Soyuna ihanet eden keklikler

Cennetmekân padişah Yavuz Sultan Selim'e de nispet edilir ya bu öykü, her neyse...

Padişah, Kuşlar Çarşısı'nı geziyormuş... Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.

Bir ara gözü kekliklere ilişir padişahın.

Bir grup kekliğin üzerindeki varakta "tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyor. Hemen yanı başlarında asılı adeta altın kafes içindeki bir tane keklik daha var ki, fiyatını sormayın gitsin; 300 altın.

Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır. Hayırdır, der satıcıya, bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?!

Satıcı, bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor, diyor. Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar, diye ekliyor.

Satın alıyorum diyor Padişah, al sana 500 altın... Parayı veriyor; anında kekliğin kafasını oracıkta kopartıyor.

Adam, ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi, diye dövünürken; Padişah gürlüyor: Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bunun akıbeti er veya geç ancak budur.

Bu ibretlik kıssa bilfiil yaşanıyor...

Tarihi coğrafyamızda ve İslam dünyasında sureti Hakk'tan görünen keklikler çoğaldı. Müslüman'ın canına kıyan, vatanlarına musallat olan, namuslarını kirleten ve yegane Hak din olan İslam'ın özünü boşaltarak "ılımlı" patentiyle Hıristiyanlaştıran "global avcılar"a yardım ve yataklık eden "BOP keklikleri" artmaya başladı.

Bunlar AB ve ABD'den başka bir şey de ötmüyorlar.

Hz. Muhammed'i ikrar etmeye, bile hacet yok, diyorlar. Bu bir kemal mertebesiymiş!..

Bunların şehadetleri, virdleri, arkadaşları ve söylemleri değişti, dönüştü.

Şimdi moda dinlerarası diyalog, artık medeniyetler arası çatışma diye bir şey olamaz diye ötüyorlar; öttükçe de aziz milletimiz başta olmak üzere tarihi coğrafyamızdaki insanlarımızı "global avcılar"ın tuzağına itiyorlar.

İşte dünyanın gözü önünde, bizim coğrafyamızda herkesin şahit olduğu üzere can gidiyor, mal gidiyor, namus gidiyor, vatan gidiyor, din gidiyor...

Bunlar hamaset değil; hayatın gerçekleri, bölgemizin manzarası...

5 bin yıllık Türk tarihini, bin yıllık İslam medeniyetini ve 80 yıllık Cumhuriyet mirasını kemiriyorlar, kemirtiyorlar ve Haçlı mezarlığına gömüyorlar, gömdürtüyorlar. Coğrafyamızın işgal ve istilasına, masum insanların katliama uğramasına yardım ve yataklık yapıyorlar. Arada sırada ise "sureti Hakk'tan görünmek" rolünün gereğince timsah gözyaşları döküyorlar.

Bunlar sadece benim değil, Cumartesi günü akşamı Mevlid Kandili'ni idrak ettiğimiz Alemlere rahmet Hz. Muhammed'in ümmeti adına korktuğu en "şerli keklik"lerdir... Soyuna ihanet eden keklikler.

Söz buraya gelmişken Hz. Muhammed'in mübarek lisanından tanıyalım bunları:

" Şu bir gerçek ki, ümmetim adına korktuğum en önemli şeylerden biri de, dalalete saplanmış yöneticiler ve saptıran önderlerdir; (onlar hem sapacak, hem de saptıracaklardır). Ümmetimden bazı gruplar putlara tapacaktır, bazı gruplar da (Hak din olan İslam'dan saparak) müşriklere katılacaklardır. Kıyamete yakın zamanda deccallar türeyecektir. Bunların sayısı 30 (ilâ 70) civarında olacaktır. Bunların kimi kendisini peygamber, (kimi de Mesih) zannedecektir... Ve lakin ümmetimden bir grup sürekli olarak Hak üzere olacaktır. Onlar Allah'ın yardımını göreceklerdir. Allah'ın emri (olan kıyamet) gelinceye kadar, bu kendilerine ters düşerek Hak'tan ayrılanlar onlara zarar veremeyecektir." (İbn Mace, Sünen, Fiten, 9; Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; Darimi, Sünen, Rikak, 39)