Bir hükümet düşünün ki iktidara geldiğinden bugüne kadar Türkiye cumhuriyetinin milli meselelerini tek tek tasfiye etmiş ve ondan sonra bu tasfiyelerin adına "çözüm" diyebilmiştir.
Bunları yapan hükümetin adı, şu parti hükümeti bu parti hükümeti değil düpedüz tasfiye hükümetidir.
Kıbrıs tasfiye edilmiştir.
Kerkük ve Musul tasfiye edilmiştir.
AB tarafından delinmesine göz yumularak, Lozan tasfiye edilmiştir.
Mehmetçiğin başına çuval geçirildiğinde gereken onurlu duruş ortaya konulmayınca Türkiye'nin itibarı tasfiye edilmiştir.
Bir papa heykelinin gölgesi altında imzalanan AB anayasasıyla kabul edilmiş olan AB marşında ifade edilen "gökte bir baba vardır" sözü ile İstiklal marşımız tasfiye edilmiştir.
AB'ye devredilme aşamasında olan Milli Egemenlik tasfiye edilmiştir.
Yahudilerin toprak satın almasına göz yumularak Güneydoğu Anadolu bölgemiz ve GAP tasfiye edilmiştir.
Türkiye'nin stratejik öneme sahip fabrikaları özelleştirme adı altında yabancılara peşkeş çekilerek tasfiye edilmiştir.
Din kültürü ve Ahlak bilgisi kitaplarında Kelime-i Tevhit'in "La İlahe İllallah" tan ibaret olduğu yazılarak "Muhammedun Resülullah" kısmı çıkarılarak Hz. Peygamber tasfiye edilmiştir.
Türkiye'de bir ilk gerçekleşmiş ve Başbakan Erdoğan'ın kızının nikâhında bir Hıristiyan şahit tutularak milletimizin akaidi, geleneği, sosyal ve kültürel yapısı tasfiye edilmiştir.
Misyonerliğin yeni tarzı olan "dinler arası diyalog" ile inancımız tasfiye edilmiştir.
Bu örnekleri çoğaltmamış mümkündür.
Bu vahim gidişat Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr Haydar Baş'ın şu sözlerinden daha iyi anlaşılmaktadır.
"Beş bin yıllık Türk İslam medeniyeti 80 yıllık cumhuriyet birikimi AB mezarlığına defnedilmek istenilmektedir."
Türk milletinin bilinçli ya da bilinçsiz tercihiyle iktidara gelen partiler Türkiye'nin milli menfaatlerini korumak ve daha da geliştirmek zorundadırlar. Oysa günümüzde bunun tam tersi yapılmaktadır.
Türk milleti hiç kimseye veya hiçbir partiye, yukarıda saydığımız ve sayamadığımız unsurları başkasına devretme veya tasfiye etme yetkisi vermiş değildir, vermesi de düşünülemez.
Eğer Türk milleti bu yetkileri hükümete vermediyse -ki vermemiştir- kendinde olmayan yetkileri kullanmakta olanlar var demektir. Bu yetkisiz kişiler Türk milletine bir gün hesap vermek zorunda kalabileceklerini hiç düşünmüyorlar galiba.
Kendilerinde olmayan bu yetkilerle Türk milletine ait olan değerleri tasfiye edenler bir gün Türk milleti tarafından tasfiye edileceklerdir.
Bu günler uzakta değildir.
Belki yarın belki yarından da yakın...
Bunları yapan hükümetin adı, şu parti hükümeti bu parti hükümeti değil düpedüz tasfiye hükümetidir.
Kıbrıs tasfiye edilmiştir.
Kerkük ve Musul tasfiye edilmiştir.
AB tarafından delinmesine göz yumularak, Lozan tasfiye edilmiştir.
Mehmetçiğin başına çuval geçirildiğinde gereken onurlu duruş ortaya konulmayınca Türkiye'nin itibarı tasfiye edilmiştir.
Bir papa heykelinin gölgesi altında imzalanan AB anayasasıyla kabul edilmiş olan AB marşında ifade edilen "gökte bir baba vardır" sözü ile İstiklal marşımız tasfiye edilmiştir.
AB'ye devredilme aşamasında olan Milli Egemenlik tasfiye edilmiştir.
Yahudilerin toprak satın almasına göz yumularak Güneydoğu Anadolu bölgemiz ve GAP tasfiye edilmiştir.
Türkiye'nin stratejik öneme sahip fabrikaları özelleştirme adı altında yabancılara peşkeş çekilerek tasfiye edilmiştir.
Din kültürü ve Ahlak bilgisi kitaplarında Kelime-i Tevhit'in "La İlahe İllallah" tan ibaret olduğu yazılarak "Muhammedun Resülullah" kısmı çıkarılarak Hz. Peygamber tasfiye edilmiştir.
Türkiye'de bir ilk gerçekleşmiş ve Başbakan Erdoğan'ın kızının nikâhında bir Hıristiyan şahit tutularak milletimizin akaidi, geleneği, sosyal ve kültürel yapısı tasfiye edilmiştir.
Misyonerliğin yeni tarzı olan "dinler arası diyalog" ile inancımız tasfiye edilmiştir.
Bu örnekleri çoğaltmamış mümkündür.
Bu vahim gidişat Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr Haydar Baş'ın şu sözlerinden daha iyi anlaşılmaktadır.
"Beş bin yıllık Türk İslam medeniyeti 80 yıllık cumhuriyet birikimi AB mezarlığına defnedilmek istenilmektedir."
Türk milletinin bilinçli ya da bilinçsiz tercihiyle iktidara gelen partiler Türkiye'nin milli menfaatlerini korumak ve daha da geliştirmek zorundadırlar. Oysa günümüzde bunun tam tersi yapılmaktadır.
Türk milleti hiç kimseye veya hiçbir partiye, yukarıda saydığımız ve sayamadığımız unsurları başkasına devretme veya tasfiye etme yetkisi vermiş değildir, vermesi de düşünülemez.
Eğer Türk milleti bu yetkileri hükümete vermediyse -ki vermemiştir- kendinde olmayan yetkileri kullanmakta olanlar var demektir. Bu yetkisiz kişiler Türk milletine bir gün hesap vermek zorunda kalabileceklerini hiç düşünmüyorlar galiba.
Kendilerinde olmayan bu yetkilerle Türk milletine ait olan değerleri tasfiye edenler bir gün Türk milleti tarafından tasfiye edileceklerdir.
Bu günler uzakta değildir.
Belki yarın belki yarından da yakın...
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023