Samsun’da üniversite sınavına girme heyecanı can aldı.
18 yaşındaki Damla Orhan isimli genç kız sınav gecesi geçirdiği kalp krizi sonrası kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Yakınları kameralara sınavları kaldırın diye haykırdılar!
İnsanın aklına şu soru geliyor: Üç aşamalı hale getirilen sınav stresi yaşanmak zorunda mı?
İlkokul birinci sınıftan itibaren test çözmeye alıştırılan çocuklar lise çağlarında hayatlarını değiştirecek bir sınava girmek mecburiyetindeler.
Mecburlar çünkü yüksek eğitim için başka bir şansları yok.
18 yaş ömrün baharıdır. Bu bahar ders kitaplarına gömülerek, okul ve dershane arasında mekik dokuyarak geçiyor.
Hayata küskün olarak değerlendirilen bu dönem için uzmanlar aileleri de sık sık uyarıyorlar.
Peki, 21.y.y. da bunları yaşamaya mecbur muyuz? Türkiye her gencini yüksekokulda okutacak bir yeterliliğe sahip değil mi?
Sahip değilse bile bu açık kapanamaz mı?
Eğitim hakkı, sosyal devletin bir gereği olarak her gence verilmesi gereken bir devlet hizmetidir. Ancak Türkiye şartlarında bu konu, sınavla gerçekleştirilen bir hak arama savaşına dönüştürülmüştür.
Eğitim hakkı değil, eğitim görmeye hak kazanma haline getirilmiştir.
Şimdi halkımız arasında “sınavları kaldırın” çağrısı yapılmaktadır.
Enteresan olan 2003 seçimleri ve sonrasında meydanlarda, ekranlarda vs. halk toplantılarında BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş sosyal devlet projeleri arasında bu konuyu bahsettiği zaman halkımız ve diğer siyasiler “bunun olmasına imkân yoktur” şeklinde yorum yapmış ve inanmamıştı.
Bizim insanımızın böyle bir önyargısı var. Mevcut şartların değişebileceğine olan inancı adeta yok edilmiş.
Açlık, sefalet, zamlar, her türlü zor şarta alışık ve yaşadığından farklı bir durumun olabileceğini aklına bile getiremiyor.
2003 seçimlerinde Sayın Baş’ın sosyal devlet projeleri, sınırsız kaynaklar çıkışı, milli ekonomi modeli, vatandaşlık maaşı vermesi vs. her vatandaşa ikram edeceği ve hayat standardını düzeltecek projeler vehim olarak görülmüştü.
Gördük ki geçen süreçte “bunlar için parayı nereden bulacak ki, dediklerini yapamaz ki” diye fitne çıkaranlar, zaman içinde kendileri bu projeleri kendilerine mal ederek millete vaat eder hale gelmişlerdir.
MHP, CHP ve AKP’nin beyanatlarında bunlara rastlıyoruz. Sınavsız üniversite de bunlar arasındadır.
Okyanus ötesi ile gönül ve fikir bağı olanların bu tarz milli uygulamalara imza atabilmelerine imkân yoktur.
Sınavsız üniversiteye yerleştirme olabilir, her öğrenciye karşılıksız burs verilebilir.
Ancak bunları verecek olan tek parti Bağımsız Türkiye Partisi’dir. Çünkü sadece onun gönül ve fikir dünyası milleti iledir.
Burada kendisine inanmayarak bugün her sahada yaşadığı makus kaderi kendi hazırlayan milletimizin Prof. Dr. Haydar Baş’a bir özür borcu olduğuna inanıyoruz.
Gelinen netice aslında atılan oyların ve kullanılan tercihlerin bir sonucudur.
18 yaşındaki Damla Orhan isimli genç kız sınav gecesi geçirdiği kalp krizi sonrası kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Yakınları kameralara sınavları kaldırın diye haykırdılar!
İnsanın aklına şu soru geliyor: Üç aşamalı hale getirilen sınav stresi yaşanmak zorunda mı?
İlkokul birinci sınıftan itibaren test çözmeye alıştırılan çocuklar lise çağlarında hayatlarını değiştirecek bir sınava girmek mecburiyetindeler.
Mecburlar çünkü yüksek eğitim için başka bir şansları yok.
18 yaş ömrün baharıdır. Bu bahar ders kitaplarına gömülerek, okul ve dershane arasında mekik dokuyarak geçiyor.
Hayata küskün olarak değerlendirilen bu dönem için uzmanlar aileleri de sık sık uyarıyorlar.
Peki, 21.y.y. da bunları yaşamaya mecbur muyuz? Türkiye her gencini yüksekokulda okutacak bir yeterliliğe sahip değil mi?
Sahip değilse bile bu açık kapanamaz mı?
Eğitim hakkı, sosyal devletin bir gereği olarak her gence verilmesi gereken bir devlet hizmetidir. Ancak Türkiye şartlarında bu konu, sınavla gerçekleştirilen bir hak arama savaşına dönüştürülmüştür.
Eğitim hakkı değil, eğitim görmeye hak kazanma haline getirilmiştir.
Şimdi halkımız arasında “sınavları kaldırın” çağrısı yapılmaktadır.
Enteresan olan 2003 seçimleri ve sonrasında meydanlarda, ekranlarda vs. halk toplantılarında BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş sosyal devlet projeleri arasında bu konuyu bahsettiği zaman halkımız ve diğer siyasiler “bunun olmasına imkân yoktur” şeklinde yorum yapmış ve inanmamıştı.
Bizim insanımızın böyle bir önyargısı var. Mevcut şartların değişebileceğine olan inancı adeta yok edilmiş.
Açlık, sefalet, zamlar, her türlü zor şarta alışık ve yaşadığından farklı bir durumun olabileceğini aklına bile getiremiyor.
2003 seçimlerinde Sayın Baş’ın sosyal devlet projeleri, sınırsız kaynaklar çıkışı, milli ekonomi modeli, vatandaşlık maaşı vermesi vs. her vatandaşa ikram edeceği ve hayat standardını düzeltecek projeler vehim olarak görülmüştü.
Gördük ki geçen süreçte “bunlar için parayı nereden bulacak ki, dediklerini yapamaz ki” diye fitne çıkaranlar, zaman içinde kendileri bu projeleri kendilerine mal ederek millete vaat eder hale gelmişlerdir.
MHP, CHP ve AKP’nin beyanatlarında bunlara rastlıyoruz. Sınavsız üniversite de bunlar arasındadır.
Okyanus ötesi ile gönül ve fikir bağı olanların bu tarz milli uygulamalara imza atabilmelerine imkân yoktur.
Sınavsız üniversiteye yerleştirme olabilir, her öğrenciye karşılıksız burs verilebilir.
Ancak bunları verecek olan tek parti Bağımsız Türkiye Partisi’dir. Çünkü sadece onun gönül ve fikir dünyası milleti iledir.
Burada kendisine inanmayarak bugün her sahada yaşadığı makus kaderi kendi hazırlayan milletimizin Prof. Dr. Haydar Baş’a bir özür borcu olduğuna inanıyoruz.
Gelinen netice aslında atılan oyların ve kullanılan tercihlerin bir sonucudur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018