Küreselleşme, dünyaya hâkim olmak isteyen sanayileşmiş devletlerin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kaynaklarını, kendi çıkarlarına mal edebilmek için 2. Dünya Savaşından sonra ortaya attıkları bir kavramdır.Emperyalist devletler savaşların büyük can kaybına yol açtığını ve çok maliyetli uygulamalar olduğunu görünce 2. Dünya Savaşını takip eden yıllarda "Küreselleşme" kavramını ortaya attılar.Böylece az gelişmiş devletler, büyük devletlerin açık pazarı haline geldiler. Sıcak savaşlarla elde edilen neticeler küreselleşme ile çok daha çabuk elde edilmeye başlandı.İnsanları sömürebilmek ve onlardan azami derecede istifade edebilmek için 'küresel' kavramın istediği insan modeli yaratılmak isteniyor. Dünyayı küçük bir köy haline getiren küreselleşme, sömürgeciliğin çağımızdaki şeklidir. Amacı medya yoluyla tek tip düşünen, aynı ürünleri tüketen, aynı kültürle, aynı inançla yaşayan insanı oluşturmaktır. Büyük başların (?) tamamen menfaate dayalı sistemidir.Küreselleşme, Hıristiyanlık inancındaki tek dünya devletine gidiş düşüncesinin tezahür etmesidir. Hıristiyan âleminde de Yahudiler gibi "Arz-ı Mev'ud" kavramı vardır. Üstelik Hıristiyanların "Arz-ı Mev'ud"u Yahudilerinki gibi Nil'den Fırat'a dek değildir. Bütün yeryüzünü kapsamaktadır ve Anadolu coğrafyası gerek Hıristiyan azizlerinin doğduğu yer olması, gerek ilk Hıristiyan kiliselerinin ve İncil'de bahsedilen kiliselerin burada bulunması, Pavlus'un gezilerini Anadolu'ya yapması, İncil'de Tanrı'nın mesajını Anadolu üzerinden insanlığa duyurduğunun yazılı olması dolayısıyla Anadolu "Arz-ı Mev'ud"un kalbi olarak kabul edilmektedir. Nasıl ki bir insanı kazanmak için kalbini fethetmek gerekiyorsa tek dünya devleti içinde Anadolu'nun geri alınmasının lüzumu kaçınılmazdır.Amerikan Protestan misyoner örgütü ABCFM'nin Türkiye'ye gönderdiği ilk misyoner grubuna verdiği görev: "Bu mukaddes topraklar, silahsız bir haçlı seferi ile geri alınacaktır" olmuştur.Bütün bunlar sağlandıktan sonra sıra İsa'nın gelmesini beklemeye gelecektir zira birçok insanın anlamını bilmeden kullandığı Milenyum: Hıristiyan kültüründeki, İsa'nın önderliğinde güçlü bin yıl anlayışıdır.Avrupa engizisyonun, feodalitenin karanlığında boğulurken Endülüs büyük bir medeniyet kurmuştu. Ülkemizde meydana gelen olaylar Endülüs'ün 800 senelik medeniyetinin yıkılması ile paralellik göstermektedir ve bugün dünyanın dört bir tarafında aynı oyun oynanıyor. Tito döneminde, Müslümanlar, Boşnaklar, Hırvatlar, Sırplar kardeştir adı altında bir süreçten sonra Bosna'da 250.000 Müslüman katledildi.Peki, ama Müslümanın kanı akıtılıp, mabedi yakılıp yıkılıp, namusu kirletilirken, bebeklerin başları taşlarla ezilip, 8 yaşındaki kızların ırzına geçilirken Dinlerarası Diyalog hala niye Müslümanlara empoze edilmeye çalışılıyor. Cevabı çok basit Müslümanların inancını kırmak, tepkisini bitirip, milli bilincini öldürmek.Batı kendisindeki dini inanışı ve manevi değerleri sekülerizm ile yok etmiştir. Bugün Avrupa'da gençliğin %70'i din karşıtıdır ve büyük bir çoğunluğu ateist olmuştur. Orta yaşlı insanlar ise (batıda aile kavramı gelişmediği için) öldüklerinde cenazelerinin kilise tarafından kaldırılıp ortada kalmaması için kiliseye aidat ödemektedirler. Boş kiliseler Müslümanlar tarafından satın alınarak camiye çevrilmektedir. Peki, batı kendi insanını dine döndürüp, kilisesini ihya edeceğine niye Müslüman ülkelerde misyonerlik çalışması yapıp, kiliseler açıp, İncil dağıtıyor?Bir insanın inancı, aynı zamanda örfüdür, âdetidir, geleneğidir, medeniyetidir, siyasetidir. İnanç bitince ülkenin unsurlarından manevi unsurlarda biter. Bu da ülkenin savunmasız kalmasıdır. Onların istediği de bu değil mi?
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012