Seçime Doğru

Ülkemiz iyiden iyiye seçim havası içine girdi. Gündemi meşgul eden konuların başında seçim geliyor.

Hatırlarsanız seçim kelimesini ilk ifade eden Kemal Derviş olmuştu. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, Dervişin bu çıkışı üzerine, Kemal beyin yaptığı işin sonunu çıkmaz olarak gördüğünü, ekonomiyi iyice batırdığını ve düzeltmekten ümidini kestiği için görevden kaçmak istediğini ifade etmişti. Geçen zaman yine Prof. Dr. Haydar Baş beyi haklı çıkarttı. Sayın Derviş, bir fırsatını bulup hükümetten istifa etti. Dervişin karnesine baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en başarısız bakan olduğu hemen görülmektedir. Ülkemiz onun zamanında enflasyonda artış rekorları kırmış, üretim durma noktasına gelmiş; insanımız işsiz ve aşsız kalmıştır.

Sayın Derviş'in kötü karnesine rağmen, partilerin onu paylaşamamalarının verdiği mesaj ise içler acısı. Burada partilerin ekonomiyi gözden çıkarttıkları anlaşılmaktadır. Nasıl olsa AB'ye üyelik için yarışa çıkmışlardı. Üyeliğe girebilmek için hiçbir ön koşulları yoktu, ne istenirse vermeye hazırlardı. Ülkemizi AB'ye teslim edecekler; ne siyasi, ne askeri, ne de hukuki bir sorunla ilgilenmeyeceklerdi; olsa olsa düşünceleri bu idi.

Siyaset yapmanın ve seçime girmenin yolu, halkla birebir diyalogu ve projeleri halka anlatmayı gerektirir. Halk inandığı, güvendiği siyasiye vekalet verecektir, demokrasinin de gereği budur.

Gelelim ülke olarak yaşadığımız tabloya. İktidarı ile muhalefeti ile hiçbir siyasi, halkın huzuruna çıkamıyor, miting programları düzenleyemiyor. Çünkü halk bunları protesto ediyor. Halkın huzuruna çıkan, halkın da bağrına bastığı tek liderin, Prof. Dr. Haydar Baş; tek partinin de Bağımsız Türkiye Partisi olduğunu görüyoruz. Yazın sıcağına, tatil ayları, tarım ve mahsül ayları olmasına rağmen halkın gösterdiği ilgi ve sevgi seli sonucu BTP'nin mitinglerine gelenler meydanlara sığmıyor.

Bu arada bir demokrasi ayıbına da şahit oluyoruz. Fırsat eşitliği ilkesine aykırı olarak; haberciliğin temel ilkelerini hiçe sayarak, boyalı basın BTP'ye hiç yer vermemekte direniyor. Sanki kulakları sağır olmuş, gözleri kör olmuş gibi davranıyorlar. Kendi istekleri ile olsun, aldıkları talimatlarla olsun yaptıkları bu yanlış olsa olsa basının gücünü ve inandırıcılığını azaltmaktadır. Çünkü yerin kulağı olduğu unutulmaktadır.

Basın yayın istediği partileri ve başkanlarını öne çıkartmakta direniyor. Sürekli balon şişiriyorlar. Ne kadar hava basarlarsa bassınlar, millet ölçüsüyle; yaşadığı acı tablonun eline verdiği iğne ile o balonları bir bir patlatıyor.

3. Kasım seçiminin neticesini şimdiden tahmin etmek hiç de zor değil. Çünkü halkla kucaklaşan ve milletin gücünü arkasına alan BTP şimdiden ipi göğüslemiş durumda.