Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, PKK ile mücadele konusunda, “Bu mücadelede zerre kadar geriye gitme yok, daha ileri duruma gitme vardır” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamadan önce malumunuz PKK 500 kişilik bir grupla Dağlıca’daki karakolumuza saldırdı ve 8 askerimiz şehit oldu, açıklamadan sonra ise yine şehitler vermeye devam ediyoruz ve Bitlis’te 1 askerimiz 2 de öğretmenimiz kaçırıldı.
Olumsuzlukta geriye gitme yok, ileri duruma gitme var.
AKP iktidarından önce terör sıfır noktasına gelmişti. AKP sıfır terörle aldığı ülkeyi yaptığı açılımlarla bugünkü güvensiz noktaya getirdi.
PKK’nın ilk zamanlarındaki terörle bugünkünü de mukayese etmemizde fayda var.
İlk zamanlar PKK güneydoğuya sızabilme sıkıntısı çekiyordu. O zamanlar halk PKK’ya büyük bir direnç gösteriyor ve PKK da köylere baskınlar düzenleyerek sivil halkı katlediyordu.
O zamanki ölümlerde sivil ölümlerin çoğunlukta olduğunu görürsünüz.
AKP iktidarıyla, özellikle de Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı “Kürt meselesi” açıklamasından sonra PKK yeniden palazlandı ve her şeyden önemlisi siyasal bir zemin kazandı.
PKK, AKP iktidarından önce ideolojik olarak çok fazla nüfuz edemiyordu ama bu dönemden sonra siyasal PKK hızla artmaya ve güçlenmeye başladı.
Atılan mermiler mi daha etkilidir, yoksa hedefini bulan ve gittikçe yerleşen fikirler mi?
Sadece atılan mermilerin etkili olmadığını, etkili bir silahlı mücadeleyle silinip atılabileceğini, sıfıra indirilebileceğini geçmişte gördük.
Ama bugün AKP iktidarının AB ve ABD’den alma akılla yaptığı açılımlar hem PKK ideolojisinin Türkiye’de siyasi zemin bulmasını sağlamıştır, hem de güvenlik güçlerine getirilen sınırlamalar, ABD ile istihbarat paylaşımı PKK’nın daha etkili baskınlar yapmasına neden olmuştur.
Bugün PKK’nın sözcülüğünü yapanlar güneydoğuda özerkliklerini ilan etmişlerdir. İstedikleri birçok tavizi siyasi iradeden koparabilmişlerdir.
Daha da ötesi yeni anayasa çalışmaları ve başkanlık sistemi bunun neticesinde oluşacak eyalet yapılanması tam onların arzuladıkları bir şeydir.
Netice buyken, söyler misiniz nasıl “bu mücadelede zerre kadar geriye gitme yok” diyebiliyoruz?
Geçtiğimiz Anayasa değişikliği referandumundan sonra teröristbaşı Abdullah Öcalan Anayasa değişikliği konusunda AKP’ye verdiği desteği ifade etmişti.
Yeni Anayasa çalışmaları da AB’nin ve ABD’nin talepleri doğrultusunda gerçekleşmektedir. İstenilen, başkanlık sistemi adı altında, Türkiye’nin eyaletlere ayrılması, bunların özerk olması ve böylece PKK’nın ekmeğine yağ sürülmesidir.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, başkanlık sistemi modelinin 2 ay sonra Meclis’e geleceğini ve bu çalışmaların 2014 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yetiştirileceğini ifade etti.
ABD’den yapılan açıklamalarda başkanlık sistemi konusunda baskılar yapılırken, AB de yapılan çalışmalardan övgüyle bahsetmektedir.
PKK terör yönüyle batılı ülkelerden aldığı silah ve istihbarat desteğiyle, baskın yaparak, can alarak Türkiye’yi tavize zorlamaktadır, siyasi yönüyle ise yine AB ve ABD’den aldığı destekle Türkiye’de bir Kürdistan oluşması için her türlü adımı atmaktadır.
AKP iktidarının AB ve ABD güdümlü açılımları, meclis içi muhalefetin ise bu konuda AKP ile paralel hareket etmesi olmasa PKK’nın hiçbir netice alması mümkün değildir ama görünen o ki maalesef süreç onların ve onları üzerimize sürenlerin istediği gibi işliyor.
Bu açıklamadan önce malumunuz PKK 500 kişilik bir grupla Dağlıca’daki karakolumuza saldırdı ve 8 askerimiz şehit oldu, açıklamadan sonra ise yine şehitler vermeye devam ediyoruz ve Bitlis’te 1 askerimiz 2 de öğretmenimiz kaçırıldı.
Olumsuzlukta geriye gitme yok, ileri duruma gitme var.
AKP iktidarından önce terör sıfır noktasına gelmişti. AKP sıfır terörle aldığı ülkeyi yaptığı açılımlarla bugünkü güvensiz noktaya getirdi.
PKK’nın ilk zamanlarındaki terörle bugünkünü de mukayese etmemizde fayda var.
İlk zamanlar PKK güneydoğuya sızabilme sıkıntısı çekiyordu. O zamanlar halk PKK’ya büyük bir direnç gösteriyor ve PKK da köylere baskınlar düzenleyerek sivil halkı katlediyordu.
O zamanki ölümlerde sivil ölümlerin çoğunlukta olduğunu görürsünüz.
AKP iktidarıyla, özellikle de Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı “Kürt meselesi” açıklamasından sonra PKK yeniden palazlandı ve her şeyden önemlisi siyasal bir zemin kazandı.
PKK, AKP iktidarından önce ideolojik olarak çok fazla nüfuz edemiyordu ama bu dönemden sonra siyasal PKK hızla artmaya ve güçlenmeye başladı.
Atılan mermiler mi daha etkilidir, yoksa hedefini bulan ve gittikçe yerleşen fikirler mi?
Sadece atılan mermilerin etkili olmadığını, etkili bir silahlı mücadeleyle silinip atılabileceğini, sıfıra indirilebileceğini geçmişte gördük.
Ama bugün AKP iktidarının AB ve ABD’den alma akılla yaptığı açılımlar hem PKK ideolojisinin Türkiye’de siyasi zemin bulmasını sağlamıştır, hem de güvenlik güçlerine getirilen sınırlamalar, ABD ile istihbarat paylaşımı PKK’nın daha etkili baskınlar yapmasına neden olmuştur.
Bugün PKK’nın sözcülüğünü yapanlar güneydoğuda özerkliklerini ilan etmişlerdir. İstedikleri birçok tavizi siyasi iradeden koparabilmişlerdir.
Daha da ötesi yeni anayasa çalışmaları ve başkanlık sistemi bunun neticesinde oluşacak eyalet yapılanması tam onların arzuladıkları bir şeydir.
Netice buyken, söyler misiniz nasıl “bu mücadelede zerre kadar geriye gitme yok” diyebiliyoruz?
Geçtiğimiz Anayasa değişikliği referandumundan sonra teröristbaşı Abdullah Öcalan Anayasa değişikliği konusunda AKP’ye verdiği desteği ifade etmişti.
Yeni Anayasa çalışmaları da AB’nin ve ABD’nin talepleri doğrultusunda gerçekleşmektedir. İstenilen, başkanlık sistemi adı altında, Türkiye’nin eyaletlere ayrılması, bunların özerk olması ve böylece PKK’nın ekmeğine yağ sürülmesidir.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, başkanlık sistemi modelinin 2 ay sonra Meclis’e geleceğini ve bu çalışmaların 2014 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yetiştirileceğini ifade etti.
ABD’den yapılan açıklamalarda başkanlık sistemi konusunda baskılar yapılırken, AB de yapılan çalışmalardan övgüyle bahsetmektedir.
PKK terör yönüyle batılı ülkelerden aldığı silah ve istihbarat desteğiyle, baskın yaparak, can alarak Türkiye’yi tavize zorlamaktadır, siyasi yönüyle ise yine AB ve ABD’den aldığı destekle Türkiye’de bir Kürdistan oluşması için her türlü adımı atmaktadır.
AKP iktidarının AB ve ABD güdümlü açılımları, meclis içi muhalefetin ise bu konuda AKP ile paralel hareket etmesi olmasa PKK’nın hiçbir netice alması mümkün değildir ama görünen o ki maalesef süreç onların ve onları üzerimize sürenlerin istediği gibi işliyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024