'Onlar hidâyet kapısından dışarı çıkarmazlar'
Resûlulah (s.a.v.) buyurdu ki: "Benim hayatımı yaşamak, Benim gibi ölmek, Bana vaat edilen cennete girmek kimin hoşuna gidiyorsa, Ali b. Ebu Tâlib ve ondan sonraki vasileri veli edinsin. Çünkü onlar sizi sapıklık kapısından içeri sokmaz ve hidâyet kapısından dışarı çıkarmazlar. Onlara öğretmeye kalkışmayın çünkü onlar sizden daha bilgilidirler"
20.11.2017 00:00:00
Kuleyni, Usul-i Kâfi'de şöyle anlatıyor:
Cabir el-Cu'fi, Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet etmiştir:
Resûlulah (sallallahu aleyhi ve âlihi) buyurdu ki: "Benim hayatımı yaşamak, Benim gibi ölmek, Bana vaat edilen cennete girmek ve Rabbimin kendi elleriyle diktiği dala tutunmak, kimin hoşuna gidiyorsa, Ali b. Ebu Tâlib ve ondan sonraki vasileri veli edinsin. Çünkü onlar sizi sapıklık kapısından içeri sokmaz ve hidâyet kapısından dışarı çıkarmazlar. Onlara öğretmeye kalkışmayın çünkü onlar sizden daha bilgilidirler. Ben Rabbimden onlarla Kitabı, havuz başına geri dönünceye kadar birbirinden ayırmamasını istedim. İşte böyle -Peygamberimiz iki elinin işaret parmağını birleştirdi- o havuzun genişliği San'a ile Eyle arası kadardır ve içinde yıldızlar sayısınca altın ve gümüş kadehler vardır."
Fudayl b. Yesar şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Cafer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm) dedi ki: "Resûlullah buyurdu ki: Allah Azze ve Celle'nin rahmet ve huzur meltemi, zaferi, yardımı, kurtuluşu, bereketi, kerameti, bağışlaması, affı, kolaylığı, müjdesi, hoşnutluğu, yakınlığı, yardımı, egemen kılışı, umudu ve sevgisi Ali'yi veli edinen, onu imam edinip düşmanlarından uzaklaşan, onun ve ondan sonraki vasilerinin üstünlüğünü kabul eden kimse içindir. Onları şefaatimin kapsamına almam, Benim üzerimdeki bir haktır. Onlarla ilgili olarak Benim duamı kabul etmek de Rabbimin üzerindeki bir haktır. Çünkü onlar Benim tâbilerimdir. Bana tâbi olan da Bendendir."
Ebu Bekr el-Hadramî şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'ın yanında bulunduğum bir sırada Kumeyt'in kardeşi Verd İmam'ın yanına geldi ve dedi ki: "Allah, beni sana feda etsin. Sana sormak için yetmiş soru hazırlamıştım. Fakat şimdi bu sorulardan bir tanesini bile hatırlamıyorum."
İmam buyurdu ki: "Bir tanesini de mi hatırlamıyorsun ey Verd?"
Dedi ki: "Hayır, şu anda bu sorulardan bir tanesi aklıma geldi."
İmam: "Nedir aklına gelen bu soru?"
Dedi ki: "Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun (Nahl, 43) âyetinde kastedilenler kimlerdir?"
Buyurdu ki: "Burada kastedilenler bizleriz."
Dedim ki: "Bizim size sormamız bir zorunluluk mudur?"
"Evet" dedi.
Dedim ki: "Sizin cevap vermeniz de sizin üzerinizde bir hak mıdır?"
Buyurdu ki: "Bu, bize kalmış bir şeydir."
OKAN EGESEL
Cabir el-Cu'fi, Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet etmiştir:
Resûlulah (sallallahu aleyhi ve âlihi) buyurdu ki: "Benim hayatımı yaşamak, Benim gibi ölmek, Bana vaat edilen cennete girmek ve Rabbimin kendi elleriyle diktiği dala tutunmak, kimin hoşuna gidiyorsa, Ali b. Ebu Tâlib ve ondan sonraki vasileri veli edinsin. Çünkü onlar sizi sapıklık kapısından içeri sokmaz ve hidâyet kapısından dışarı çıkarmazlar. Onlara öğretmeye kalkışmayın çünkü onlar sizden daha bilgilidirler. Ben Rabbimden onlarla Kitabı, havuz başına geri dönünceye kadar birbirinden ayırmamasını istedim. İşte böyle -Peygamberimiz iki elinin işaret parmağını birleştirdi- o havuzun genişliği San'a ile Eyle arası kadardır ve içinde yıldızlar sayısınca altın ve gümüş kadehler vardır."
Fudayl b. Yesar şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Cafer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm) dedi ki: "Resûlullah buyurdu ki: Allah Azze ve Celle'nin rahmet ve huzur meltemi, zaferi, yardımı, kurtuluşu, bereketi, kerameti, bağışlaması, affı, kolaylığı, müjdesi, hoşnutluğu, yakınlığı, yardımı, egemen kılışı, umudu ve sevgisi Ali'yi veli edinen, onu imam edinip düşmanlarından uzaklaşan, onun ve ondan sonraki vasilerinin üstünlüğünü kabul eden kimse içindir. Onları şefaatimin kapsamına almam, Benim üzerimdeki bir haktır. Onlarla ilgili olarak Benim duamı kabul etmek de Rabbimin üzerindeki bir haktır. Çünkü onlar Benim tâbilerimdir. Bana tâbi olan da Bendendir."
Ebu Bekr el-Hadramî şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'ın yanında bulunduğum bir sırada Kumeyt'in kardeşi Verd İmam'ın yanına geldi ve dedi ki: "Allah, beni sana feda etsin. Sana sormak için yetmiş soru hazırlamıştım. Fakat şimdi bu sorulardan bir tanesini bile hatırlamıyorum."
İmam buyurdu ki: "Bir tanesini de mi hatırlamıyorsun ey Verd?"
Dedi ki: "Hayır, şu anda bu sorulardan bir tanesi aklıma geldi."
İmam: "Nedir aklına gelen bu soru?"
Dedi ki: "Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun (Nahl, 43) âyetinde kastedilenler kimlerdir?"
Buyurdu ki: "Burada kastedilenler bizleriz."
Dedim ki: "Bizim size sormamız bir zorunluluk mudur?"
"Evet" dedi.
Dedim ki: "Sizin cevap vermeniz de sizin üzerinizde bir hak mıdır?"
Buyurdu ki: "Bu, bize kalmış bir şeydir."
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.