Türkiye'de uzun süredir tartışılan en önemli meselelerden biri, sosyal adaletin zayıflaması ve devlet-vatandaş ilişkisinin giderek zedelenmesidir. Gelir dağılımındaki uçurumun büyümesi, çalışma hayatındaki güvencesizlik ve temel ihtiyaçlara erişimde yaşanan eşitsizlikler, geniş toplum kesimlerini derinden etkilemektedir. Bu tablo, sosyal devlet ilkesinin kâğıt üzerinde kalması hâlinde toplumun huzurunun sağlanamayacağını açıkça göstermektedir.
Tam da bu noktada, merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce dile getirdiği tespitler, bugün çok daha anlamlı bir hâle gelmiştir. Onun kaleme aldığı Milli Ekonomi Modeli, sosyal devletin nasıl gerçek anlamda işlemesi gerektiğini anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda çözüme dair uygulanabilir ilkeleri de ortaya koyuyor. Aşağıda yer alan değerlendirmeler, sosyal adalet tartışmalarına ışık tutacak niteliktedir.
"Kişinin aynası iştir lafa bakılmaz." Türkiye'de sosyal adaletin sağlanamadığını sağır sultanlar bile duymuştur.
Değerli dostlar size bu konuda bir tefekkür edebilme imkânı sağlamak için Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modelinden sosyal devlet kavramı hakkında bilgiler aktaralım müsaadenizle:
"Sosyal Devlet kavramı, hemen hemen bütün devletlerin anayasalarındaki temel hükümlerdendir. Bütün iktisadi görüşler, Sosyal Devleti veya refah devletini hayata geçireceğini iddia eder. Ama ilk defa hiçbir iktisadi modelin hayal bile edemediği bir Sosyal Devlet anlayışını, Milli Devlet Modeli hayata geçirmekte ve bunun teorik-pratik temellerini ortaya koymaktadır.
Gerek Sosyal Devlet kavramı gerekse bunun uygulanması için gerekli olan finansmanın oluşturulması noktasında şu ana kadar ifade edilen Sosyal Devlet yaklaşımlarından bambaşka bir Sosyal Devlet anlayışını uygulamaya koymaktayız.
Milli Devlet'in vazifelerini tarif ederken, insanların doğuştan gelen hakları olduğunu ifade etmiştik. Bunları yaşatmak ve korumak ise devletin vazifesidir. İşte bu hakları yaşatmakla mükellef olan devlet, sosyal sorumluluk taşımaktadır. Sosyal Devlet olmak devletin vatandaşlarına karşı bir ikramı değil, onun varlığının gereği ve vazifesidir.
Yani işsiz bir insana işsizlik parası vermek, devletin ona ikramı değildir. Çünkü devlet, vatandaşına iş bulmak zorundadır; yani yaşamak isteyen devlet, vatandaşlarını yaşatmak durumundadır. Eğer bir birey iş bulamıyorsa, bunun sorumluluğu devlete aittir ve eksikliğini telafi edinceye kadar ona işsizlik maaşı vermek zorundadır.
Devletin, gelirlerinin vatandaşına hizmet olarak geri döndürmesi ve milletten topladığından daha fazlasını milletine vermek suretiyle sosyal adalet ve adil gelir paylaşımını sağlama karakterine haiz devlete, "Sosyal Devlet" diyoruz. Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir "Sosyal Hukuk Devleti"dir. Anayasamızda yer almasına rağmen, tam manasıyla hayata geçirilememiş olan Sosyal Devlet anlayışı, ancak Milli Ekonomi Modeli ve Milli Devlet teziyle işlerlik kazanacaktır." (Prof. Dr. Haydar Baş / Milli Ekonomi Modeli / Sayfa 541-542)
Bugün Türkiye'nin en büyük ihtiyaçlarından biri, sosyal devlet ilkesinin yeniden hayata geçirilmesidir. Adaletin, eşit fırsatın ve insanca yaşam şartlarının sağlanamadığı bir yerde toplumsal barışın korunması mümkün değildir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, sadece ekonomik bir reçete değil; insanı merkeze alan bir uygarlık projesidir. Bu nedenle sosyal adaletin yeniden tesis edilmesi, ancak devletin vatandaşına karşı olan sorumluluğunu hakkıyla yerine getirmesiyle mümkündür. Toplumun huzuru da refahı da adaletle kaimdir; adaletin teminatı ise ancak güçlü, sosyal ve milletiyle bütünleşmiş bir devlet anlayışıdır. Bunu da sağlayacak olan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) lideri Hüseyin Baş ve yetişkin kadrosudur.
Tam da bu noktada, merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce dile getirdiği tespitler, bugün çok daha anlamlı bir hâle gelmiştir. Onun kaleme aldığı Milli Ekonomi Modeli, sosyal devletin nasıl gerçek anlamda işlemesi gerektiğini anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda çözüme dair uygulanabilir ilkeleri de ortaya koyuyor. Aşağıda yer alan değerlendirmeler, sosyal adalet tartışmalarına ışık tutacak niteliktedir.
"Kişinin aynası iştir lafa bakılmaz." Türkiye'de sosyal adaletin sağlanamadığını sağır sultanlar bile duymuştur.
Değerli dostlar size bu konuda bir tefekkür edebilme imkânı sağlamak için Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modelinden sosyal devlet kavramı hakkında bilgiler aktaralım müsaadenizle:
"Sosyal Devlet kavramı, hemen hemen bütün devletlerin anayasalarındaki temel hükümlerdendir. Bütün iktisadi görüşler, Sosyal Devleti veya refah devletini hayata geçireceğini iddia eder. Ama ilk defa hiçbir iktisadi modelin hayal bile edemediği bir Sosyal Devlet anlayışını, Milli Devlet Modeli hayata geçirmekte ve bunun teorik-pratik temellerini ortaya koymaktadır.
Gerek Sosyal Devlet kavramı gerekse bunun uygulanması için gerekli olan finansmanın oluşturulması noktasında şu ana kadar ifade edilen Sosyal Devlet yaklaşımlarından bambaşka bir Sosyal Devlet anlayışını uygulamaya koymaktayız.
Milli Devlet'in vazifelerini tarif ederken, insanların doğuştan gelen hakları olduğunu ifade etmiştik. Bunları yaşatmak ve korumak ise devletin vazifesidir. İşte bu hakları yaşatmakla mükellef olan devlet, sosyal sorumluluk taşımaktadır. Sosyal Devlet olmak devletin vatandaşlarına karşı bir ikramı değil, onun varlığının gereği ve vazifesidir.
Yani işsiz bir insana işsizlik parası vermek, devletin ona ikramı değildir. Çünkü devlet, vatandaşına iş bulmak zorundadır; yani yaşamak isteyen devlet, vatandaşlarını yaşatmak durumundadır. Eğer bir birey iş bulamıyorsa, bunun sorumluluğu devlete aittir ve eksikliğini telafi edinceye kadar ona işsizlik maaşı vermek zorundadır.
Devletin, gelirlerinin vatandaşına hizmet olarak geri döndürmesi ve milletten topladığından daha fazlasını milletine vermek suretiyle sosyal adalet ve adil gelir paylaşımını sağlama karakterine haiz devlete, "Sosyal Devlet" diyoruz. Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir "Sosyal Hukuk Devleti"dir. Anayasamızda yer almasına rağmen, tam manasıyla hayata geçirilememiş olan Sosyal Devlet anlayışı, ancak Milli Ekonomi Modeli ve Milli Devlet teziyle işlerlik kazanacaktır." (Prof. Dr. Haydar Baş / Milli Ekonomi Modeli / Sayfa 541-542)
Bugün Türkiye'nin en büyük ihtiyaçlarından biri, sosyal devlet ilkesinin yeniden hayata geçirilmesidir. Adaletin, eşit fırsatın ve insanca yaşam şartlarının sağlanamadığı bir yerde toplumsal barışın korunması mümkün değildir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, sadece ekonomik bir reçete değil; insanı merkeze alan bir uygarlık projesidir. Bu nedenle sosyal adaletin yeniden tesis edilmesi, ancak devletin vatandaşına karşı olan sorumluluğunu hakkıyla yerine getirmesiyle mümkündür. Toplumun huzuru da refahı da adaletle kaimdir; adaletin teminatı ise ancak güçlü, sosyal ve milletiyle bütünleşmiş bir devlet anlayışıdır. Bunu da sağlayacak olan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) lideri Hüseyin Baş ve yetişkin kadrosudur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Sosyal adalet yerlerde sürünüyor / 24.11.2025
- Tükenmeyen hazine kanaattir / 23.11.2025
- Dava adamının duruşu da sözü de değişmez / 22.11.2025
- Kalbin pası nasıl silinir? / 21.11.2025
- Ahireti unutan dünyasını da kaybeder / 20.11.2025
- Toplumun çekirdeği ailedir / 19.11.2025
- Vatan için toprağa düşen yiğitlere… / 18.11.2025
- Hak yerini bulmazsa? / 17.11.2025
- Haksızlık karşısında tavrımız nedir? / 16.11.2025
- Attığınız adıma dikkat edin, hesabı çetindir / 15.11.2025
- Tükenmeyen hazine kanaattir / 23.11.2025
- Dava adamının duruşu da sözü de değişmez / 22.11.2025
- Kalbin pası nasıl silinir? / 21.11.2025
- Ahireti unutan dünyasını da kaybeder / 20.11.2025
- Toplumun çekirdeği ailedir / 19.11.2025
- Vatan için toprağa düşen yiğitlere… / 18.11.2025
- Hak yerini bulmazsa? / 17.11.2025
- Haksızlık karşısında tavrımız nedir? / 16.11.2025
- Attığınız adıma dikkat edin, hesabı çetindir / 15.11.2025
















































































