Mustafa Kemal, Libya'dan Irak'a, Arap coğrafyasının tamamında, hatta Arap olmayan İran'a ve Afganistan'a kadar saygı görmüş, bu devletlerin tamamıyla dostluklar kurmuş, Arap dünyası içinde çok sevilen önemli bir liderdir.
Atatürk'ün Araplardan nefret ettiği gibi bir durum da söz konusu değildir. Trablusgarp günlerinden itibaren Araplarla kişisel dostluğunu sürdürmüş ve vefatına kadar da bu bağı korumuştur.
Riyad'da yaşananlar, Suudi hükümeti ile ilgili bir durumdur ve hiçbir Arap vatandaşıyla uzaktan yakından bağlantılı değildir.
Son dönemde toplumumuzda ortaya çıkan Arap seviciliği ve en az onun kadar tehlikeli olan Arap düşmanlığı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de bu konuya alet edilerek istismar edilmesiyle sıkça karşılaşıyoruz.
Filistin'de öldürülen çocuklara sadece Arap oldukları için "oh olsun" diyen "acımasızlar" ne yazık ki ülkemizde azımsanmayacak kadarlar. Atatürk'e dinsiz diyen din bezirgânları kadar, kendi dinsizliğini Atatürk ile örtmeye çalışan batı hayranları da azımsanmayacak kadar fazlalar. Bu konuya daha sonra başka bir yazımızda derinlemesine değineceğiz…
Yüce Peygamberimiz (SAV) veda hutbesinde, "Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Ancak takvadan başka" buyuruyorlar…
Peygamber (SAV) yine başka bir Hadis-i Şerifte, "Size iki ağır emanet bırakıyorum biri Allah'ın kitabı diğeri, Ehlibeytimdir" buyuruyorlar…
Mustafa Kemal Atatürk, Kur'an-ı Kerim'in ilk emrinin "OKU" olmasına rağmen, Türk milletinin Kur'an-ı Kerim'in manasını bilmeden okuduğunu fark etmiş ve milletinin inandığı kutsal kitabın içeriğini öğrenmesi gerektiğini düşünerek, 1925 yılında Kur'an-ı Kerim'i Türkçeye tercüme ve tefsir ettirmiştir. Daha sonra Türkçe olarak on bin adet Kur'an-ı Kerim bastırmış ve bütün masraflarını kendisi karşılamıştır. Mustafa Kemal Atatürk, aslında Peygamberimizin Hadisi Şerifte "ağır" diye vurguladığı emanetlerine sahip çıkmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk İngilizler eliyle Hindistan'da uydurulan "Nakşilik" ile yine İngilizler tarafından uydurulan 'Vahabiliğin', ne denli tehlikeli olduğunu biliyordu ve bu fitneleri Türk milletinden uzak tutmak için önlem alıyordu. Atatürk'ün tüm çabalarına rağmen "İngiliz Müslümanlığı", bizim topraklarımızda da maalesef etkili olmuştur. Aynı zihniyet, yalnızca Suudi Arabistan'da değil, ülkemizde de Atatürk'e düşmanlık besliyor.
Suudilerin Atatürk düşmanlığının birçok sebebi olabilir, ancak İslam'la bir ilgilisinin olmadığı aşikârdır.
Suudiler, yeryüzünde İslam'ı temsil edebilecek en son hükümettir. Suudilerin, sırf "Arap" oldukları için, kendilerini "dinin banisi" olarak görmeleri, olsa olsa ırkçılık olur ki, o da dinimizce yasaklanmıştır.
Ben hoca değilim ama bu konuyu illa dini açıdan değerlendirmek gerekecekse eğer, o zaman da ancak şu söylenebilir; Atatürk Suudilerin uydurduğu dini yerle yeksan edip, Yüce Allah'ın (cc) "Sizin için din olarak İslam'ı seçtim" (Maide 3) diye buyurduğu gerçek dini tatbik etmeye başlamıştır.
Suudilerin İngiliz icadı modern Emevi dini, bundan zarar gördüğünden dolayı da, Atatürk'e düşmanlık beslemektedirler.
- Time dergisine başlık: 'Rüzgara düğüm atmak' / 24.08.2024
- Fitiller ateşlendi / 23.08.2024
- Gençliğe Hitabe’den fırlamışçasına / 24.03.2024
- İLKESİZ CHP / 23.03.2024
- ABD terör kuvvetleri / 12.01.2024
- Ölmemek için ölenler… / 08.01.2024
- Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa / 07.01.2024
- Suudiler Müslüman Atatürk’ten rahatsız! / 04.01.2024
- Hırsız İsrail / arsız dünya - 2 / 03.01.2024