Türkiye'ye yönelik hesabı olan bütün ülkeler "devlet kararlılığı" ile üzerimize geliyorlar.
ABD'sinden AB'ne, Yunanistan'nından Kıbrıs Rum kesimine kadar hemen her devlet; büyüğünden küçüğüne Türkiye'ye dönük politikalarını büyük bir devlet kararlılığı ile uyguluyorlar.
Ülkemiz ise tam aksi bir görüntü veriyor. Dış politika gibi bugünden yarına değişmeyen ülke çıkarları doğrultusunda bir devlet politikası belirlenmesi gereken konularda hemen her gün farklı bir tutum sergiliyor.
Hükümet ve hükümetin güçsüz, kararsız tutumunun itmesiyle devlet dış politikada savrulup duruyor.
Kıbrıs, Irak, AB politikasında hükümet ülke çıkarlarının mücadelesini vermek yerine Türkiye'ye dönük hesabı olan ülkelere yaranma ve yanaşma güdüsü ile hareket ediyor.
Bu psikoloji diplomasiye öyle hakim oldu ki hemen her gün bir skandal gelişmeyle uyanıyoruz.
Süleymaniye'de çuvala sokulan Türk askerinin Irak'a gönderilmesi çabası bir skandal değil mi?
ABD'nin Türkiye'ye PKK için eve dönüş yasası çıkarttırıp kulağının üstüne yatması, Türk askerini çuvala sokarken PKK'ya Kerkük sokaklarını açmasına göz yumulması skandal değil mi?
ABD fiilen, AB resmen KADEK terör örgütünü terör listesine almazken İran tam da KADEK'i terörist ilan edeceğini açıklamak üzereyken İran'la ilişkilerin gerilmesi skandal değil mi?
Hem de ABD elçisinin telkiniyle koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı'nın İran gezisini iptal etmesi skandal değil mi?
Bu skandallar yetmiyormuş gibi KKTC ile Türkiye arasında aktedilen Gümrük Birliği anlaşmasının imzalanmayacağının açıklanması skandal değil mi?
Türkiye, hükümetin bu skandallarla dolu diplomasisi ile ne insanına güven verebilir, ne de düşmanını caydırabilir.
Ve ne de dostları nezdinde itibarını muhafaza edebilir.
Bence MGK'nın gündemi bu olmalı ve hükümet-asker kafa kafaya verip ülke itibarını muhafaza etme yolunda yeni bir duruş belirlemeli.
ABD'sinden AB'ne, Yunanistan'nından Kıbrıs Rum kesimine kadar hemen her devlet; büyüğünden küçüğüne Türkiye'ye dönük politikalarını büyük bir devlet kararlılığı ile uyguluyorlar.
Ülkemiz ise tam aksi bir görüntü veriyor. Dış politika gibi bugünden yarına değişmeyen ülke çıkarları doğrultusunda bir devlet politikası belirlenmesi gereken konularda hemen her gün farklı bir tutum sergiliyor.
Hükümet ve hükümetin güçsüz, kararsız tutumunun itmesiyle devlet dış politikada savrulup duruyor.
Kıbrıs, Irak, AB politikasında hükümet ülke çıkarlarının mücadelesini vermek yerine Türkiye'ye dönük hesabı olan ülkelere yaranma ve yanaşma güdüsü ile hareket ediyor.
Bu psikoloji diplomasiye öyle hakim oldu ki hemen her gün bir skandal gelişmeyle uyanıyoruz.
Süleymaniye'de çuvala sokulan Türk askerinin Irak'a gönderilmesi çabası bir skandal değil mi?
ABD'nin Türkiye'ye PKK için eve dönüş yasası çıkarttırıp kulağının üstüne yatması, Türk askerini çuvala sokarken PKK'ya Kerkük sokaklarını açmasına göz yumulması skandal değil mi?
ABD fiilen, AB resmen KADEK terör örgütünü terör listesine almazken İran tam da KADEK'i terörist ilan edeceğini açıklamak üzereyken İran'la ilişkilerin gerilmesi skandal değil mi?
Hem de ABD elçisinin telkiniyle koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı'nın İran gezisini iptal etmesi skandal değil mi?
Bu skandallar yetmiyormuş gibi KKTC ile Türkiye arasında aktedilen Gümrük Birliği anlaşmasının imzalanmayacağının açıklanması skandal değil mi?
Türkiye, hükümetin bu skandallarla dolu diplomasisi ile ne insanına güven verebilir, ne de düşmanını caydırabilir.
Ve ne de dostları nezdinde itibarını muhafaza edebilir.
Bence MGK'nın gündemi bu olmalı ve hükümet-asker kafa kafaya verip ülke itibarını muhafaza etme yolunda yeni bir duruş belirlemeli.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014