez daha teşekkürlerimiz sunuyoruz. Ehl-i Beyt gerçekten İslam'ın direği? Hz Peygember'in tertemiz Itreti ve bize tabii olmamız için bıraktığı en Kutsal Emanet!  Formülü sade ve tartışmasız: Ehl-i Beyt'e Tutul ve Kurtul!!! Şii veya Sünni, dağdaki veya şehirdeki, çoban veya âlim kim, ne olursa olsun bu gerçeğe teslim olmak zorunda. Hiç kimsenin Ehli Beyt'i redde gücü yetmez! Dolaysı ile Ehli Beyt, kendisine Müslüman tarifi yapan herkes için Kıyamete kadar yetecek ortak bir sermaye! İcmal'in son sayısında yer alan "Musa gelene kadar sahne sihirbazların" nefis benzetmesi ile diyebiliriz ki "Ehl-i Beyt aramıza indi, sihirbazların kaçamak dışında şansları yok"! Niye öneli bu? Çünkü İslam İslam diye yutturulanların Amerika'larda saltanat sürdüğü, Alevilerin yok sayılıp, Mor manastırların ihya edildiği, Müslümanın Müslümanla çatıştırıldığı kısaca İslam'ın kovulup yerine, reddettiği ne varsa o değerlerin İslam yutturmacası ile içeri alındığı bir akıl tutulması çağında yaşıyoruz! Bunu, bu büyük fitneyi ancak Ehli Beyt ile yenebiliriz! Aşağıda bir üslup ve muhteva şahikası ve Kuran'dan sonraki belki de en önemli kaynağımız olması icap eden Nechü'l Belağa'dan alınmış söz ve hutbeleri bulacaksınız. Ne dediğimiz daha iyi anlaşılacak! Bakın bakalım bu sözün üzerine bir söz söylenebilir mi? "Nereye gidiyorsunuz? Ne zaman döneceksiniz? Hidayet sancakları dikilmiştir. Deliller apaçıktır, nişaneler dikili durmaktadır. Ne diye başı dönmüş bir halde çöllere dalarsınız? Peygamberin ıtreti (Ehl-i Beyt) aranızdadır. Onlar sizi gerçeğe çeken iplerdir. Onları Kuran'ın en iyi konaklarına indirin (Kuran'da anıldığı şekilde onlara uyun). Susamış develer gibi onların yanına, onların kaynağına koşun. Ey insanlar bu sözleri, bu inancı son Peygamber'den alın. Bilin ki, biz, Ehli Beyt'ten olup da ölen ölmez, diridir. Bizden olup da çürüyüp gittiği zannedilen çürümez." (Nechu'l Belağa 87. Hutbe) "Peygamberinizin Ehli Beyt'ine dikkat edin; Onların yolundan ayrılmayın; Onlara uyun. Onlar sizi asla doğru yoldan çıkarmazlar. Sapıklığa sevk etmezler. Onlar oturursa siz de oturun; Onlar kalkarsa siz de kalkın. Onların önüne geçmeyin. Aksi takdirde yolunuzu kaybedersiniz; sersemleşir, sapıtır gidersiniz. Onlardan geride de kalmayın; yoksa helak olur bitersiniz." (Nechu'l Belağa 97. Hutbe) "Biz Ehlibeyt'ten ayrı olarak kendilerini bilgide üstün sayanlar, yalan yere bize zulmederek bu zanna kapılanalar neredeler? Oysa Allah bizim derecemizi yüceltmiş, onları ise alçaltmıştır. Bize ihsan etmiş, onları mahrum etmiştir. Bizi harimine almış, onları oradan çıkarmıştır. Hidayet bizimle istenilir. Körlük bizimle giderilir." (Nechu'l Belağa, 144. Hutbe) Biziz Resulullah'ın kendisinden hiç ayrılmayan, sürekli onunla birlikte olan ashabı. Biziz hazinesinin hazinedarları, ilminin kapıları. Evlere ancak kapılardan girilir. Kapıdan girmeyene hırsız denir. Kuran'ın ayeti kerimeleri Ehli Beyt hakkında nazil olmuştur. Onlardır rahmanın faziletleri, defineleri. Konuştuklarında doğru söylerler. Sustuklarında kimse onlara karşı konuşamaz." (Nechu'l Belağa 154. Hutbe)