Allah aşkına şu yaşananlara, şu konuşulanlara ve de yapılanlara bir bakar mısınız! Yaşını başını almış liderlerin sözleri, söz mü? Mazeretleri, mazeret mi? Duruşları, duruş mu?
Ülkemiz siyaseti eskiden bıyık ve slogana endeksliydi şimdi yanına itham ve hakaretler eklendi.
Dünden bugüne hilal bıyıklılar ile pos bıyıklılar kavga etti, badem bıyıklılar ise saman altından yürüterek büyüdü.
Öyle bir büyüdüler ki zamanla yanlarına hem hilal, hem de pos bıyıklıları da monte ederek karşı taraftaki pos ve hilal bıyıklıları etkisiz hale getirdiler.
Tabi bu süreçte bölünmelerde oldu. İşin garibi ise badem bıyıklılar bölünerek büyürken pos ve hilal bıyıklılar tam aksine küçüldüler.
Partilere gelelim
CHP'nin haline bir bakar mısınız? İsminden başka nesi var? Kemal Bey şimdi 6'lı değil 16'lı masa kuracağını, açıklıyor. Valla okeye dördüncü bulursa büyük başarı!
Türkiye'de kendini solcu, sosyalist, emekçi, emperyalizm karşıtı olarak tanımlayan birçok parti var. Demek ki herkesin sol, sosyalist, hak, emek, özgürlük, emperyalist vs. tanımlamaları farklıymış! Aynı olsa neden dağılsınlar ki?
Demek ki birileri ülkemizdeki solu kontrol ve organize ediyor.
Ya milliyetçiler
MHP, İYİ Parti, BBP, Zafer Partisi ve de ün yapmış birçok isim var. Söylem ve sloganları aynı ama hepsi savrulmuş.
2002'de Meclis'e giremeyen MHP, 2015'te % 17 oy almıştı. O, MHP çizgisini koruyabilseydi, içindeki farklı sesleri, ortak paydalarda yoğurabilseydi 14 Mayıs'ta en az % 30 oy alır mıydı, alamaz mıydı? Çok rahat alırdı.
Demek ki birileri, bu ülkenin milliyetçilerini de dizayn ediyor.
Ya siyasal İslamcılar (Milli Görüşçüler)
Merhum Erbakan ile başlayan bu siyaset anlayışı bölündükçe bölündü. Ama bu bölünme onları daha da güçlendirdi. Yani bölündükçe, büyüdüler.
14 Mayıs bu bölünerek büyümeyi tescilledi. AKP, Yeniden Refah, Deva, Gelecek, Hüda-Par ve de Saadet. Hepsi kazandı. Hepsi istediklerini elde etti.
Anlamadığım nokta ise din, iman, İslam çerçevesindeki söylemlere sahip bu siyaset mantığının neden bölündüğüdür?
Çünkü İslam'da doğru tektir. Demek ki bunların İslam anlayışları farklı. Bu da İslam'ın değil insanın sorunudur.
Siyasetin amacı neydi?
Siyasetin, siyasi lider ve partilerin ortak amacı; Güçlü devlet, mutlu birey ve huzurlu toplum için plan ve projeler ortaya koyup, hayata geçirmek değil miydi? Evet.
Peki, neden böyle bir tabloya millet olarak da, devlet olarak da açız?
Demek ki, 'biz, bu milletin hizmetkarıyız, bu devlet için ölürüz' gibi sloganlar sadece laftan ibaret ve de vatandaşı ikna etmek içinmiş!
Demek ki, milletvekili seçilenler, millete, vekil olmamış.
Soru: Bu devlet ve bu millet için bedel ödeyen bir parti veya lider gördünüz mü?
Çerçeveyi genişletelim
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hukukçu Ahmet Erimhan sosyal medya hesabından son siyasi gelişmeleri değerlendiren paylaşımında derin anlamlar vardı:
1. Cem Uzan siyaseti bırakarak Erdoğan'a destek çağrısı yaptı.
CHP'li Abdüllatif Şener'in son seçimde Erdoğan'a oy verdiği anlaşıldı.
Deva /Saadet/Gelecek üçlüsü Erdoğan'a 'Anayasa için işbirliğine hazırız' mesajı verdi.
Bu tuhaf ve 180 derecelik çarklar 1 değil, 1000!
2. Peki bunu nasıl anlamalıyız?
a) Katiline aşık olmak!
b) Ne aşkı (!) katil, maktul aynı evden çıkıyor, görmüyor musun?
c) Ülkeyi gizli bir el dizayn ediyor!
d) Kimin majesteleri, kimin sahici muhalefet olduğu netleşiyor!
Sorun muhalefette
Bakın! Fatih Erbakan, Erdoğan karşıtıyken, Hüda-Par hiç gündemde değilken, Ergenekon'dan yıllarca yatan M. Ali Çelebi, AKP'ye katılmamışken, DSP, Erdoğan'ın safına geçmemişken, 6'lı masada, 'bunlar fazla Atatürkçü' tespiti gündem olmamışken, Cumhur ittifakı ısrarla Millet ittifakına, 'adayınızı açıklayın da boyunu, posunu bir görelim' çağrısı yapıyordu.
Millet ittifakı da ısrarla, 'adayımız yıpranmasın' diye açıklamıyordu.
İşte o günlerde BTP lideri Hüseyin Baş'a: "Süreç, toplumun istediği aday istikametinde gidiyor mu?" sorusu sorulmuştu.
Hüseyin Baş: 'Gün geçtikçe azaldığını düşünüyorum, yani şu an sıfıra çok yakın artık… Biz gayretimizi ortaya koyacağız ama bu seçime katılımı ciddi anlamda azaltacaktır.
Ben hep söylüyorum, bu Türkiye'nin kader seçimi, çok önemli bir seçim. Cumhuriyetin altına dinamit döşenmiş, bunu gözlemliyoruz zaten.
Cumhuriyet kelimesi ile bir kavga var. Dolayısıyla çok önemli bir seçim ve vatandaşa hesap verilemeyecek bir durum ortaya çıkabilir.
Ben, seçimin kaybedildiği her vasatta topluma hesap verilemeyeceğini düşünüyorum' diyordu.
Sayın Baş'ın dediği çıktı. CHP ve İYİ Parti bırak toplumu kendi içinde hesap veremeyecek hale düştüler. Peş peşe istifalar, değişim çağrıları gırla gidiyor.
İstifalar ve değişim çağrıları çözüm mü? O tren kaçtı. Artık Türkiye'de, ana muhalefetin değişmesi şarttır.
Ne demişti BTP lideri Hüseyin Baş?
"Partinizin yöneticilerini değiştirmeye çalışmayın, partinizi değiştirin".
- Yolsuzluğun, rüşvetin, kul hakkını partisi olur mu? / 07.09.2025
- Vahşet adasındaki kilisede ayin var / 06.09.2025
- Semud konvoyu ve Türkiye / 05.09.2025
- Kılıç kınından kime karşı çıkacak? / 04.09.2025
- Peygamber Efendimizin doğum günü / 03.09.2025
- Tek parti iktidarı fakirden alıp zengine veriyor / 01.09.2025
- Yandaş medya nereye koşuyor, yargı ne yapıyor? / 31.08.2025
- Bu zafer öyle üç satır ile gerçekleşmedi, bakın nasıl gerçekleşti? / 30.08.2025
- Öcalan-Kandil- DEM açık, AKP-MHP kapalı oynuyor / 29.08.2025