Büyük oranda ekonomik konjonktürün uygunsuzluğundan kaynaklı olarak sanayi-tüccarın, kendi faaliyetlerinin dışındaki faaliyetlerle (yatırım araçlarından) para kazandığını ifadeye çalışıyoruz.
Şu gerçeği ortaya koyalım. Bizim insanımız çalışkandır, alın terini sever ve bereket kavramına inanır. Buradan hareketle çok zor şartlar altında dahi firmalarımız, üretmeye devam ediyor. Şöyle bir tahayyül edin lütfen. Her şeye rağmen üretmeye devam eden sanayici, şartların iyileşmesi ile birlikte neler yapmaz? Bunun en güzel örneği, Cumhuriyet'imizin kuruluşunun ardından ortaya koyduğumuz ekonomik performans.
İşte sanayicisinin, tüccarının ve topyekûn milletinin bu vasıflarını çok iyi bildiğinden olacak ki, Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli (MEM), tam da bu noktada devreye giriyor. Reel sektör firmalarımızın arayıp da bulamadığı, özlemini çektiği her türlü olanak, Model'de öngörülmüş.
Zaten bir ekonomik model, toplumunun özelliklerini yansıtmalıdır. Bu açıdan bakacak olursanız, kapitalizm felsefesi ve ortaya atan fikir babalarının gereği hıristiyan kültürünün bir yansıması olması hasebiyle, bize ters. Bizi bozar. Ki zaten kapitalizmin bu anlamda bizi bozduğu, para kazanma ahlakımızın değişmesinden belli.
MEM, tüm boyutları ile uygulamaya geçtiğinde, bir defa para, emek ve üretim (çaba) ortaya konduktan sonra kazanılacak bir unsur olacak. Dikkat buyrun lütfen, kazanılacak diyorum. Tabir yerinde ise yata yata para kazanma dönemi sona erecek.
Buna ek olarak, MEM devreye girdiğinde para stoklanmayacağı veya belli ellerde toplanmayacağından, parayı biriktirmenin çok bir anlamı olmayacak. Bunu şöyle de okuyabilirsiniz: Parayı elde veya yatırım araçlarında değerlendirmenin getirisi, parayı emek ve üretim neticesinde kazanmanın getirisinden daha düşük olacak. Yani, anlayacağımız yatırım araçlarının cazibesi kalmayacak. Hal böyle olunca para üretime girecek ve gerçek fonksiyonunu icra edecek. İşte o zaman ekonomik göstergeler –işsizlik, ekonomik büyüme vs.- gerçek istenilen seviyelere gelir.
Bakınız yeri gelmişken şunu da ifade edelim: Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder M. Kemal Atatürk, çalışmadan ve emek sarf etmeden para kazanmanın toplumları getireceği noktayı bundan yaklaşık 100 yıl önce görmüş. Zaten devlet adamlığı da budur. Bu sözü söylediğinde yatırım araçları yok değil ancak bu kadar cazip de değil. En azından çeşitliliği çok daha az.
Yazı dizisini M. Kemal Atatürk'ün bu veciz ifadesi ile bitirelim: "Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdur."
- Bari burada yapmayın!! / 09.08.2021
- Keşke dokunmasaydım! / 24.07.2021
- Rusya yaptı da ya biz? / 02.07.2021
- Birisi işsizlik mi dedi? / 15.06.2021
- Korkmalı mıyız? / 17.05.2021
- Pandemi turnusolu / 05.05.2021
- Sanal vurgun / 27.04.2021
- Olması gerekendi / 20.04.2021
- Yeni başkanın ilk sınavı / 12.04.2021