Râzı olduğunuz dünya hayatı sizin olsun. Biz; dünyalık yaşamayı ahrete bırakanlarız!
Ne gafil olduk sizin gibi ne de Bakara ile makara arasındaki edepsizlik kuyusunda boğulduk.
Yusuf (a.s)'ın kuyularında Yusuf (a.s)'dan sabretmeyi öğrendik.
Sizin yolunuz ne ola ki Yusuf'u kuyuya atan kardeşlerden misiniz?
Yoksa Habil olamadınız da Kabil misiniz?
Bin Kabil olsanız ne yazar?
Biz; bir Habil olmaya niyetlendikten sonra.
Bin Yezid olsanız ne ki?
Hüseyin (a.s) olmaya râzıyken biz.
Bin yağı olsanız bize ne ki?
Kürşad olup yola çıktıktan sonra korkumuz da yok.
Korkumuzun tek doğrusu; o da Allah (c.c) korkusu.
Gerisini siz düşünün.
Susmak bize göre değil!
Sabrın sonundaki son adımdır susmak. Yumruğun avuçlarına parmak izini bırakması, dişlerin kırılmadan önce gıcırdamasıdır susmak. Gıcır gıcır eder o dişleri dişsizlere inat!
Bir vaveyla ile kendi halinde inletir, inlemek isteyenleri. Derdim değildir kendime yağı ilan etmek. Yağı dertlensin benimle.
Dertsizlere dert olmaya gelmişim!
Şu var ki unutulmasın!
Terbiyeyi kitaptan okumayı bildiğim gibi hadsizin canına okumayı da sokaktan bilirim!
Ben bu mahallenin çocuğuyum. Sanmayın sokağımıza sahip siz siniz!
Asıl siz; sahipsizsiniz!
Ey Türk gençliği!
Bu sokağın taşından "Kâinat Türk Devletine" sahip siz siniz!
Ey Türk Gençliği!
Sessiz olun demedik. Ses siz olun!
Ses siz olun ki, az biraz sözümüz olsun. Sözümüzü duyan duysun, acun duysun.
Bir de o duysun!
Güvenme Nemrud gibi ateşine. Karınca misâli su taşıyanı ateşi söndüreni var!
Övünme Ebrehe gibi filine. Ebabil kuşu ile mukaddes topraktan döndüreni var!
Söylenme Muaviye gibi sarayım var saltanatım var. Tekim deme saltanatımda, sarayımda. Kürşad ve kırk yiğit ile saraylara yeteni var!
Böbürlenme Yezid'ce. Bugün de Hüseyn'ce Kerbela'da başını vereni var!
Velhasıl?
Sen hep, ben varım desen de, suyunu döken, kefene saran başkası var!
"Beş yaşında el vurduğum camimizin rahlesindeki parmak izlerimden; Andımız'ı okuduğum ilkokul bahçesinden, genç yaşıma ve ömrümün sonuna kadar; varlığım İslâm varlığına; varlığım Türk varlığına armağan olsun" diyeni var, diyenleri var, diyecekler var...
Ne gafil olduk sizin gibi ne de Bakara ile makara arasındaki edepsizlik kuyusunda boğulduk.
Yusuf (a.s)'ın kuyularında Yusuf (a.s)'dan sabretmeyi öğrendik.
Sizin yolunuz ne ola ki Yusuf'u kuyuya atan kardeşlerden misiniz?
Yoksa Habil olamadınız da Kabil misiniz?
Bin Kabil olsanız ne yazar?
Biz; bir Habil olmaya niyetlendikten sonra.
Bin Yezid olsanız ne ki?
Hüseyin (a.s) olmaya râzıyken biz.
Bin yağı olsanız bize ne ki?
Kürşad olup yola çıktıktan sonra korkumuz da yok.
Korkumuzun tek doğrusu; o da Allah (c.c) korkusu.
Gerisini siz düşünün.
Susmak bize göre değil!
Sabrın sonundaki son adımdır susmak. Yumruğun avuçlarına parmak izini bırakması, dişlerin kırılmadan önce gıcırdamasıdır susmak. Gıcır gıcır eder o dişleri dişsizlere inat!
Bir vaveyla ile kendi halinde inletir, inlemek isteyenleri. Derdim değildir kendime yağı ilan etmek. Yağı dertlensin benimle.
Dertsizlere dert olmaya gelmişim!
Şu var ki unutulmasın!
Terbiyeyi kitaptan okumayı bildiğim gibi hadsizin canına okumayı da sokaktan bilirim!
Ben bu mahallenin çocuğuyum. Sanmayın sokağımıza sahip siz siniz!
Asıl siz; sahipsizsiniz!
Ey Türk gençliği!
Bu sokağın taşından "Kâinat Türk Devletine" sahip siz siniz!
Ey Türk Gençliği!
Sessiz olun demedik. Ses siz olun!
Ses siz olun ki, az biraz sözümüz olsun. Sözümüzü duyan duysun, acun duysun.
Bir de o duysun!
Güvenme Nemrud gibi ateşine. Karınca misâli su taşıyanı ateşi söndüreni var!
Övünme Ebrehe gibi filine. Ebabil kuşu ile mukaddes topraktan döndüreni var!
Söylenme Muaviye gibi sarayım var saltanatım var. Tekim deme saltanatımda, sarayımda. Kürşad ve kırk yiğit ile saraylara yeteni var!
Böbürlenme Yezid'ce. Bugün de Hüseyn'ce Kerbela'da başını vereni var!
Velhasıl?
Sen hep, ben varım desen de, suyunu döken, kefene saran başkası var!
"Beş yaşında el vurduğum camimizin rahlesindeki parmak izlerimden; Andımız'ı okuduğum ilkokul bahçesinden, genç yaşıma ve ömrümün sonuna kadar; varlığım İslâm varlığına; varlığım Türk varlığına armağan olsun" diyeni var, diyenleri var, diyecekler var...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Osman Ateşoğlu / diğer yazıları
- Türk olduğunu bil yeter / 07.11.2017
- Sır değildir gizlediğimiz / 22.10.2017
- Kim bizden? / 25.02.2017
- DUMA'nın dumanı tüttü! / 22.08.2016
- 'Harbiye' harbi konuşalım! / 17.08.2016
- Türk'üm! / 31.07.2016
- Bugün! / 11.07.2016
- Sürgünüm? / 29.06.2016
- Meddah / 24.06.2016
- Sessiz olun demedik, ses siz olun! / 25.02.2016
- Sır değildir gizlediğimiz / 22.10.2017
- Kim bizden? / 25.02.2017
- DUMA'nın dumanı tüttü! / 22.08.2016
- 'Harbiye' harbi konuşalım! / 17.08.2016
- Türk'üm! / 31.07.2016
- Bugün! / 11.07.2016
- Sürgünüm? / 29.06.2016
- Meddah / 24.06.2016
- Sessiz olun demedik, ses siz olun! / 25.02.2016