Terör örgütleri bir ideoloji üzerine kurulur ve o ideolojinin eğitimini vererek, propagandasını yaparak taraftar toplamaya çalışırlar. O bakımdan terörle en etkin ve en köklü mücadele, onun ideolojisine yönelik yapılan mücadeledir Siyonist-Hıristiyan inancına sahip toplumlarda terör ideolojisi çok kolay zemin bulmaktadır. Bundan dolayı bazı sosyal bilimciler, ABD ve İsrail halkların terör kültürüne sahip olduğunu söylerler. Hollandalı bayan Prof. Mieke Bal şöyle der: "Tevrat kitaplar arasında en tehlikeli olandır. Çünkü Yahudi halkı dışındakileri öldürmenin hak olduğunu meşrulaştırır."Bu tespit çok doğru ve yerindedir. Tevrat'ta terörü teşvik eden birçok hüküm bulunmaktadır. Yalnız şu hüküm bile konunun anlaşılması için yeterlidir: "İsrail'in Tanrı'sını izlemeyen herkes, ister küçük veya büyük, ister erkek veya kadın, kim olursa olsun, ölüm cezasına çarptırılır." Terör kültür ve inancını taşıyan ABD ve İsrail, ne yazık ki, İslâm toplumlarında da terör ideolojilerini yeşertmişlerdir. Hâlbuki İslâm inancı, kültür ve medeniyeti, söz konusu ideolojilere asla geçit vermez.İslâm toplumlarında yeşeren terör örgütlerinin ideolojilerine bakınız, kimisi etnik, kimisi de din ve mezhep ayırımcılığına dayanmaktadır. Sorarız, İslâm dini bunların hangisine cevaz verir? Hiçbirine cevaz vermediği halde, terör ideolojilerinin İslâm toplumlarında yayılması, İslâm'dan uzaklaşmanın bir sonucu değil midir?Türkiye, PKK ve DAEŞ terör örgütlerine karşı yeniden silâhlı bir mücadele başlattı. Bu elbette yapılmalıdır. Ancak öncelik ve önem terör örgütlerinin ideolojileriyle mücadeleye verilmelidir. Böyle yapılmazsa ne olur? Meselâ DAEŞ terör örgütünü askeri güçle dağıtırsın, bir zaman sonra başka bir ad altında, başka bir yerde tekrar zuhur eder. Nitekim DAEŞ terör örgütü de El-Kaide ve El-Nusra gibi terör örgütlerinin içerisinden çıkmıştır. Bu ve buna benzer terör örgütlerinin öğretilerinin kaynağı, İngilizlerin kurduğu Vehhabi mezhebidir. İngilizler Vehhabi mezhebini, ABD ve İsrail de o öğretiyi temel alan terör örgütlerini kurarak, İslâm dünyasını kan gölüne çevirdiler. Buna karşı tedbir ve çözüm, İslâm'ın doğru öğretilmesidir. İslâm'ın nihai hedefi insanları her iki dünyada da mutlu kılmaktır. İslâm dininde ne zorlama, ne de inancından dolayı birini öldürmek vardır.Maide Suresi 32. ayette şöyle buyrulmaktadır: "Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanlığı öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır." Bir başka ayette de şöyle buyrulmaktadır : "Kim bir mümini kasten öldürürse, onun cezası, içinde sürekli kalacağı cehennemdir. Allah bunu yapana gazap etmiş ve onun için korkunç bir azap hazırlamıştır." (Nisa:93). Terör örgütlerinin hedef kitlesi özellikle gençlerdir. Gençleri terör ideolojilerinin eğitim ve propagandasından mutlaka korumak gerekir. Hâsılı terör ideolojileriyle mücadele, sivrisinek üreten bataklığı kurutmaya, silâhlı mücadele de sinekleri tek tek öldürmeye benzer. Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki, esas olan bataklığı kurutmaktır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018