ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, bir yemekte eski dostu Atlantik Records firmasının sahibi Ahmet Ertegün'e şöyle bir espri yapıyor: "Ahmet, Ortadoğu'da barış yapmanın en iyi yolunu gizli tuttum: Tümünü Türkler'e geri vermek ve Osmanlı İmparatorluğu'nu yeniden yaratmaktır." Kissinger'in bu esprisi New York Post gazetesinde yer aldı. Gazete, bu Osmanlı esprisine Kissinger'in yanında bulunan birçok ünlünün kahkahalarla eşlik ettiğini ifade ediyor.
Meşhur "Diplomasi" kitabının yazarı ve Ortadoğu tarihinin- özellikle de Osmanlı tarihinin- derinliklerine vakıf olduğunu bildiğimiz Kissinger'in sarfettiği o cümlelerin espriyle uzaktan yakından alakası yok. Kissinger o cümlelerle atalarından devraldığı asırlık kini dışa vuruyor, Lozan'da İsmet Paşa'nın yüzüne itiraf edilen Batı'nın içinde kalan "derin ukde"yi kusuyor.
Osmanlı'nın elinin çektirildiği bölgelerde bugün nasıl bir kaos, karmaşa ve şiddetin hüküm sürdüğünü tüm dünya müşahade ediyor. Ve bu kaos ortamının iyice kızıştığı şu günlerde Osmanlı devrindeki barış, sükûn ve huzur dönemine atıflar yapılması tesadüf değil. Sadece Kissinger değil, geçtiğimiz günlerde Hasan Cemal'e konuşan Lübnan muhalefet liderlerinden Dürzi Velid Canbolat da Osmanlı'yı mumla aradıklarını belirterek şöyle diyordu: "Bir tek Osmanlı döneminde Araplar birlikti. Cemal Paşa zamanında, Osmanlı devrinde işler daha iyiydi. Şimdi daha karışık. Bu ulus devletler bir felaket..."
Kissinger ile Canbolat'ın Osmanlı'yı hatırlama şekilleri oldukça farklı. Biri özlemle yad ederken, diğeri ise nefretle hatırlıyor. Ama şunu söylemeliyiz ki, Osmanlı'nın yeniden canlandırılmasından duyulan korku ve endişeyi sözde esprilere atılan kahkahalar gizleyemiyor.
Osmanlı'nın hatırası, tarihi bile Batı'yı ürkütmeye yetiyor.
14 Nisan tarihli İngiliz the Guardian gazetesinde Timothy Garton Ash imzalı yazıda "Avrupa Birliği'nin çok fazla genişleyerek, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirası olan sorunlu bölgeleri bünyesine almasının Birliği zayıflatacağı" belirtiliyor. Ash yazısında "Birlik, Osmanlı'nın bütün kalıntılarını alırsa, Avrupa'nın hasta adamı haline gelir" uyarısında bulunuyor.
Başta Balkanlar olmak üzere birliğe alınmak istenen birçok bölgenin Osmanlı İmparatorluğu'nun kalıntıları olduğunu hatırlatan Ash, bu bölgedeki ülkelerin Birliğe katılmasının Osmanlı İmparatorluğu'ndan miras kalan sorunları da almak anlamına geldiğine vurgu yapıyor. Ash ağzındaki baklayı çıkarıyor ve "10 yıl içinde her altı kişiden birinin Müslüman olduğu, 35 üyeli 600 milyon nüfuslu bir AB ortaya çıkacak" ifadesini kullanıyor.
Osmanlı, Demokles'in kılıcı gibi Batı'nın tepesinde sallanıyor. Her fırsatta bu korku değişik şekillerde dile getiriliyor.
Osmanlı'yı canlandırmak için bölgede lider olabilecek tek ülke olan Türkiye ise AB ve ABD'nin kuyruğundan bir türlü kurtulamıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın ifade ettiği ve ABD'nin uzun süredir "ılımlı İslam projesi" adıyla üzerinde çalıştığı Türkiye'yi İslam dünyasına örnek ülke olarak sunma planına hükümet ve medyanın balıklama atlaması, Osmanlı mirasına yapılacak en büyük hakarettir. Aslında ABD bu "örnek ülke Türkiye" mavalıyla, Ömer Lütfi Mete'nin ifade ettiği gibi "Batı Barbarlığı gözümüzün içine bakarak diyor ki: Dün birlikte süper güç oluşturduğunuz toplumlardan sizi kopardık. Şimdi o Müslüman kardeşlerinize örnek olacak şekilde barbarlığımızın kayıtsız şartsız parçası haline gelin!"
Meşhur "Diplomasi" kitabının yazarı ve Ortadoğu tarihinin- özellikle de Osmanlı tarihinin- derinliklerine vakıf olduğunu bildiğimiz Kissinger'in sarfettiği o cümlelerin espriyle uzaktan yakından alakası yok. Kissinger o cümlelerle atalarından devraldığı asırlık kini dışa vuruyor, Lozan'da İsmet Paşa'nın yüzüne itiraf edilen Batı'nın içinde kalan "derin ukde"yi kusuyor.
Osmanlı'nın elinin çektirildiği bölgelerde bugün nasıl bir kaos, karmaşa ve şiddetin hüküm sürdüğünü tüm dünya müşahade ediyor. Ve bu kaos ortamının iyice kızıştığı şu günlerde Osmanlı devrindeki barış, sükûn ve huzur dönemine atıflar yapılması tesadüf değil. Sadece Kissinger değil, geçtiğimiz günlerde Hasan Cemal'e konuşan Lübnan muhalefet liderlerinden Dürzi Velid Canbolat da Osmanlı'yı mumla aradıklarını belirterek şöyle diyordu: "Bir tek Osmanlı döneminde Araplar birlikti. Cemal Paşa zamanında, Osmanlı devrinde işler daha iyiydi. Şimdi daha karışık. Bu ulus devletler bir felaket..."
Kissinger ile Canbolat'ın Osmanlı'yı hatırlama şekilleri oldukça farklı. Biri özlemle yad ederken, diğeri ise nefretle hatırlıyor. Ama şunu söylemeliyiz ki, Osmanlı'nın yeniden canlandırılmasından duyulan korku ve endişeyi sözde esprilere atılan kahkahalar gizleyemiyor.
Osmanlı'nın hatırası, tarihi bile Batı'yı ürkütmeye yetiyor.
14 Nisan tarihli İngiliz the Guardian gazetesinde Timothy Garton Ash imzalı yazıda "Avrupa Birliği'nin çok fazla genişleyerek, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirası olan sorunlu bölgeleri bünyesine almasının Birliği zayıflatacağı" belirtiliyor. Ash yazısında "Birlik, Osmanlı'nın bütün kalıntılarını alırsa, Avrupa'nın hasta adamı haline gelir" uyarısında bulunuyor.
Başta Balkanlar olmak üzere birliğe alınmak istenen birçok bölgenin Osmanlı İmparatorluğu'nun kalıntıları olduğunu hatırlatan Ash, bu bölgedeki ülkelerin Birliğe katılmasının Osmanlı İmparatorluğu'ndan miras kalan sorunları da almak anlamına geldiğine vurgu yapıyor. Ash ağzındaki baklayı çıkarıyor ve "10 yıl içinde her altı kişiden birinin Müslüman olduğu, 35 üyeli 600 milyon nüfuslu bir AB ortaya çıkacak" ifadesini kullanıyor.
Osmanlı, Demokles'in kılıcı gibi Batı'nın tepesinde sallanıyor. Her fırsatta bu korku değişik şekillerde dile getiriliyor.
Osmanlı'yı canlandırmak için bölgede lider olabilecek tek ülke olan Türkiye ise AB ve ABD'nin kuyruğundan bir türlü kurtulamıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın ifade ettiği ve ABD'nin uzun süredir "ılımlı İslam projesi" adıyla üzerinde çalıştığı Türkiye'yi İslam dünyasına örnek ülke olarak sunma planına hükümet ve medyanın balıklama atlaması, Osmanlı mirasına yapılacak en büyük hakarettir. Aslında ABD bu "örnek ülke Türkiye" mavalıyla, Ömer Lütfi Mete'nin ifade ettiği gibi "Batı Barbarlığı gözümüzün içine bakarak diyor ki: Dün birlikte süper güç oluşturduğunuz toplumlardan sizi kopardık. Şimdi o Müslüman kardeşlerinize örnek olacak şekilde barbarlığımızın kayıtsız şartsız parçası haline gelin!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012