logo
23 NİSAN 2024

Papanın Türkiye papağanları

16.09.2006 00:00:00
Ehl-i kitap ile amentüde ittifakımız var diyen diyalogcu nurculara, ittifak ettiğiniz amentü bu mu, diye sormak icab eder. Vazgeçin bu kara sevdadan, demek lazım. M.Emin Koç'un yazısı

 

 

                        Papanın küfürleri ve Türkiyeli papağanlarıTürkiye'deki "dinlerarası diyalogcuları"ın yeni papaları 16. Benedikt, kinini kustu, küfrünü izhar etti, "kilisenin gerçek yüzünü ve Vatikan'ın asıl kimliği"ni bir kez daha gösterdi Almanya'daki konuşmasıyla... Dinimiz İslam'a, Yüce Allah'a, Hz. Peygamber'e ve İslam'ın ana esaslarına yönelik aşağılık hezeyanlar ve küfürler sergiledi. Söz konusu iftira ve hezeyanlarını burada tekrarlamayacağım. Konunun Müslüman milletimizi, İslam dünyasını ve medeniyetimizi ilgilendiren taraflarından birkaçına değineceğim.Yüce Allah'ın son peygamber Hz. Muhammed (as) ile insanlığa gönderdiği İslam dini, Tevhid dinidir. Son dindir. Yegane Hak dindir.İslam'ın bu Tevhid esası; La ilahe illallah Muhammed'ür Rasûlüllah (Allah'tan başka ilah yoktur, Hz. Muhammed O'nun Rasulü'dür) evrensel cümlesiyle özetlenmiştir. Ebedi kurtuluş için, bu tevhid cümlesini ikrar ve ona iman etmek esastır. Hiçbir güzel ameli olmasa bile bu cümleyi ikrar eden kimse er-geç ebedi kuruluşa erecektir; ancak bu Tevhid'i kendine göre eğip-bükerek saptırmaya kalkışan ve tüm gönlüyle ikrar etmeyen kimse, hayat boyu Kâbetullah'ın kapısında secde halinde de olsa, bütün dünyayı kurtaracak hizmetler de yapmış olsa, ebedî kurtuluşu mümkün değildir. Yüce Allah'ın ve O'nun Son Peygamber'i Hz. Muhammed'in insanlığa sunduğu "yegane kurtuluş ölçüsü" budur.İslam dışındaki inançların hiçbirinin Tevhid ile alakası yoktur; tamamı, teslis ile, tescim ile, şirk ile ma'lûldur. Zaten şayet yeryüzünde Tevhid akidesi üzere "ilahi herhangi bir din kalmış olsaydı" İslam'ın gönderilmesine gerek kalmazdı.Dinlerarası diyalog furyası, işte İslam'ın bu Tevhid gerçeğini kemirmeye çalışan ve son Hak din olan İslam'ın akidesine dadananlar, "Vatikan kurtları"dır. Papalık misyonunun bir parçası olduğunu ilan eden "diyalogcu nurcular" da bu işin yerli taşeronlarıdır, papalığın "Türkiyeli" papağanlarıdır.Diyalogcuların densiz Papa'sı, güya İslam'ın "cihad" ölçüsünü diline dolamaya çalışarak Hz. Peygamber'i hedef almaya kalkışmıştır. Böylece papaz, papalığın günah galerilerini ve tarihlerinin yüzkarası katliamlarını pişkince örtmeye çalışmaktadır.İslam'da cihad, asla bir topluma saldırı, bir gruba taarruz veya bir inancı yok etme değildir. Bilakis cihad, Yüce Allah'ın ebedi kurtuluş ölçüsü olarak sunduğu Tevhid esasını ortadan kaldırmak üzere organize olmuş tehditlere karşı durmak, Tevhid'i müdafaa etmek, Tevhid'i hedef alan ve yok etmeye kalkışan gayretleri bertaraf etmektir. İnsanlığın ebedi hayatını kurtaracak ölçü olan Tevhid'e ulaşmaya engel olanların manialarını yok etmek, engellerini ortadan kaldırmaktır. Müslüman'ın, insanı ve insanlığı yok eden "zulüm ve ebedi karanlık" karşısındaki onurlu duruşudur cihad. Dolayısıyla cihadın ruhunda zerre kadar tecavüz, zerre kadar haksız taarruz ve zerre kadar hukukdışı bir saldırganlık söz konusu değildir. Nitekim İslam'ın cihad anlayışında, savaşın en ateşli sürecinde bile olsa, çoluğa-çocuğa, yaşlıya, kadına, hastaya, din adamlarına, savaşla alakası olmayan eli silahsız insanlara, hatta yeşile-ağaca dokunmak yoktur, yasaktır, onları koruyup muhafaza etmek esastır. İslam, savaşın en dehşet anında bile bu temel esası göz ardı etmeye müsaade etmez.Bu ilahi ölçüden beslenen İslam medeniyeti ve Müslümanlar, tarihinden bugüne insanlığın can, mal, namus, din ve akıl emniyetinin teminatı olmuştur. İslam medeniyetinin hakim olduğu ve kudretinin uzandığı alanlarda tüm insanlık, 72 buçuk millet ve 72 buçuk inanç, hürriyet içinde yaşaya gelmiştir. Tarih buna şahittir, insanlık buna şahittir; Yüce Türk milleti bu asaletin en güzel örneğidir.Şayet İslam'ın "cihad ölçüsü" bu "ilahi karakter"de olmasaydı veya "Dinde zorlama yoktur" ilahi ölçüsü sadece zayıf zamanlarda uygulanan bir esas olsaydı; üç kıtaya hakim olan Osmanlı'nın medeniyet sınırları içinde Türklerden ve Müslümanlardan gayrı bir başkasının bugün yaşamıyor olması lazımdı. Halbuki İslam medeniyetinin sancaktarı olan yüce milletimiz, sadece kendi eli altındakilerin değil, şanının ulaştığı yerlerdeki insanların da teminatı olmuştur. Hiç kimse inancından dolayı kınanmamıştır, kınanamaz da?Nitekim papazların komutasındaki Avrupa ordularının İspanya'da taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadığı Endülüs katliamları sürecinde Osmanlı toprakları, Yahudilerin ve hatta papalıktan kaçan Hıristiyanların bile sığınağı olmuştur. Sadece bu örnek bile İslam'ın imanının ve ölçülerinin asaletini anlamaya kâfidir.Diyalogcuların Papa'sı şayet barbarlık görmek istiyorsa, kendi tarihine baksın, kendi günah galerisine baksın? Papalık, Avrupa'da papazların önderliğinde yüzyıllar boyunca süren "din savaşları"na göz atsın. Papalık, Ortodoks Hıristiyanları dahi katliama tabi tutan papazlara baksın. 16. Benedikt, kendi Engizisyon tarihine göz atsın. Her birinin başında kara cübbeli bir papa bulunan Haçlı seferlerini hatırlasın? Barbarlık papalığı temel karakteridir.16. Benedikt'in bu hezeyanı ve asıl yüzünü göstermesi, papalık misyonunun bir parçası olduğunu ilan eden "diyalogcu nurcular"ın ve Türkiyeli papağanların akıllarını başlarına devşirmeleri için fırsattır? Ehl-i kitap ile amentüde ittifakımız var diyen diyalogcu nurculara, ittifak ettiğiniz amentü bu mu, diye sormak icab eder. Diyalogcu nurculara, 16. Benedikt'in, İslam'ın takdim ettiği Allah inancına, Hz. Peygamber'e ve İslam'ın akaidine alçakça hakaret eden bu "küfür amentüsü"nde mi ittifak ediyordunuz, diye sormak lazım. Türk milletini, dinler arası diyalog tezgahıyla Papalığın bu "küfür amentü"süne, Vatikan'ın bu kirli eşiğine mi sürüklemeye çalışıyordunuz, diye sormak gerek. Bu, sizin amentünüz olamaz? Vazgeçin bu kara sevdadan, demek lazım.Yüce Milletimiz "diyalogcu nurcular"a bu hayati soruları sorsun ki, "diyalogcu nurcular"ın pişkinlerinin "asıl kimlik"leri ortaya çıksın. Yüce Milletimiz "diyalogcu nurcular"a bu hayati soruları sorsun ki, içlerinden samimi olanlar ve ebedi hayat olan ahireti düşünenler ayıksın... Ayıkmalarının ilk işareti ise, bu yanlış yoldan ve "papalığın küfrü"nden yıllardan beri kendilerini çevirmeye çalışanlara karşı "ağza alınmayacak cümlelerle küfretme"yi terk edip, özür dilemeleri ve Allah sizden razı olsun demeleridir. Sonra da dinlerarsı diyalog furyasıyla kaç kişiyi Hıristiyan yaptılar, kaç kişiyi "nurcu papaz" yaptılar ise, onları tekrar İslam'a ve yüce milletimize geri kazandırmalarıdır.Kasım ayında Türkiye'ye resmen gelecek olan 16. Benedikt'in bu "küfür nâmeleri" karşısında, ziyaretine ilişkin Ankara'dakilere önemli bir vazife düşüyor. Türk milletinin inancına, tarihine, medeniyetine, asaletine sahip ve saygılı olmanın bir ifadesi olarak, Ankara'daki etkili ve yetkililerin yapması gereken iş, 16. Benedikt'e "küfürlerine karşılık özür dileyinceye kadar" Türkiye'ye sokulmayacağını bildirmeleridir. Türk milleti, Ankara'dan bunu beklemektedir.

MEHMET EMİN KOÇ / eminkoc@yenimesaj.com.tr
'Ayaküstü olacak iş değil bunlar'
Özel'le görüşeceği tarihi açıkladı
Özel, 10. Cumhurbaşkanı Sezer ile görüştü
'Düzenli aralıklarla ziyaret edeceğiz'
Erdoğan'ın anayasa çağrısına yanıt verdi
'Bir şey uymamak için değiştirilmez'
İsmailağa şeyhi Hasan Kılıç uğurlandı
Erdoğan en ön safta yer aldı
Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde flaş gelişme
Ceset parçaları bulundu
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
'Ayaküstü olacak iş değil bunlar'
Özel'le görüşeceği tarihi açıkladı
Özel, 10. Cumhurbaşkanı Sezer ile görüştü
'Düzenli aralıklarla ziyaret edeceğiz'
Erdoğan'ın anayasa çağrısına yanıt verdi
'Bir şey uymamak için değiştirilmez'
İsmailağa şeyhi Hasan Kılıç uğurlandı
Erdoğan en ön safta yer aldı
Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde flaş gelişme
Ceset parçaları bulundu
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü

Steinmeier, Gaziantep'te depremzedelerle bir araya geldi

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Gaziantep'in Nurdağı ilçesinde depremzedelerle bir araya gelerek resim sergi alanını gezdi.
23.04.2024 20:45:00 / Güncelleme: 23.04.2024 20:49:35
İhlas Haber Ajansı
Steinmeier, Gaziantep'te depremzedelerle bir araya geldi
Steinmeier, Gaziantep'te depremzedelerle bir araya geldi
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Türkiye temaslarının 2. gününde Gaziantep Gazikent İlkokulu'nu ziyaret sonrası 6 Şubat depremlerinde ağır hasar alan Nurdağı ilçesine geçti.

Steinmeier, Nurdağı ilçesinde depremzedelerle bir araya geldi. Steinmeier, Nurdağı'nda konteyner kent içerisinde bulunan deprem sergi alanını ile 23 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı adlı sergi alanını gezdi.



Steinmeier'e Gaziantep Valisi Kemal Çeber ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin de eşlik etti.

Atatürk'ün yazdığı ve Atatürk'ü yazan kitaplar

Türk milletini esaretten kurtaran ve yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal Atatürk, onca zorlu işlerinin arasında kitap yazmaya da vakit yaratmıştır. Onun hakkında çok sayıda önemli biyografiler kaleme alınmıştır. Özellikle Prof. Dr. Haydar Baş'ın yazdığı 'Hoş Geldin Atatürk' eseri adeta bir başyapıttır 
23.04.2024 12:02:00
Mehmet Hakan Akkuş
Atatürk'ün yazdığı ve Atatürk'ü yazan kitaplar
Atatürk'ün yazdığı ve Atatürk'ü yazan kitaplar
Mustafa Kemal Atatürk, hayatı boyunca kitaplarla bütünleşmiş ve okuma sevgisiyle bilgi birikimini artırmıştır. Farklı dönemlerde çeşitli konularda kitaplar da yazmıştır. İşte Atatürk'ün yazdığı bazı kitaplar:

1. Nutuk: Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve inkılaplarını anlatan bu eser, Atatürk'ün kendi kaleminden çıkmış ve tarihi bir hitabeye dayanmaktadır. Nutuk, günümüzde bile geçerliliğini koruyan önemli bir kaynaktır.

2. Takımın Muharebe Talimi: Askerlikle ilgili konuları ele alan bu kitap, muharebe eğitimi ve stratejileri hakkında bilgi verir.

3. Geometri Kılavuzu: Atatürk'ün kendi el yazısıyla yazdığı geometri kitabı, matematiksel terimlerin anlaşılmasını kolaylaştırmış ve Osmanlıca geometri terimlerine Türkçe karşılıklar bulmuştur.

4. Yurttaş İçin Medeni Bilgiler: Atatürk'ün yazdığı bu eser, medeni bilgileri anlatır ve vatandaşların bilinçlenmesine katkıda bulunur.

Atatürk'ün bu eserleri, hem tarihi hem de güncelliği olan önemli bilgiler içermektedir. Kendisinin ileri görüşlülüğü ve akılcılığı, yazdığı kitaplarda da kendini göstermektedir.


Atatürk hakkında yazılmış bazı biyografiler


Mustafa Kemal Atatürk, modern Türkiye'nin kurucusu ve büyük bir devlet adamı olarak, birçok biyografiye de konu olmuştur. Bu biyografiler, Atatürk'ün hayatının farklı yönlerini aydınlatır ve onun tarihteki yerini daha iyi anlamamızı sağlar. İşte Atatürk hakkında yazılmış bazı önemli biyografiler:

- Atatürk: An Intellectual Biography. Yazar M. Şükrü Hanioğlu tarafından kaleme alınan bu eser, Atatürk'ün düşünce dünyasını ve fikirlerinin oluşumunu derinlemesine inceler. Atatürk'ün modernleşme ve ulus devlet inşası sürecindeki rolünü vurgular.

- Atatürk: The Biography of the Founder of Modern Turkey. Andrew Mango'nun yazdığı bu biyografi, Atatürk'ün kişisel yaşamından politik kariyerine kadar geniş bir perspektif sunar. Atatürk'ün liderlik tarzı ve kararlarına odaklanır.

- Atatürk: A Biography of Mustafa Kemal, Father of Modern Turkey. Lord Kinross'un eseri, Atatürk'ün hayatını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu anlatır. Atatürk'ün askeri başarılarından siyasi reformlarına kadar geniş bir yelpazede bilgi sunar.

- Atatürk: Leadership, Strategy, Conflict. Edward J. Erickson'un kitabı, Atatürk'ün askeri stratejilerini ve liderlik becerilerini ele alır. Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki dönemdeki kararlarına ışık tutar.


Hoş Geldin Atatürk


Prof. Dr. Haydar Baş tarafından kaleme alınan 'Hoş Geldin Atatürk'eseri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatının önemli kesitlerine odaklanıyor. Kitap, Atatürk'ün yaşamını ve liderliğini belge ve bilgilerle aydınlatarak, onun gerçek yönlerini gözler önüne seriyor.

Atatürk, Türk Milleti'ni çağdaş uluslar seviyesine çıkarmak için birbirinden önemli devrimler gerçekleştirmiş, vatan toprağını kurtarmak için birçok kutlu zafer kazanmış büyük bir liderdir. Hoş Geldin Atatürk, bu büyük liderin imanına atılan iftiraları, gizlenen gerçekleri ve örtülen yönlerini açığa çıkarıyor.

Kitap, Atatürk ile ilgili düzenlenen sempozyumlarda yapılan iddialı konuşmaları, çarpıcı makaleleri ve önemli yorumlarıyla kamuoyunda ses getiren Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden çıkmıştır. Atatürk hakkındaki tartışmalara son noktayı koymayı hedefleyen bu eser, okuyucuları derinlemesine düşünmeye ve gerçekleri görmeye davet ediyor.

Hoş Geldin Atatürk, Atatürk'ün mirasını anlamak ve onun büyük liderliğini daha iyi kavramak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliği taşıyor.

Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun

İş Güvenliği Uzmanı Halim Oktay Osmanoğlu; deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacaklarla ilgili açıklamalarda bulundu. Osmanoğlu, 'Baza altlarını dolduralım, toz solumamaya dikkat edelim, gaz patlaması ihtimaline karşı aydınlatma için çakmak kullanmayalım' dedi.
23.04.2024 11:50:00
İhlas Haber Ajansı
Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun
Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun
İş Güvenliği Uzmanı Halim Oktay Osmanoğlu, depremle ilgili açıklamalarda bulundu. Osmanoğlu; deprem öncesi alınması gereken tedbirler, deprem sırasında yapılacaklar ve sonrasında da uyulması gereken kurallar hakkında İhlas Haber Ajansına özel açıklamalarda bulundu.

Osmanoğlu; 'Öncelikle başımızı darbelere karşı korumak için sağlam yapıların yanına saklanmamız gerekiyor. Mesela işte sandalye destekli sağlam masaların altı olabilir. Veya geniş hacimli koltukların dibi olabilir. Kendimize bir yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. İş yerimizde başımızı ve ensemizi kapatarak, koruyarak elimizle veya işte elimizdeki kapalı veya bir yastıkta da başımızı koruyarak bir yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. Bu yaşam üçgeni içerisinde diz çökerek, kapanarak ve çöp kapan tekniğiyle yerden de tutunarak düşmemek için bu şekilde bir kendimize yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. Kapı ve pencerelerden kesinlikle uzak durmamız gerekiyor. Deprem anında paniğe kapılıp kaçmaya çalışmak çok doğru bir davranış olmayacaktır. Merdivende özellikle asansörü kesinlikle kullanmamamız gerekiyor. Merdivenleri kullanmamamız gerekiyor. Yaşanan Maraş depreminde yani mesela dikkat çekiliyor. Evlerimizdeki bazaların, koltukların altlarının mesela dolu olması önemlidir. Bir tavan çöktüğü anda zamanla bazaların altındaki boşluk kapanana kadar çökebiliyor. Orada bir yaşam üçgeni kaybolabiliyor. O yüzden bazaların ve koltukların altlarına destekli malzemeler koymamız önem arz ediyor. Onun dışında avize varsa avizelerin altından kesinlikle kurmamamız gerekiyor. Üzerimize devrilebilecek raflar, dolaplar, bu tarz duvara sabit olmayan eşyalardan da yine uzak durmamız gerekiyor. Dediğimiz gibi deprem alanında kesinlikle eğer bina içinde yani yere yakın değilsek, kaçmaya müsait bir yer değilse bina içerisinde kalmamız ve kendimize bu yaşam üçgenini oluşturmamız önem arz etmektedir' dedi.

'Enkaz altında toz yutmamaya özen gösterin'

Enkaz altındaki yaşam üçgeninde de dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Osmanoğlu, 'Olası bir enkaz altında alma durumunda çok fazla hareket etmemeye özen göstermemiz gerekiyor. Çünkü hava açısından sıkıntılı bir ortam olabilir. Hareket ettiğimizde de toz kalkabilir. O tozları mümkün olduğunca az solumaya dikkat etmemiz gerekiyor. Ağzımızı mendil benzeri bir şey varsa veya elbisemizle, kıyafetimizle ağzımızı kapatarak nefes almamız gerekiyor. Yardım isterken duvarlara veya borulara vurarak yerimizi belli etmeye çalışmalıyız. Bağırmak yine çok fazla toz yutmamıza neden olacağından bağırmak yerine ıslık daha avantajlı olabilir' diye konuştu.

'Enkaz altında çakmak yakmak faciaya neden olabilir'

Dediğimiz gibi en enkaz altında kalma durumunda öyle bir durum varsa kesinlikle çakmak gibi ateşten uzak durmalıyız. Kesinlikle yakmamalıyız. Yine elektrik düğmesini açma, kapama işlemlerini kesinlikle yapmamanız. Herhangi bir patlama riskine karşı uzak durmamız gerekiyor. Yine sarsıntı geçtikten sonra fırın gibi böyle yangın tehlikesi bulunan eşyaları kapatmamız gerekiyor. Sonrasında güvenli bir şekilde dışarıya çıkmamız gerekiyor' dedi.

Bina çıkışlarında da dikkatli olunması gerektiğinin altını çizen Osmanoğlu, 'Binaları terk ederken de dışarıya çıktığımızda binadan malzemeler düşebilir. Taş düşme riski olan yerler olabilir. Binayı tahliye ederken yine başımızı koruyarak hızlı bir şekilde binayı terk etmemiz gerekiyor' diye konuştu.

Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor

İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, bu yıl sıcaklıkların geçtiğimiz yıllara oranla 4 ila 6 derece arttığını belirterek hava sıcaklıklarındaki artışlarla birlikte Akdeniz ikliminin karasal iklime doğru ilerlediğini söyledi.
23.04.2024 11:06:00
İhlas Haber Ajansı
Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor
Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor
Doğu Akdeniz ve Hatay'da ilkbahar mevsimine girmesiyle sıcaklıklar artmaya başladı. Depremin vurduğu Hatay'da, gündüz saatleri adeta yaz mevsimini aratan sıcaklık varken gece saatlerinde kış mevsimini hissettiren hava durumu yaşanıyor. İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, yaşanan hava değişimine ilişkin açıklamalarda bulundu.

İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, bu yıl yaklaşık 4 ila 6 derece arasında sıcaklık artışının olduğuna dikkat çekerek Akdeniz ikliminin yavaş yavaş karasal iklime doğru ilerlediğini dile getirdi. Ayrıca iklim değişikliğinin zaman geçtikçe daha da artacağını ifade eden Sakallı, hava kirliliğinin artması ve doğa tahribatına devam edilmesi iklim değişikliğini arttırdığını söyledi.

'Yağış miktarında değişikliğin olmamasına rağmen bu yağışın düşme periyotların da çok büyük değişiklikler var'

Yağış miktarının değişmemesine rağmen yağış periyodunun değiştiğine dikkat çeken Doç. Dr. Abdulla Sakallı, 'Özellikle son 30 yılda sıcaklık artışı, diğer aylara göre ortalamanın bayağı üzerinde seyrediyor. Bu yıl yaklaşık 4 ila 6 derece arasında bir sıcaklık artışı gördük. Bu durum Akdeniz ikliminin yavaş yavaş karasal çölleşen bir iklime doğru ilerliyor. Çünkü bizim en büyük sıkıntımız yağış aralıklarının değişmesi ve yağış rejiminin değişmesidir. Bir yılda buraya düşen yağış miktarında, çok fazla değişiklik yok. Son 30 yılı incelediğimizde global su bütçesini modellediğimiz yayınımıza göre özellikle, İskenderun ve Akdeniz bölgesinde düşen yıllık yağış toplamında herhangi bir değişiklik yok. Bu değişikliğin olmamasına rağmen bu yağışın düşme periyotların da çok büyük değişiklikler var. Yağış periyotlarındaki değişim beraberinde güçlü kurak periyotları doğurmaktadır' dedi.

'İklim değişikliğini etkileyen faktörler artarak devam ediyor'

İklim değişikliğinin çeşitli etmenlere göre artığını belirten Doç. Dr. Abdulla Sakallı, 'İklim değişikliğini etkileyen faktörler artarak devam ediyor. İskenderun ilçesindeki; hava kirliliği , doğanın tahribatı, taş ocaklarının faaliyet göstermesi ve buna benzer etmenlerle iklim değişikliğinin etkilerini daha da artırarak karşımıza çıkaracaktır' ifadelerini kullandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.