ABD ordusunun Irak'ta yaptıklarını bazı kişiler münferit olaylar olarak göstermeye çalışıyor. ABD'li yetkilililer öyle söyleyebilirler. Çünkü onlar için yalan konuşmak devlet idaresi için şarttır. Nitekim, Irak'ı uydurdukları bir yalan yüzünden işgal etmediler mi? Irak'ta yaşanan olaylar kadar bizi kahreden bir başka husus, ABD muhiblerini hala daha temize çıkarma gayretleridir.
Birisi çıkıyor habercilik adına işkenceleri yapanların halini bir uzmana analiz ettiriyor. Uzmanda sadece işkencelirin değil, işkence fotoğraflarını çekenlerin de ruh hastası olduğunu ifade ediyor. Bana kalırsa, asıl ruh hali analiz edilmesi gereken haberci ve o yorumu yapan uzmandır. Çünkü Irak'ta yaşananlar münferit olaylar değil, bir terörizm kültürünün su yüzüne çıkan tezahürleridir. ABD'li Noam Chomsky söylüyor. Alman gazeteci Ulrich Wickert de, "Başkan Bush, teröristlerle aynı düşünce tarzına sahiptir" diyerek bu gerçeğe işaret etmiştir.
ABD'nin tarihine bakınız, dünyada eşi ve benzeri olmayan terör eylemlerini görürsünüz. Çok eski değil, 2000 yılında New York'ta "Şahit" isimli bir fotoğraf sergisi açılmıştı. Bu sergi, ABD tarihindeki terör eylemlerinden çok azını gösteren fotoğraflardan oluşuyordu. Sergideki fotoğraflardan iki tanesi şöyleydi: Yakılarak, işkence edilerek öldürülen zencinin fotoğrafına posta kartı olarak bir yakınına postalayan kişi şu notu düşüyordu:"Bu bizim dün akşamki ızgaramızdı, ben fotoğrafın sol tarafındayım."
Yine sergide öldürülmeden önce işkence edilen bir zencinin fotoğrafının altına "bu bizim geçen günkü avımızdı" yazılan ve postalanan bir fotoğraf yer alıyor. Aynı manzaraları yıllar sonra Irak'ta görmek neden şaşırtıcı olsun? ABD budur, ABD'lilerin kültürü budur.
Bugün ABD'nin çeşitli depo ve raflarında 600 binden fazla kızılderili kafası saklanmaktadır. ABD Başkanı Bush'un babası Bush, kolejde okurker "Kurukafa" adlı bir örgüt kurmuş ve Kızılderili soykırımına direnen apaçi reisi Geranimo'nun kafatasını ele geçirmiş kendi koleksiyonuna koymuştur. Aynı ismi taşıyan helikopterlerle Irak'ın bombalanması ve kurukafa fotoğraflarının tankların üzerine asılması, ABD muhiplerine birşey hatırlatmıyor mu?
ABD Dışişleri Bakanı'nın Irak'taki olayların münferit olduğunu söylemesi, başta da ifade ettiğimiz gibi normaldir. Ama biz gerçeğin böyle olmadığını bilmek ve görmek zorundayız. Atatürk, "Maskadı ne olursa olsun, Vatan tehlikeye düşmedikçe harp, cinayettir" demiştir. Atatürk'e göre, ABD'nin yaptığı doğrudan doğruya cinayettir. Hal böyle olunca hiçbir zaman harp hukukuna uymayan ABD'nin Irak'ta uymasını beklemek saf dillik olur. Bizi üzen, daha doğrusu kahreden şu:ABD Dışişleri Bakanı bile Irak'ta yaşanan olaylarda güzel bir taraf bulamazken Türk Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün bulmasıdır. Abdullah Gül diyorki: "Her iki ülkede soruşturmaların açılması, bunu yapanların cezalandırılacak olması ve bunların saklanmaması sevindiricidir. Bunları saklamayıp kendi ülkelerinde deşifre etmeleri demokrasinin nimeti." Terörü benimsemiş milletlerin, terör yapanlara hesap sorması mümkün mü? Sayın Bakan, buna gerçekten inanıyor mu? Bilmiyor mu, ABD'de "Ulusal Güvenlik Yasaları" var. Bu yasalara göre, ABD'nin güvenliği için cinayetlerin, terörün, her türlü insanlık dışı olayların soruşturması yapılmaz. Yapanların isimleri deşifre edilmez.
Türk Dışişleri Bakanı'na yakışan, kraldan çok kralcı olmak deyildir. O'na yakışan, mazlumun, Müslüman kardeşinin yanında yer almaktır. Değiştiniz anladık da bu kadar mı değiştiniz? Şunu çok iyi biliniz ki, bu kadar değişmek yok olmaktır. Yok olacaksınız, ama bugün ama yarın. O üzerine toz kondurmadığınız ABD'de yok olacaktır. Çünkü zulumle payidar olunmaz. Tarih bunun şahididir.
Birisi çıkıyor habercilik adına işkenceleri yapanların halini bir uzmana analiz ettiriyor. Uzmanda sadece işkencelirin değil, işkence fotoğraflarını çekenlerin de ruh hastası olduğunu ifade ediyor. Bana kalırsa, asıl ruh hali analiz edilmesi gereken haberci ve o yorumu yapan uzmandır. Çünkü Irak'ta yaşananlar münferit olaylar değil, bir terörizm kültürünün su yüzüne çıkan tezahürleridir. ABD'li Noam Chomsky söylüyor. Alman gazeteci Ulrich Wickert de, "Başkan Bush, teröristlerle aynı düşünce tarzına sahiptir" diyerek bu gerçeğe işaret etmiştir.
ABD'nin tarihine bakınız, dünyada eşi ve benzeri olmayan terör eylemlerini görürsünüz. Çok eski değil, 2000 yılında New York'ta "Şahit" isimli bir fotoğraf sergisi açılmıştı. Bu sergi, ABD tarihindeki terör eylemlerinden çok azını gösteren fotoğraflardan oluşuyordu. Sergideki fotoğraflardan iki tanesi şöyleydi: Yakılarak, işkence edilerek öldürülen zencinin fotoğrafına posta kartı olarak bir yakınına postalayan kişi şu notu düşüyordu:"Bu bizim dün akşamki ızgaramızdı, ben fotoğrafın sol tarafındayım."
Yine sergide öldürülmeden önce işkence edilen bir zencinin fotoğrafının altına "bu bizim geçen günkü avımızdı" yazılan ve postalanan bir fotoğraf yer alıyor. Aynı manzaraları yıllar sonra Irak'ta görmek neden şaşırtıcı olsun? ABD budur, ABD'lilerin kültürü budur.
Bugün ABD'nin çeşitli depo ve raflarında 600 binden fazla kızılderili kafası saklanmaktadır. ABD Başkanı Bush'un babası Bush, kolejde okurker "Kurukafa" adlı bir örgüt kurmuş ve Kızılderili soykırımına direnen apaçi reisi Geranimo'nun kafatasını ele geçirmiş kendi koleksiyonuna koymuştur. Aynı ismi taşıyan helikopterlerle Irak'ın bombalanması ve kurukafa fotoğraflarının tankların üzerine asılması, ABD muhiplerine birşey hatırlatmıyor mu?
ABD Dışişleri Bakanı'nın Irak'taki olayların münferit olduğunu söylemesi, başta da ifade ettiğimiz gibi normaldir. Ama biz gerçeğin böyle olmadığını bilmek ve görmek zorundayız. Atatürk, "Maskadı ne olursa olsun, Vatan tehlikeye düşmedikçe harp, cinayettir" demiştir. Atatürk'e göre, ABD'nin yaptığı doğrudan doğruya cinayettir. Hal böyle olunca hiçbir zaman harp hukukuna uymayan ABD'nin Irak'ta uymasını beklemek saf dillik olur. Bizi üzen, daha doğrusu kahreden şu:ABD Dışişleri Bakanı bile Irak'ta yaşanan olaylarda güzel bir taraf bulamazken Türk Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün bulmasıdır. Abdullah Gül diyorki: "Her iki ülkede soruşturmaların açılması, bunu yapanların cezalandırılacak olması ve bunların saklanmaması sevindiricidir. Bunları saklamayıp kendi ülkelerinde deşifre etmeleri demokrasinin nimeti." Terörü benimsemiş milletlerin, terör yapanlara hesap sorması mümkün mü? Sayın Bakan, buna gerçekten inanıyor mu? Bilmiyor mu, ABD'de "Ulusal Güvenlik Yasaları" var. Bu yasalara göre, ABD'nin güvenliği için cinayetlerin, terörün, her türlü insanlık dışı olayların soruşturması yapılmaz. Yapanların isimleri deşifre edilmez.
Türk Dışişleri Bakanı'na yakışan, kraldan çok kralcı olmak deyildir. O'na yakışan, mazlumun, Müslüman kardeşinin yanında yer almaktır. Değiştiniz anladık da bu kadar mı değiştiniz? Şunu çok iyi biliniz ki, bu kadar değişmek yok olmaktır. Yok olacaksınız, ama bugün ama yarın. O üzerine toz kondurmadığınız ABD'de yok olacaktır. Çünkü zulumle payidar olunmaz. Tarih bunun şahididir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018