Birkaç senedir ÖSYM merkezi güvenilirliğine gölge düşürecek icraatlarla çalkalanmaktadır.
ÖSYM’nin bu seneki sınavla ilgili olarak Cuma günü açıkladığı sonuçlarda YGS giriş sınavında 334 puan aldığı açıklanan öğrenci bir gün sonra yapılan bilgilendirmede puanının 234’e düşürüldüğünü fark etmiş.
Aradaki 100 puanlık fark nereden kaynaklanmaktadır?
Binlerce öğrencinin optiği okunamamıştır.
2011 yılında şifre yöntemi ile cevapları alanlardan matematik bölümünü tam puanla bitiren bin 500’den fazla öğrenci var. Daha sonra şifre skandalı ortaya çıktığı halde sınav iptal dahi edilmedi.
Geçen sene bizim yeğen de “şifre skandallı” sınavda idi.
Bir üniversitenin psikoloji bölümünü 5. sırada tercih etmişti.
Üniversite, bu bölümü 471 bin - 481 bin arasından almış 2010 senesinde; bizim yeğenin sıralaması da 454 binde idi.
Girmemesine imkân yoktu.
Ancak çocuk yerleştirilemedi. Ve daha sonra açılan ek kontenjanda 9 kişiyi daha aldılar. Dava açmak yerine aile tekrar girmesini tercih etti.
Bu sene ise, hesaplamalara göre 245 gelmesi beklenen puanı 140 olarak görünüyor.
İlk girmenin heyecanına rağmen barajı geçebilen çocuk bu sene bilgilerini daha da pekiştirmesine rağmen barajı dahi geçememiş görünüyor.
Buradaki çelişki dava konusu yapılacak.
Öğrencilerin geleceklerini 2.5 saatlik bir sınava bağlayan zihniyetin bu konuda her türlü tedbiri alması ve hiçbir kuşkuya yer bırakmaması gerekiyor.
Türkiye de sınav sistemi güvenini yitirmiştir.
Ve kaldırılmalıdır.
Daha hayatının baharında geleceğine yön verecek sınavda hile ile bir yerlere girmek kendisine öğretilen evlatlarımızın topluma kazandırılması nasıl söz konusu olabilir?
Onları bu hileli yola iterek diğer arkadaşlarının hakkına tecavüz ettiren zihniyet işin bir de bu tarafını düşünmelidir
Bu seneki sınavda 50 bine yakın öğrencinin sıfır çektiği gelen haberler arasındadır.
Bu da işin başka bir vahametidir.
Başbakanımız sınavları kaldırabiliriz derken, Milli Eğitim Bakanımız bu açıklamanın üzerinden bir hafta geçmeden dört aşamalı bir sistemin devreye girebileceğinden bahsetmiştir.
Okumak isteyen her gencimize bu hakkın tanınması sosyal devlet olmanın bir gereğidir. Ve anayasamızda sosyal devlet olduğumuz yazdığına göre bu hak herkese verilmelidir.
Bizim gencimiz için şu anda söz konusu olan sadece yüksek öğrenimde okumaya hak kazanmak için yapılacak sınava girme hakkıdır ki, bu hak değil, sosyal devletin sunması gereken bir hakkın sınava tabi tutulmasıdır.
4+4+4 veya başka bir sistemi tartışmaya açan Türkiye her yıl yüksek öğretim sınava giriş sistemini değiştirerek farklı bir neticeye ulaşamaz.
Önemli olan kaliteli bir eğitim ile örnek gencimizi yetiştirebilmektir.
Ve bunun yolu şifre skandallarına bulaşmış bir kurumdan geçemez.