Allah-ü Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de beyan buyurduğu üzere gönderdiği dinlerin hepsine İslam adını vermiştir.
İlk Peygamber ve insanlığın atası Hz. Âdem'den (a.s.) son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa'ya (s.a.a.) kadar Rabbimiz tarafından gönderilen bütün Peygamberler İslam dinini tebliğ etmişlerdir. Gönderildikleri insanlara, bazen yeni hükümler getirmiş, bazen de eski yükümlülüklerini kaldırmışlardır.
Peygamber Efendilerimizin, tebliğe memur oldukları dinin, inanç ve itikadi yönden diğerlerinden en ufak bir farkı bulunmamakta idi. Doğmayan ve doğurmayan her şeyin ona muhtaç olduğu O'nun hiçbir şeye muhtaç olmadığı, dengi, benzeri olmayan Allah'ın bir olduğunu emredip, Peygamberlerin O'nun kulları ve elçileri olduğu gerçeği idi.
İnsanlar kendi arzu ve istekleri neticesinde, dinlerin inanç çizgilerinde sapmalar meydana getirmişlerdir. Bu sapmalar bazen sapkın insanlar, bazen de gözlerini iktidar hırsı bürümüş siyasal idareciler tarafından yapılmıştır.
Bizler için en güzel örnekleri barındıran yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de, geniş bir şekilde Nemrut'a karşı Hz. İbrahim'in (a.s.), Firavuna karşı Hz. Musa'nın (a.s.) hakkın, üstün gelme mücadelelerini detaylı bir şekilde sunmuştur.
Hz. İsa'ya (a.s.) gönderilen İslam dini ve Kitabı İncil, hem gönderildiği Yahudi milleti, hem de zamanın süper gücü Romalılar tarafından en çok tahrifata uğramış olan dindir.
Yahudi kavmi kendilerine yeni bir şeriat ve kitapla gönderilen Peygamberleri Hz. İsa'yı (a.s.) kabul etmemiş, hem peygamberlerine, hem de Kur'an-i ifadeyle, ter temiz, seçilmiş ve üstün kılınmış, Hz. Meryem annemize ağıza alınmayacak alçak iftiraları dillendirmişlerdir.
Bu yeni gelen dini ve müntesiplerini ortadan kaldırmaya çalışan Yahudiler zamanın süper gücü pagan inancına sahip Romalıları yanlarına almışlardı.
Yahudi asıllı Romalı asker Pavlus, akla hayale gelmedik işkenceler yaparak Hıristiyanların köklerini kazamayacağını anlayınca, gerçek inananlara dost gözükerek itikatlarını bozmuştur.
Ne kadar enteresandır ki, havarilerden olmadığı kesin olarak bilinen Pavlus, yeni gönderilen dini kabul etmeyip Peygamberini çarmıha gererek öldürmeye çalışan, müntesiplerine en ağır işkenceleri yapan Roma İmparatorluğu'nun başkenti Roma'ya getirilerek, uyduruk bir rüya ile aziz olarak lanse edilmiştir. Gönderilen yeni dini kabul etmeyen peygamberini çarmıha gerip öldürmek isteyen bir devlet neden o dinden birine kucak açıp onu aziz ilan etsin?
Roma İmparatorluğu, Pavlus'la el ele vererek, Paganlıktaki tanrısal güce sahip, yarı tanrı yarı insan batıl inancını, üçlü tanrı inancı olarak süsleyip yeni gönderilen dinin içine yerleştirmeye çalışmışlardır.
Gerçek inananlara göz açtırmayan, havari olmayan Pavlus, pagan inancına sahip Roma imparatorluğu'nun başkenti Roma'da, Peygamber olan Hz. İsa'yı (a.s.), tanrının, insan tanrı oğulluğuna terfi ettirmiş, boşalan peygamberlik makamına da kendisini tayin ettirmiştir.
I.Konstantin'in pagan Roma İmparatorluğu'nun başkentini, Konstantinapol'e (İstanbul) M.S. 330 yılında taşıması ve yeniden yapılanan devletin ayakta kalabilmesi için yeni bir dinin düzenlenmesi gerektiğini iyi bilen imparator, Pavlus'un dinine göstermelik girmiş ve İmparatorluğun resmi dinini Pavlus'un dini olan Hıristiyanlık olarak ilan etmiştir. (Konstantin'in pagan olarak öldüğü söylenir.)
Hiçbir havarinin gelmediği Konstantinopolis (İstanbul) M.S. 381 yılında İmparator tarafından havarilerin ziyaret etmeleri ile aziz kiliseler olan Antakya, İskenderiye, Kıbrıs, Efes, Kayseri, Kudüs, Roma ile aynı güçte azizliğe sahipmiş gibi ilan edilerek bir adım öne taşınmıştır.
İdare merkezi olan başkent Konstantinopolis ve diğer idare merkezler göz önüne alınarak Pavlos'un dini Hıristiyanlığın merkezleri olarak, Antakya, İskenderiye, Kudüs ve Roma kutsal kiliseleri, patriklik kimliğine sokulmuştur.
M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğunun batı ve doğu diye ikiye bölünmesinden sonra Roma, siyasi olarak Konstantinopolis'ten ayrılmıştı. Roma Patrikliği dini olarak da, Konstantinopolis Patrikliğinden ayrılmaya başlamıştı. Konstantinopolis (Fener Rum) Patrikliğinin siyasi kimliğinden dolayı etki alanı doğuyla sınırlı kalmıştır. İslam akınları ile M.S. 638 yılında Kudüs ve Antakya'nın, M.S. 642 yılında İskenderiye'nin fethedilmesi ile bu patrikliklerin siyasi bağları dinsel bağın içinde gizlemiştir.
Anlaşılacağı üzere Patriklik merkezleri halkın siyasi olarak idare edilmesi üzere tertiplenmiş olup din, siyasiler tarafından tahrif edilerek halkı idare edebilmek için kullanılmıştır.
Roma ve Konstantinopolis (Fener Rum) patrikleri 1054 yılında, Pavlus'un pagan Romalılarla yerleştirmeye çalıştığı, baba olan Allah, oğul olan insan tanrı İsa, Ruhul Kudüs'ün, vahyin ne olduğu, itikadi konuları başta olmak üzere, ikonlarla ibadet, papalığın ulûhiyeti ve benzeri konularındaki itikadi ve ameli ayrılıklardan dolayı karşılıklı olarak birbirlerini dinsiz ilan ederek, birbirlerini dini tabirleriyle "aforoz" etmişlerdir.
Roma İmparatorluğu'nun, Pavlus'un dini Hıristiyanlığı şekillendirmesinin etkisi hala, Roma, Antakya, İskenderiye, Kudüs ve Konstantinopolis (Fener Rum Ortodoks) patrikliklerinde Roma adının geçmesi ile kendini hissettirmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024