NATO Zirvesi için geri sayım başladıkça ev sahipliğine soyunan Erdoğan'ın şekeri yükseliyor. Bush'u iyi ağırlamak isteyen Başbakan, küresel hayduta dönüşen Bush'a, İslam dünyasını hedef alan BOP ve yeni NATO anlayışına yönelik tepkilerden ürküyor. Çünkü Bush, İngiltere ve İtalya gibi ABD güdümündeki Batılı başkentlerde dahi yüzbinlerin protestosu ile karşılaşıyor.
11 Eylül'ün ardından Afganistan'ı işgalle İslam dünyasına yönelik haçlı seferleri başlatan Bush, bütün ülkeleri saflarını belirlemeye davet etmişti.
Erdoğan ve AKP iktidarı o günden bu güne safını belirlemiş gözüküyor.
Siyonist haçlı saflarına dahil olmak için AKP ne gerekiyorsa yapıyor.
Önce Bush'un Siyonist haçlı cephesini deşifre edelim.
Bildiğiniz gibi Bush 500 bin mensubu olan Siyonist-Evanjelik Hıristiyan tarikatına mensup. "Tanrı beni seçti" diyerek 55 İslam ülkesini hedef alması bu inancının gereği...
Evanjelik Hıristiyan inancına göre Tanrı İsa Mesih'in yeryüzüne inmesi için Yahudilerin şeytanın ordusu ile (Müslümanlar) savaşıp Kudüs merkezli Ortadoğu'yu cehenneme çevirmesi gerekiyor.
Dünyayı cennete çevirmesi için önce Tanrı'nın kıyamete zorlanması, Ortadoğu'da büyük savaşın verilmesi gerekiyor.
Geçenlerde Türkiye'ye getirilen Carter'in danışmanı John Nisbite, Bush, petrol için değil inancı için Ortadoğu'yu işgal ediyor demişti.
Anlayacağınız Evanjelik Bush, Yahudilerle inancı gereği ittifak ederek Müslümanları yok etmeye, zenginliklerini yağmalamaya hayatını adamış bir mecnun.
Etrafını kuşatan Yahudi Neo-Con akıl hocalarının bir dediğini bunun için iki edemiyor.
İslam dünyasında, ABD'nin bu planına eski ABD kuklaları dahi isyan ediyor. BOP'a Suudi Arabistan ve Mısır gibi ABD beslemesi ülke liderleri dahi karşı çıkıyor. Çünkü Irak ve Afganistan'da ABD ile 10 yıl boyunca iş tutan liderlerin sonundan ibret aldılar.
Ama Türkiye, AKP iktidarı sayesinde Bahreyn ve Katar gibi karton ülkelerle aynı safta ABD projesinin taşeronluğuna soyundu.
Başbakan Erdoğan safını seçmiş, çizgisini belirlemiş. Hıristiyan inancına göre Mesih'in, Tanrı İsa'nın, İslam inancına göre Deccal ordularının safıdır bu.
Bunu en iyi bilecek olan dün "Referansım İslam'dır" diyen Erdoğan'dır.
İslam dün de, bugün de aynıdır. Ama Erdoğan dünkü Erdoğan değildir.
Bugünkü Erdoğan Irak'taki işkence ve mezalime karşı tavır koymak yerine ABD askerinin sağ salim eve dönmesi için dua edebilecek bir kıvama getirilmiştir.
Dün "Minareler süngümüz, kubbeler miğfer, camiler kışlalarımız müminler asker" diyen Erdoğan, bugün camilere karşı kampanya açmıştır.
Tam da AB'nin üyelik için Hıristiyanlara imtiyaz ve kiliselerin açılması için bastırdığı günlerde, Erdoğan Batı başkentlerinden Türk halkına ferman buyurmaktadır: "Cami yerine hastane yapın."
Oysa eski Erdoğan kilise isteyen AB'lilere "kilise yerine hastane yapın" diyebilirdi en azından.
Herkes dilediği safı seçebilir. Bu onun demokratik hakkıdır. Ancak kabul edilmez olan, değişmeyen, duruşunu bozmayan onurlu bir milli duruş sahibi insanların marjinal olarak yaftalanmasıdır. Ve de Deccal ordusu önünde savrulmanın, itilip kakılmanın bir kader gibi dayatılması ve yönsüzlüğün değişim olarak kutsanmasıdır.
Erdoğan bunu yapıyor. Kendisi gibi milletin de işgal ordusunun önünde savrulmasını istiyor.
Bakın ne diyor: "Bu gelişmeler sel gibidir. Selin önünde duramazsınız. Selin önünde durmak zihniyeti, eski SSCB zihniyeti ile birlikte çökmüştür. Bazı marjinal çevreler, NATO zirvesine karşı gösteriler yapıyor ama biz bu değişimin içinde yer alarak Türkiye'nin de var olabileceğini öngörüyoruz."
Son söz: Sel gider kum kalır. Sel gider, selin sürüklediği çer çöp gider kum kalır.
Dolayısıyla Türkiye hep kalır ama AKP kalır mı bilinmez.
11 Eylül'ün ardından Afganistan'ı işgalle İslam dünyasına yönelik haçlı seferleri başlatan Bush, bütün ülkeleri saflarını belirlemeye davet etmişti.
Erdoğan ve AKP iktidarı o günden bu güne safını belirlemiş gözüküyor.
Siyonist haçlı saflarına dahil olmak için AKP ne gerekiyorsa yapıyor.
Önce Bush'un Siyonist haçlı cephesini deşifre edelim.
Bildiğiniz gibi Bush 500 bin mensubu olan Siyonist-Evanjelik Hıristiyan tarikatına mensup. "Tanrı beni seçti" diyerek 55 İslam ülkesini hedef alması bu inancının gereği...
Evanjelik Hıristiyan inancına göre Tanrı İsa Mesih'in yeryüzüne inmesi için Yahudilerin şeytanın ordusu ile (Müslümanlar) savaşıp Kudüs merkezli Ortadoğu'yu cehenneme çevirmesi gerekiyor.
Dünyayı cennete çevirmesi için önce Tanrı'nın kıyamete zorlanması, Ortadoğu'da büyük savaşın verilmesi gerekiyor.
Geçenlerde Türkiye'ye getirilen Carter'in danışmanı John Nisbite, Bush, petrol için değil inancı için Ortadoğu'yu işgal ediyor demişti.
Anlayacağınız Evanjelik Bush, Yahudilerle inancı gereği ittifak ederek Müslümanları yok etmeye, zenginliklerini yağmalamaya hayatını adamış bir mecnun.
Etrafını kuşatan Yahudi Neo-Con akıl hocalarının bir dediğini bunun için iki edemiyor.
İslam dünyasında, ABD'nin bu planına eski ABD kuklaları dahi isyan ediyor. BOP'a Suudi Arabistan ve Mısır gibi ABD beslemesi ülke liderleri dahi karşı çıkıyor. Çünkü Irak ve Afganistan'da ABD ile 10 yıl boyunca iş tutan liderlerin sonundan ibret aldılar.
Ama Türkiye, AKP iktidarı sayesinde Bahreyn ve Katar gibi karton ülkelerle aynı safta ABD projesinin taşeronluğuna soyundu.
Başbakan Erdoğan safını seçmiş, çizgisini belirlemiş. Hıristiyan inancına göre Mesih'in, Tanrı İsa'nın, İslam inancına göre Deccal ordularının safıdır bu.
Bunu en iyi bilecek olan dün "Referansım İslam'dır" diyen Erdoğan'dır.
İslam dün de, bugün de aynıdır. Ama Erdoğan dünkü Erdoğan değildir.
Bugünkü Erdoğan Irak'taki işkence ve mezalime karşı tavır koymak yerine ABD askerinin sağ salim eve dönmesi için dua edebilecek bir kıvama getirilmiştir.
Dün "Minareler süngümüz, kubbeler miğfer, camiler kışlalarımız müminler asker" diyen Erdoğan, bugün camilere karşı kampanya açmıştır.
Tam da AB'nin üyelik için Hıristiyanlara imtiyaz ve kiliselerin açılması için bastırdığı günlerde, Erdoğan Batı başkentlerinden Türk halkına ferman buyurmaktadır: "Cami yerine hastane yapın."
Oysa eski Erdoğan kilise isteyen AB'lilere "kilise yerine hastane yapın" diyebilirdi en azından.
Herkes dilediği safı seçebilir. Bu onun demokratik hakkıdır. Ancak kabul edilmez olan, değişmeyen, duruşunu bozmayan onurlu bir milli duruş sahibi insanların marjinal olarak yaftalanmasıdır. Ve de Deccal ordusu önünde savrulmanın, itilip kakılmanın bir kader gibi dayatılması ve yönsüzlüğün değişim olarak kutsanmasıdır.
Erdoğan bunu yapıyor. Kendisi gibi milletin de işgal ordusunun önünde savrulmasını istiyor.
Bakın ne diyor: "Bu gelişmeler sel gibidir. Selin önünde duramazsınız. Selin önünde durmak zihniyeti, eski SSCB zihniyeti ile birlikte çökmüştür. Bazı marjinal çevreler, NATO zirvesine karşı gösteriler yapıyor ama biz bu değişimin içinde yer alarak Türkiye'nin de var olabileceğini öngörüyoruz."
Son söz: Sel gider kum kalır. Sel gider, selin sürüklediği çer çöp gider kum kalır.
Dolayısıyla Türkiye hep kalır ama AKP kalır mı bilinmez.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014