"Ey yâr seni özlerim
Yollarını gözlerim
Sevdan yakıyor beni
Aşıklara sözlerim" (Nazarî)
Hakka vuslatınızın 4. Yılını doldurduk. Dile kolay 4 yıl oldu demek. Sevenlerinin gönlünde 4 yıl değil 4 asır gibi geliyor bize sizsiz geçen zaman.
Seninle olduğumuz her yerde ve her zamanda yolumuzu aydınlatan bir ışık, doğru bir rehber, candan bir yoldaş idin. Bu sebepledir ki aramızdan ayrıldığınızdan bu yana sensiz zifiri karanlıklardayız.
Yıllar önce "Türkiye'yi zifiri karanlığa gömdünüz, içinden çıkmanız da asla mümkün değildir." dediğinizde zifiri karanlığın ne anlama geldiğini anladık desek yanlış olur.
Gün geçtikçe zifiri karanlığın hem maddede hem manada hem zahirde hem batında olduğunu yeni yeni anlamaya başladık. Zannettik ki bu karanlık sadece dışardadır. Yanılmışız, bu karanlık dışarda olduğu kadar içimizdeymiş, gönlümüzdeymiş, ruhumuzun derinliğindeymiş.
Senden sonra neler varmış kalplerin derinliğinde meydana çıkmış oldu tek tek. Kimmiş arkadaş? Kimmiş yoldaş? Kimmiş sırdaş?
Işığımızı kaybedince daha iyi anladık sizin bizim içine ne anlama geldiğinizi.
Hani derler ya büyükler; "Bir nimeti kaybedince daha iyi anlarsınız"
Hani derler ya; "Balık sudayken suyun kıymetini bilmez, sudan çıkınca suyun ne olduğunu anlarmış"
Hani derler ya; "Su akarken testinizi doldurun"
Aynen bunları yaşıyoruz. Çıkmaz sokaklarda yol arayan yolcu misali bir o yana bir bu yana savrulup duruyoruz. Hasretinizle yanıp tutuşuyoruz.
Kafamızda deli sorular dolaşıp duruyor...
Acaba seninle daha fazla zaman geçirebilir miydik?
Acaba bize söylemek istediğiniz şeyleri yeterince anlayabildik mi?
Acaba senden sonra yaşamanın zorluğunu nasıl yenebiliriz, bu konuda bizlere hangi kodları verdiniz?
Acaba emanetlerinize bağlı kalmak ve ona ihanet etmemek için neler yapmalıyız?
Acaba zifiri karanlıklardan aydınlıklara nasıl çıkabiliriz?
Kendimizle yalnız kalıp hasret acısı bağrımız yakınca, bunları kafamıza takınca, gönlümüze sevdan akınca, yaşanmışlıklara acı acı bakınca anlıyoruz sensizliğin ne kadar zifiri karanlık olduğunu…
Senden esen sevda rüzgarlarının muhatabı olunca, fikrimiz gönlümüz seninle dolunca, kendimizi sende bulunca, gidiyor bu efkâr hallerimiz.
Bir anda göz gözü görmez zifiri karanlıklar aydınlığa terk ediyor yerini. Ebediyete kadar yanacak olan ilim, irfan ve marifet ışığınız aydınlatıyor her yanımızı. Çünkü siz ölümlü olan bu hayatta ölümsüzlük sırrına karışmış bir bilgesiniz.
Fikirleriniz dilden dile gönülden gönüle sönmeden, eskimeden taşınıyorsa; insanların hayalini süslüyorsa bu sizin ölümsüzlük sırınızı da ifşa ediyor.
Gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz ki; ışığınıza sırtımızı döndüğümüz an zifiri karanlıklarda sensizliği; ışığınıza gönlümüzü ve yönümüzü döndüğümüz zaman aydınlığınızı yaşayacağız.
Ne mutlu gönlünü ve yönünü size yöneltenlere. Sizi hasret ve minnetle selamlıyorum.
- Milli ve dini hassasiyetlerin korunması şarttır / 08.11.2024
- Kaybolan değerlerimiz ve aidiyet duygusu / 07.11.2024
- Aidiyet duygumuz yeterince gelişseydi / 06.11.2024
- Cumhuriyet’in kazanımlarını inkâr etmeyin / 05.11.2024
- Hüseyin Baş 'Cumhuriyet daim olsun' diye dua etti / 04.11.2024
- Kadir Mısıroğlu ve Murat Bardakçı’yı Hüseyin Baş’tan öğrenelim / 02.11.2024
- Kürt sorunu var mı yok mu? / 01.11.2024
- Cumhuriyet’e ve Atatürk’e sahip çıkacağız / 31.10.2024
- ‘Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme tanı’ / 30.10.2024