Bugün tüm Ehli Beyt sevenler için dikkate değer bir bayramdır ve Ehli Beyt sevmek Allah'ın emridir, o zaman tüm Müslümanlar için bir bayramdır. Müslüman Kardeşler, Kadir-Hum bayramınız mübarek olsun.
Gadir-i Hum'daki olayın gerçek anlamı hakkında çok şey söylendi ve yazıldı ve bugün daha fazlası söylenecek. Ve bu gün Haydar Baş Hocamı hatırlamamak mümkün değil, değerli arkadaşlar. Haydar Hoca fiziksel olarak bizimle burada olmadığı için üzgünüz, ama eminim ki, o, buradadır ve bizi duyuyor. Allah'tan ona rahmet, kendimize sabır istiyorum.
Haydar Hoca, Gadir-i Hum'u gerçek temsil ederek, yüzlerce ila binlerce insanın Ehli-Beyt'in kurtuluş gemisine taşınmasının sebebi oldu. Allah ondan razı olsun. Gerçekten yüzlerce hadislerle, Peygamberimizin (sav) Allah'ın emriyle imameti, hilafeti, velayeti Ali İbn-i Ebu Talib'e (as) vasiyet ettiğini bir kez daha kanıtladı.
Ama ne yazık ki, bir buçuk yüzyıl boyunca olduğu gibi, bugün de Kadir-i Hum hakkında hadisleri inkar eden ya da Peygamberimizin (s.a.v) Müslümanları bir araya getirerek, Ali (as) kendinin arkadaşı ilan ettiğini, ama ondan sonra Müslümanların amiri olmadığını söyleyen Müslüman kardeşlerimiz var.
Bu kardeşlerime İslam'ın bir uzmanı olarak değil (estağfirllah, Arapça bile bilmiyorum), ama basit bir insan olarak başvurmak istiyorum.
Sevgili arkadaşlarım, aşağıdaki durumu hayal edin ve rica ediyorum, dikkatli olun:
1. Bir kişi (ismini A diyelim), hayatının anlamı olan ve kıyamete kadar gelişmesini istediği önemli bir organizasyon (ona İ diyelim) kurmuş;
2. A başka bir kişiyi (ona M diyelim) bu organizasyonun yöneticisi (müdürü) olarak seçmiş;
3. Bu yönetici olan M süper dürüst, süper doğru ve kendini A'nın belirlediği hedefe, yani kıyamete kadar İ'nin refahına adamıştır;
4. M, organizasyon ile ilgili tüm kararları A'dan alır, yani A'nın onayı olmadan hiçbir şeyi çözmez;
5. M, (doğal olarak, A'nın emriyle), safları yüksek oranlarda büyüyen birçok insanı bir araya getirmiş;
6. Bu insanlar arasında çok değerli kişiler, ama aynı zamanda münafıklar var;
7. A ile direkt iletişime sadece M sahiptir, başkalarının iletişim kanalı karmaşıktır ve her zaman açık değildir;
8. Organizasyon büyüyor ve büyük adımlar atıyor;
9. A, her şey üzerinde tam kontrole sahiptir ve sadece her şeyi görmekle kalmaz, aynı zamanda tüm insanların yeteneklerini ve düşüncelerini de bilir.
Önemli bir noktayı vurgulamak istiyorum: A, bu organizasyonun tek (yani refakatsiz) sahibidir.
Şimdi M'in ölümcül bir şekilde hastalandığını ve kendisi de dahil olmak üzere herkesin yakında öleceğini bildiğini hayal edin. M bu organizasyon hakkında ne düşünecek? Bu örgütün geleceği hakkında endişe duyan değerli ortakları da bu örgütle ilgili ne düşünecek ve ona, yani M'ye ne soracak? Doğal olarak, layık bir halefi seçmek isteyecektir ve insanlar bu halefin kim olduğunu bilmek isteyecektir.
M bu halefi atayabilir mi? Hayır, elbette, çünkü organizasyonun sahibi o değil, bu tür kararlar A tarafından alınır.
A, bu kararın M veya diğerlerine verilmesini sağlayabilir mi? Belki olabilir. Amam ya aciz birini, ya da daha kötüsü münafık birini seçerlerse ne olur?
Mantıklı olan halefin A'nın kendisinin seçmesidir.
Bu misalde 'A' Allah (cc), 'İ' İslam, 'M' ise Hz. Muhammed'i temsil eder.
Şimdi düşünün, benim Müslüman kardeşlerim.
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- JÜLİDE DOYURUM: ‘Allah dostları aynadır’ / 05.07.2023
- İlyas Güneştekin: Seçim analizi ve BTP lideri Hüseyin Baş / 03.06.2023
- R.Sümeyye Aydın: Sandıktan sonra da umut var / 26.05.2023
- ALİ HAMZA AYDIN: Bireyin mutluluğu toplumsal huzurdur / 02.04.2023