Daha düne kadar atalarımızın sigaranın zararlarından bahsederken kullandıkları bu ifadeler bu günlerde başka bir gerçeği de haykırır hale geldi. Evet, gerçekten de sigaranın parasını bundan böyle el yani British Amerikan Tobacco (BAT) alacak. Hem de bir önceki senenin kârına. Daha düne kadar devletin bünyesinde bulunan bu sigaranın içinde hangi maddeler olduğunu bilmeyen irade Tekel elin olduktan sonra nasıl denetleyip nasıl bir müdahalede bulunacaktır oda ayrı bir konu.Daha vahim olanı ise şimdi birileri kalkıp, "Devletin sigara üretmesi zaten utanç verici bir durumdu. Devlet bu şekilde bir ayıba son vermiştir" ya da "Devlet kendisine ayak bağı olan bir kurumu daha bünyesinden çıkartarak bundan sonraki yoluna daha hafif bir bünye ile devam edecektir" şeklinde uçuk, basiretsiz, temelsiz, hepsinden önemlisi sanki satın alanların avukatlarıymış gibi yapacağı telkinleri yine malum medya aracılığı ile bizim saf masum halkımıza yutturmaya çalışacaklarıdır.Peki, bunu yutanlar olmayacak mıdır? Elbette bundan önceki Telekom, Petkim Tüpraş'taki özelleştirmeleri şerbet niyetine kabul edenler, emin olun Tekel'i de tek hamlede yutacaklardır. Ama birileri var ki daha ihale sonuçlanmadan "Tekel vatandır" demeye başlamışlardı. Kim mi bunlar? Tekel çalışanları. Evine ekmek götürmek için gece gündüz tütün kokusunu soluyan yüzlerce binlerce Tekel işçisi. Evet, onlar Tekel'in vatan olduğunun farkına vardılar ama onlara da soruyorum şimdi, bu güne kadar neredeydiniz? Bıçak kemiğe dayanması mı gerekiyordu? Bir gün sıranın size de geleceğini hiç mi düşünmediniz? Elleriniz yine sandıkta taraf oldu. Diliniz, "beraber yürüdük biz bu yollarda" türküsü söylüyordu. Ve siz bu filmi severek izliyordunuz. Ne oldu şimdi? Yağan her yağmur tanesi sizin üzerinize sel olup gelmeye başladı. Yani bela geldi sizin kapınızı da çaldı. Özelleştirerek güya iyileştirilmeye çalışılan her kurum bu milletin sırtına inen bir kötek olarak geri dönecektir ve dönüyor da. Kim biliyor bunu? Köteği yiyen. Yani Telekom, Tüpraş, Petkim vs. gibi kurumlar yabancılara satılırken ortada kalan bizim insanımız biliyor. Biliyor da ne oluyor? Hiç. Evet, kocaman bir hiç, çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor. Ne Telekom'dakiler Petkim'e ağladı, ne Petkim'dekiler Tüpraş'a. İşte bence içinde bulunduğumuz en büyük hastalık bu. Biz bizi var eden her değere karşı kör sağır ve dilsiz hale geldik ya da getirildik. Bundan sonrası ne mi olacak? Bu ateş bizi yakıp bitirecek mi? Bunların cevabı yine bizde, bizim içimizden biri cevaplıyor. Milli şairimiz: "Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır". Ve arkasından bir de dua ediyor: "Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın" diye (amin). O yüzden bundan sonra yapmamız gereken ilk önce kendimizden başlayarak, dünyada eşi benzeri bulunmayan bu vatanın bir evladı olarak, bir vatandaşı olarak bizi yönetenlerin bu vatanı, bu devleti, bu milleti nereye götürmek istediklerini düşünmek, gözümüzü kulağımızı dört açmak ve hemen yakınlarımızdan başlayarak bu gerçeği tüm halkımıza anlatmaktır. Bu yollarda onlarla beraber yürümemektir. Bize yol gösterenlerin uyarılarına kulak kabartmaktır. Bize çözüm önerileri sıralayanların yanında olmaktır. Bize göz kulak olanların safında yer tutmaktır. Bizden söylemesi. Yoksa emin olun bir gün sıra size de gelecektir?
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012