logo
20 NİSAN 2024

Siyaset de millet de artık ayıkmalı

23.10.2005 00:00:00
Müzakere çerçeve belgesi ile birlikte AB sürecinin Türkiye coğrafyasının, vatanın bölünmesi, parçalanması demek olduğunun iyice anlaşıldığını söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, "Türk siyasetinin artık ayıkması lazım. Ayıkmazsa bunun faturasını millet öder. Onun için milletin de ayıkması lazım" dedi 

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Haftanın Sohbeti'nin bugün yayınlayacağımız bölümünde 3 Ekim ile birlikte gündeme gelen müzakere olayını değerlendirdi. Prof. Dr. Haydar Baş, bu sürecin Türkiye coğrafyasının parçalanmasını öngördüğünü belirtti. AB'nin Türkiye'yi hazmetme şartıHocam, biz AB'ye gireceğiz. Olayı sadece ekonomik ve siyasi anlamda değişiklikler zannediyoruz. Ama gördüğümüz kadarıyla tam dinin merkeziyle de oynuyorlar. En büyük operasyon alanlarından biri de din. Prof. Dr. Haydar Baş- AB'nin şartı da dinimizden vazgeçeceksinizdir. Dinlerarası Diyalog da maalesef bu işin merkezine oturtulmuştur. Dinlerarası Diyalog ne demek? Bunu siz onların bilmediğini mi zannediyorsunuz. Dinlerarası Diyalog Müslümanın Hıristiyanlaştırılmasıdır. Olayın aslı budur. Hadi Dinlerarası Diyalog diyorlar; bir tane Hıristiyanın Müslüman olduğunu gösterebiliyorlar mı? Ama yüzlerce, binlerce Müslümanı maalesef Hıristiyan etmişlerdir. Siz orada dininizi dahi anlatamıyorsunuz. Sadece anlatılan Hıristiyanlık dinine kafa sallamaktan öteye geçemiyorsunuz. AB bunu diyor. "Tek taraflı dini anlatacağım. Sen de bunu hazmedeceksin. Eğer sen bunu hazmetmetsen ben de seni hazmetmem." Orada şimdi bir yeni şart koydular; AB'nin Türkleri hazmetmesi şartı... Nasıl hazmedecek? Sen onun dinini, örfünü, adetlerini, geleneklerini hazmettiğin zaman, yani iyi bir Hıristiyan olduğun zaman "ben de seni hazmederim, diyor. Müslüman kaldığın sürece ben seni hazmedemem. Midemde taş gibi oturursun" demek istiyor, sana.Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, "AB'ye girecekseniz kültür devrimi yapın. Kültürünüzü değiştirin" diyor. "Medeniyetinizi değiştirin" diyor.Prof. Dr. Haydar Baş- İşte demek istediği bu. İktidarın telakkileri milletten çok farklıMuhterem Hocam, 200-250 yıldan beri oynanan oyun halen devam ediyor. Bu anlamda bu oyunlar bundan sonra da devam edecek. Peki bu çerçeve içerisinde Türkiye'yi yönetenlere aslında büyük bir görev düşüyor. Siz yaptığınız konuşmalarda, açıklamalarda iktidara yönelik olarak ciddi uyarılarda, eleştirilerde bulunuyorsunuz. Avrupa'nın kültürümüzü ve medeniyetimizi değiştirmeye çalıştığını her defasında dle getiriyorsunuz. Bu anlattığınız oyunlara iktidarın yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?Prof. Dr. Haydar Baş- Sayın iktidar dini telakkisinden Türk milletinin medeniyetini ve kültürünü algılamasına kadar her şeyi farklı farklı zeminler üzerinde oturtmaya başlamıştır. Halbuki bizim millet olarak oturduğumuz temeller bellidir. Siyasetimiz bellidir. Medeniyetimiz bellidir. Kültürümüz bellidir. Dinimiz bellidir. Dikkat ederseniz Milli Eğitim de dahil olmak üzere her şey farklı zemine oturtulup Türk kimliği ile oynanmaktadır. Yarın bir bakacaksınız ki evet bunun adı Türk olacak ama kendisini bütün dünyaya özleten, örnek olan Türk olmayacak. Türk olacak diyorum, belki de bunu da kabul etmeyecek. "Türklüğü de kabul etmiyorum" diyebilirler. Mesela Milli Eğitimde öyle telakkiler var ki şaşırırsınız. Bendeniz 1970'li yıllarda liselerde Din Dersi öğretmenliği yaptım. O yıllarda bizim bulunduğumuz okullarda mescitler vardı. Mesela Trabzon Lisemizde mescit vardı. Oraya öğrencilerimizle beraber inerdik. Biz onlara namazın nasıl kılındığını gösterirdik. Öğrencilerden de tek tek bunu isterdik. Namaz öyle kılınır, Cum'a böyle kılınır, bayram şöyle kılınır, cenaze namazı böyle kılınır diye hem öğretirdik, hem de karşılığında çocuklardan bunu isterdik. O günün şartlarında diyebilirim ki liselerde yetişen öğrencilerimiz İmam Hatip orta seviyesinde dini bilgiye sahip olurlardı. Dine saygıları sonsuzdu. Şu anda yerinde uygulama tamamen kaldırıldı. Mesela namaz surelerinin ezberlenmesi yasak edildi. Bu nea biçim din öğretimi? Sana Konfüçyizmi, Hinduizmi anlatıyor.Bir de eşitlik getirildi.Prof. Dr. Haydar Baş- Eşitlikten ziyade ortada İslam diye bir şey yok. Anlatılan İslam değil ki. İslam'ı anlatsa tamam. Diyeceksin, "İslam'ı anlatıyor. Bunun yanında şu din hakkında da bilgi veriyor." İslam anlatılmıyor. Kısaca böyle bir zeminde hedef kitle Türk milletinin kimliğidir. Dolayısıyla bu iktidar döneminde yapılanlar hiç bir zaman Türk milletinin menfaatine, lehine olamaz. Bunu böyle bilmiş olalım.Projesi, tezleri olmayanların AB mahkumiyetiMuhterem Hocam, AB konusu uzun zamandan beri Türkiye gündemini hep meşgul ediyor. Bu sürece baktığımızda sizin dışınızdaki liderler, partiler, AB'ye hep evet diyorlar. Oysa siz ilk günden beri AB'ye karşı bir duruş ortaya koyuyorsunuz. Acaba bunun sebebi nedir? Prof. Dr. Haydar Baş- AB'ye bizim dışımızdaki arkadaşlamızın evet demesinin tek sebebi var. Ben bir misalden yola çıkarak bunu anlatayım. Sizin ber hastanız var. Bu hastanın tedavisi için de kabul edelim ki piyasada on tane hastane var.  Bu hastanelerden birinin doktorları hastalığın teşhisini, tedavisini %100 doğru yapıyor. Ve %100 de netice alıyorsunuz. Diğer dokuz hastanenin bu hastalıkla ilgili sadece isimleri var. Hekimleri ne teşhis edebiliyorlar, ne de tedavi edebiliyorlar. Siz gidip de diğer dokuz hastane ile işinizi görmek ister misiniz? Bu mümkün değildir. Aynen olay bunun gibidir. AB konusunda tedavi mantığı olan, Avrupa'nın düşüncesi, tarzı, ekonomisinin dışında bir yöntemi, programı, projesi olan bir hastanemiz maalesef yok. Veya bir liderimiz, veya bir siyasi teşekkülümüz yok. "AB bunu diyor, ben de bunu diyorum" diyen maalesef bir tane yok. Kendisinin bir programı olmayınca da maalesef o tarafa ram oluyor. IMF'de de durum böyle. Niçin IMF programlarına bizim siyasilerimiz evet diyorlar. IMF'ye alternatif olarak bir proje, bir program üretemedikleri için evet diyorlar. Aksi takdirde gırtlağına kadar borca batmış, insanların huzurunu, refahını, mutluluğunu, ekonomisini ne ile temin edecek? Elinde bir plan, bir prograüm, bir proje yok ki... Zaten hayır demeleri bu manada mümkün değil. Çünkü dediğim gibi bir planı, programı, projeleri yok.Bize gelince; bizim gerek IMF programlarına karşı, gerekse AB düşüncesine karşı ciddi program ve projelerimiz var. Bizim iddiamız, biz AB'nin, IMF düşüncesinin çok fevkinde, üstünde imkanlara sahip olduğumuzdur. Bu manada Allah nasip ederse önümüzdeki günlerde Milli İktisat Kongresi ifa edeceğiz. Bu kongreye dünya genelinde tanınmış iktisatçı profesör, ilim adamı arkadaşlarımız katılacaklar. Hatta çoğu da reylerini bize gönderdiler. Hakikaten fevkalade nitelikte. Biz de düşünüp ortaya koyduğumuz tezi deklare edeceğiz. Bizimki başlıbaşına bir tez. Onun inceliğini, onun güzelliğini, onun büyüklüğünü görüyoruz. Özetle, hiç bir liderin gerek AB gerekse IMF'nin görüşleri karşısında alternatif bir tezi, projesi, programı yoktur. O münasebetle karşı çıkmaları hiç mümkün değildir. bir derviş gibi teslim olmaya mecburdurlar. Bize gelince, Allah'ın izniyle köklü düşüncelerimiz, projelerimiz ve programımız vardır. Değil AB'ye ram olmak Avrupa'yı kendimize ram etme durumunda inşaallah bu millet olacaktır. Bunda hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Herkes Türk milletine muhtaç olacaktır. Milletim, endişe etmeden bizi takip etmeye, demek istediklerimiz anlamaya, bilhassa öğrenmeye gayret etsin, istirhamında ve ricasında bulunuyorum. İsrail desteğinin perde arkasıHocam, AB'ye giden yolda Türkiye'yi zerre kadar sevmeyen ülkeler Türkiye'yi desteklediklerini söylüyorlar. Dün karşı olanlar "Bugün Türkiye'nin yanındayız" diyorlar. ABD de 3 Ekim'den önce Türkiye için devreye giriyor. En son M. Ali Birand bir yazı yazdı. Sözümüzona Avusturya ile Türkiye arasındaki kriz esnasında İsrail'in, Türkiye lehine kulis yaptığı, Türkiye'nin AB'ye girmesi için birtakım çalışmalar yaptığını yazdı. İsrail neden Türkiye'nin AB'ye girmesini istiyor? Prof. Dr. Haydar Baş- ABD için de bu normaldir, İsrail için de normaldir. ABD'nin bizim lehimize devreye girmesi ABD'nin Türk milleti ve devletini kabul ettiği, sevdiğinden dolayı değildir. İsrail'in devreye girmiş olması Türk milletini kabul edip tasdik etmiş olmasından değildir. Ortada şöyle bir şey var: İmparatorluk döneminden sonra Osmanlının tasarruf ettiği bu coğrafyada henüz ikinci bir devlet varlığı görülemiyor. Bu bölgede bir otorite zafiyeti sözkonusu. Tabii burada en güçlü aday gene Türk milletidir ve de Türk devletidir. Bu bölgede hesabı olanlar, Osmanlının boşalttığı coğrafyada hesabı olanlar elbette ki Türk milletinin palazlanmasını, güçlenmesini istemeyeceklerdir. Bunun için de elbette Türk milleti AB'ye dahil oldu mu bu coğrafya ile hiç bir alakası, ilgisi kalmaz. ABD'nin isteyiş sebeplerinden bir tanesi budur ki onun bir başka nedeni de var. Türkiye ile yakın bir hukuk geliştirerek AB'yi Türkiye ile kontrol etmek isteme diye bir başka arzusu var. Ama İsrail'inki daha farklı. İsrail diyor ki; "Eğer Türkiye bu birlik içerisinde yok olmazsa bu coğrafyada en hakim unsur olacak. O zaman benim Arz-ı Mev'ud ideallerim gerçekleşemeyecek. Türkiye'nin başına akıllı, memleketini, milliyetini seven bir insan geçtiği zaman bizim düşlerimiz hep boşa gidecek. O halde biz bunları burada destekleyelim." Madem AB bu kadar mükemmeldir niye İsrail orada yer almak istemiyor? Hadi, "Ben de AB'nin bir unsuru olmak istiyorum" dediği gün onu AB almak mecburiyetinde kalacaktır. Ama onun hesabı Osmanlının hinterlandındadır, coğrafyasındadır. Hesabı Arz-ı Mev'ud arazileridir. Dolayısıyla elbette ki İsrail, Türkiye buraya girsin diye önünün açılmasını ister. Girdiği zaman önü tamamen açılacaktır. Bu nedenledir. Yoksa bizim dostumuzdur, arkadaşımızdır, kardeşimizdir; bundan dolayı değil. Olması da hiç mümkün değil.

Türkiye Yugoslavyalaştırılmak isteniyorO zaman İsrail, Türkiye için AB'nin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Var olma değil, yok olma projesi olduğunu çok iyi biliyor. Bunu görenlerden biri de Almanya'nın eski Dışişleri Bakını Hans Dietrich Genscher'in gazetelere yansıyan bir sözü var. "Yugoslavya'da Srıplarla, Boşnaklarla, Hırvatlar arasında böyle bir sorun vardı. Biz bu sorunu yeni bir modelle, Yugoslavya'yı yediye bölerek halettik. Türkiye'nin de Kürtlerle ve diğer etnik unsurlarla sorunlarını bunu örnek alarak çözmeleri lazım" diyor. Bunu söyleyen devletin en tepesindeki adam Türkiye'ye geliyor, iftar sofralarında ağırlanıyor. Türkiye için Yugoslavya projesini öneren bu Almanya. Dostluk bu mudur? Almanya ve Avrupa'nın Türkiye için düşündüklerini bu kadar açıkça ifade ettikleri platformda Ankara bu olayları göremiyor mu?Prof. Dr. Haydar Baş- Görüp görmediğini niyetlerine bakarak söylememiz lazım. Onların niyetlerini de ancak Allah bilir. Ama AB sürecinde uygulanmak istenen proje, Türkiye Cumhuriyetinin, laik demokratik cumhuriyetimizin parçalanması, Türk vatanının bölünmesidir. Amerika'nın isteği budur. AB'nin isteği budur. İsrail'in isteği budur.  Türkiye'nin bunu bilmemesine artık siz buna gaflet deyin, kasıt deyin, cehalet deyin, o da sizin takdirinize kalmış. Ama AB sürecinde bildiğim tek şey Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve vatanın parçalanması olayıdır. Başka bir şey değildir. Aynen Yugoslavya gibi yapmaya çalışıyorlar. Şimdi adam gelse orduları ile kapına dayansa onu düşman diye ilan edeceksin. Ama o birliğe girmek için "şunu şunu yap" dese "adamın gerek şartları" diyeceksin. Olay budur.n Hocam, AB ile müzakere süreci başladı. Bu belgenin muhtevası nedir? Bizden neler isteniyor? Bu gerçekten bir müzakere midir? Yoksa biz icbar mı söz konusudur?Prof. Dr. Haydar Baş- Şu ana kadar anlattıklarım işin mahiyetini ortaya koymuştur. Bunun üzerinde durmaya gerek yok. AB süreci Türk milletinin, Türkiye coğrafyasının, vatanının bölünmesi, parçalanmasıdır. Müzakere şartları baştan sona kadar bunu ifade ediyor. Aksi takdirde seni ben hazmedemem diyor. Adam sonuçta ben seni burada kabul etsem bile sana dolaşım hakkı vermiyorum, diyor. Yani senin işçin gidip de herhangi bir Avrupa ülkesinde iş bulamayacak. Senin ürünlerin hiçbir Avrupa ülkesinde pazarlanamayacak. Bunun adı daha nedir? Parçalanmak değil de nedir? Hülasa Türk siyasetinin ayıkması lazım. Ayıkmazsa bunun faturasını millet öder. Onun için milletin ayıkması lazım. Bu konuda ilgilileri ayıkmaya davet ediyorum.
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk

Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı

Tokat'ta incelemelerde bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şu ana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi.
19.04.2024 16:34:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat'ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu.

Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Yardımcısı Tuzcuoğlu'na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat'ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine Sayın Valimizin, yine AFAD'ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz" dedi.

"Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda"

Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekerek, "Gerek Tokat'ta gerek Yozgat'ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunların çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege'deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalar'dan Alp'lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu.

"500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı"

Tuzcuoğlu, depremin ardından 500'e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi:

"Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana kadar incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can kaybı olmaması."

Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması

Beypazarı Maden Suyu firması, ürün değerlerinin Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygun olduğunu belirterek, durumun Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de mevzuatın farklılığından kaynaklandığını açıkladı.
19.04.2024 14:17:00 / Güncelleme: 19.04.2024 14:39:00
İhlas Haber Ajansı
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Bürosu, Beypazarı Maden Suyu firmasının bazı ürünlerinden alınan numune sonrası "ürünlerde bor miktarının yüksek olduğu" gerekçesiyle teslim edilen ürünler hakkında satış durdurma kararının alınmasını istemişti.

Geçtiğimiz günlerde firma tarafından yapılan açıklamada ise sosyal medyada ürün hakkında atılan iddialar yalanlanmıştı.

Firma, tartışmalara konu olan iddialar hakkında talep edilen İsviçre kaynaklı analiz sonucunun taraflarına ulaştığını açıkladı.



Firma tarafından analiz kaynaklarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Maden suyumuzun değerleri Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygundur. Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de yaşanan bu durum Avrupa Birliği ve İsviçre mevzuatının farklılığından kaynaklanmaktadır. Doğal maden suyumuz, Sağlık Bakanlığı ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde olup üretim sıklığı ile orantılı olarak düzenli bir şekilde denetlenip, analiz edilmektedir. Yer altında doğal olarak oluşan maden suyumuz tam 68 yıldır aynı kaynaktan, el değmeden şişelenmekte ve bütün ülkelere aynı içerikte ürün gönderilmektedir" ifadelerine yer verildi.

Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk

Türkiye'nin, geçen yıl sonu itibarıyla 22 milyon 206 bin 34 olarak belirlenen çocuk nüfusu, ülke nüfusunun yüzde 26'sını oluşturdu
 

 
19.04.2024 10:34:00 / Güncelleme: 19.04.2024 10:43:28
AA
Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk
Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk

Türkiye İstatistik Kurumu, 2023 yılına ilişkin çocuk istatistiklerini açıkladı.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, 2023 yıl sonu itibarıyla Türkiye nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişi iken bunun 22 milyon 206 bin 34'ü çocuk olarak kayıtlara geçti.

Çocuk nüfusun yüzde 51,3'ünü erkek, yüzde 48,7'sini kız çocuklar oluşturdu.

Birleşmiş Milletler tanımına göre, 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun yüzde 48,5'ini oluştururken bu oran 1990'da yüzde 41,8 ve 2023'te yüzde 26 oldu.

Nüfus projeksiyonlarına göre, çocuk nüfus oranının 2030'da yüzde 25,6, 2040'ta yüzde 23,3, 2060'ta yüzde 20,4, 2080'de yüzde 19 olacağı öngörüldü.

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2023'te çocuk nüfus oranının AB ortalaması yüzde 18 oldu.

AB üye ülkeleri içinde en fazla çocuk nüfus oranına sahip ülkeler sırasıyla yüzde 23,4 ile İrlanda, yüzde 21,1 ile Fransa ve yüzde 20,9 ile İsveç olarak kaydedildi.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla yüzde 15,1 ile Malta, yüzde 15,4 ile İtalya, yüzde 15,9 ile Portekiz olarak belirlendi.

Türkiye'nin çocuk nüfus oranının AB'ye üye ülkelerden daha yüksek olduğu görüldü.

 

İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı
19.04.2024 10:29:00
İhlas Haber Ajansı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Uçak yaklaşık 2 saat sonra tekrar havalandı.

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-Tahran seferini yapan Meraj Airlines uçağı, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Bir süre havalimanında bekleyen yolcular, yaklaşık 2 saat sonra hava sahasının açılmasıyla birlikte yeniden Tahran'a havalandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.