Siber Zorbalık Dijital Dünyada Büyük Tehlike
Dijital çağın sunduğu olanaklar, bilgiye erişimi kolaylaştırırken iletişim biçimimizi de kökten değiştirdi. Ancak bu dönüşüm, beraberinde görünmeyen bir tehlikeyi de getirdi: siber zorbalık
01.09.2025 13:53:00
Ahmet Turan Yiğit
Ahmet Turan Yiğit





Dijital çağın sunduğu olanaklar, bilgiye erişimi kolaylaştırırken iletişim biçimimizi de kökten değiştirdi. Ancak bu dönüşüm, beraberinde görünmeyen bir tehlikeyi de getirdi: siber zorbalık. Ekranların ardında gizlenen bu davranış biçimi, özellikle genç bireyler üzerinde derin psikolojik etkiler bırakıyor.
Siber zorbalık, bir kişinin dijital ortamda sistematik şekilde aşağılanması, tehdit edilmesi, dışlanması ya da küçük düşürülmesiyle kendini gösteriyor. Sosyal medya platformlarında yapılan alaycı yorumlar, özel mesajlarla gönderilen hakaretler ya da dijital içeriklerle yapılan ifşalar, bu zorbalığın en yaygın biçimleri arasında yer alıyor. Ne yazık ki bu davranışlar, çoğu zaman "şaka" ya da "eğlence" kisvesi altında normalleştiriliyor.
Birçok genç, maruz kaldığı dijital şiddeti ailesiyle ya da öğretmenleriyle paylaşmaktan çekiniyor. Çünkü çoğu zaman bu durumun daha da kötüleşeceğine inanıyorlar. Bu sessizlik, zorbalığın etkisini katlıyor. Uyku bozuklukları, özgüven kaybı, akademik başarısızlık ve sosyal izolasyon gibi sonuçlar, siber zorbalığın görünmeyen ama derin izleri arasında.
Dijital dünyanın sunduğu anonimlik, zorbalığı kolaylaştırıyor. Bir kullanıcı, sahte bir hesapla istediği kişiye zarar verebilirken, çoğu zaman bu davranışın bir yaptırımı olmuyor. Bu da dijital etik ve sorumluluk kavramlarının yeniden ele alınması gerektiğini gösteriyor.
Toplum olarak bu sessiz çığlıkları duymak, dijital empatiyi geliştirmek ve çevrim içi ortamlarda da saygı kültürünü yaygınlaştırmak zorundayız. Çünkü ekranın öteki ucunda bir insan var. Ve her kelime, bir yara açabilir.
Siber zorbalık, bir kişinin dijital ortamda sistematik şekilde aşağılanması, tehdit edilmesi, dışlanması ya da küçük düşürülmesiyle kendini gösteriyor. Sosyal medya platformlarında yapılan alaycı yorumlar, özel mesajlarla gönderilen hakaretler ya da dijital içeriklerle yapılan ifşalar, bu zorbalığın en yaygın biçimleri arasında yer alıyor. Ne yazık ki bu davranışlar, çoğu zaman "şaka" ya da "eğlence" kisvesi altında normalleştiriliyor.
Birçok genç, maruz kaldığı dijital şiddeti ailesiyle ya da öğretmenleriyle paylaşmaktan çekiniyor. Çünkü çoğu zaman bu durumun daha da kötüleşeceğine inanıyorlar. Bu sessizlik, zorbalığın etkisini katlıyor. Uyku bozuklukları, özgüven kaybı, akademik başarısızlık ve sosyal izolasyon gibi sonuçlar, siber zorbalığın görünmeyen ama derin izleri arasında.
Dijital dünyanın sunduğu anonimlik, zorbalığı kolaylaştırıyor. Bir kullanıcı, sahte bir hesapla istediği kişiye zarar verebilirken, çoğu zaman bu davranışın bir yaptırımı olmuyor. Bu da dijital etik ve sorumluluk kavramlarının yeniden ele alınması gerektiğini gösteriyor.
Toplum olarak bu sessiz çığlıkları duymak, dijital empatiyi geliştirmek ve çevrim içi ortamlarda da saygı kültürünü yaygınlaştırmak zorundayız. Çünkü ekranın öteki ucunda bir insan var. Ve her kelime, bir yara açabilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.