Fransa banliyölerinde polisten kaçan iki Afrikalı gencin elektrik trafosunda yanarak can vermesinin ardından başlayan isyan 11. günü de geride bıraktı. Fransa, son yılların en ciddi isyanlarından biriyle karşı karşıya. Yeni Mesaj'ın dünkü manşetindeki ifadesiyle "ötekinin isyanı" büyüdükçe büyüyor ve bir türlü önü alınamıyor. Bugüne kadar isyanın bilançosu binlerce aracın ve onlarca resmi kurumun kundaklanması şeklinde tezahür etti. Hükümetin olaylara karışanlara ağır hapis cezaları verileceği yolundaki uyarılarına rağmen olayların şiddeti azalmıyor, azalmayacak da. Bizdeki bazı yazarların "aşk şehri Paris" diye iç geçirdiği şehir şimdilerde aşk ateşinden değil ama göçmenlerin içlerinde biriktirdikleri isyan ateşiyle yanıp kavruluyor. İlk günlerde sadece Arap ve Afrika kökenli göçmenlerin yaşadığı varoşlarla sınırlı kalan isyan, artık Paris merkezine de sıçramış durumda. Ayrıca Strasbourg, Nantes ve Toulouse da olayların sıçradığı diğer merkezler.Fransa'yı hayli zorlayacak bu isyanın bir patlama olduğunu unutmamak gerekiyor. Avrupa'nın kendi dışındakilere reva gördüğü "öteki"nin patlaması bu isyan.Avrupa'nın kendi dışındaki ırkları kategorize ederek, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıflar şeklinde ayırıma tabi tuttuğunu göz önünde bulundurursak, iki Afrikalı gencin trafoda elektriğe çarpılarak can vermesinin sadece bir bahane olduğu gerçeğini görürüz. Bu patlamanın neden Fransa'da gerçekleştiği sorusuna gelince; Fransa Avrupa ülkeleri içinde kendi ırkını en üstün gören ve diğer ırkları kategorize eden en radikal ülke. Bu kategorizasyon diğer Avrupa ülkelerinde azalarak da olsa devam ediyor. Avrupa'daki milyonlarca göçmen, Avrupalı'nın kin ve nefret bakışları arasında hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor. Türkiye'nin girmek için can attığı Avrupa Birliği'nin "göçmen" adı altında kendisinden olmayan milletlere - özellikle Müslümanlara- bakışı hiçbir zaman değişmeyecek. Paris banliyölerinde başlayıp, tüm ülkeye yayılan bu isyan, yakın zamanda tüm Avrupa'ya yayılırsa kimse şaşırmasın!Bütçe ve Anayasa oylamalarıyla çatırdayan Avrupa Birliği'nin çöküş sürecinin bu isyanla birlikte hızlanması kaçınılmaz. Fransa İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'nin başını çektiği gerçek Avrupa düşüncesinin zafere ulaşması an meselesi. Almanya'da Merkel, Avusturya'da Schüssel göçmen karşıtı cephenin diğer temsilcileri. Fransa'daki olaylardan sonra Sarkozy'nin göçmenler için kullandığı "pislikler" ifadesinin Avrupa'nın gerçek düşüncesini yansıttığını belirtelim. Avrupa, kendisinden olmayanlarla ilgili böyle düşünüyor, tıpkı Türkiye hakkında böyle düşündüğü gibi. Sarkozy ve yandaşlarının Avrupa Birliği için önerdikleri "etnik kota" uygulamasına gösterilen sözde tepkinin yersizliği de ortaya çıkmış oluyor. Avrupa'nın baştan beri uygulamak için can attığı sistem bu... Avrupa'yı, sadece Hıristiyan Avrupalı'nın içinde yaşadığı cam bir fanusa hapsetmek. O fanusun içine girmek isteyenleri de pislik ve asalak olarak niteleyerek, tahkir etmek aşağılamak ve engellemek!Fransa'dan yükselen bu yangın hızla Avrupa'nın kalbine yöneliyor.Her yıkımın ardında böyle isyanlar, böyle yangınlar görülmüştür. Avrupa fikrinin çöküşü de bu isyanla nihayete erebilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012