'Tevhid-i Tedrisat’ın 97. yılı' seslendirme dosyası:
Toplumların olumlu veya olumsuz tarihi süreçte gelişimini ya da değişimini sağlayan önemli unsurların başında eğitim ve eğitim kurumları gelir. Elbette ki eğitim-öğretimin temelini o milletin milli-manevi değerlerini koruyarak her yönüyle bilgili, atılımcı, ülkesine milletine ve tabii kendisine faydalı bireyler yetiştirmek olmalıdır. Bunu başaran toplumlar her türlü ilerlemeyi bilimde,
teknolojide, sanatta, zanaatta, ziraatta vs. sağlarlar ve başka milletlerin boyunduruğuna girmeden varlıklarını devam ettirirler.
Öte yandan diğer millet ve devletlerin her türlü kaynaklarını ele geçirmek isteyen, sömürgeci güçler o ülkelerin eğitim ve öğretim kurum ve sistemini ele geçirmek ister. Bunun için devletlerin güçsüz olduğu dönemlerde, çeşitli baskılarla eğitim sahasında haklar elde etmeye çalışırlar. Zayıf olduğu dönemde de azınlık okulları ülkemizin insanlarını yönetim zafiyeti ve denetimsizlikten dolayı devşirmişlerdir. Bizden görünen ama başka milletlere, onların projelerine hizmet eden fertler ortaya çıkmıştır.
Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu, 1776'dan itibaren batılı örneğe göre askeri okullar, Tanzimat yıllarından itibaren Rüştiye, İdadi, Sultani gibi ortaöğretim, İptidai gibi İlköğretim Okulları açmışlar; Maarif Nezareti'ne (Milli Eğitim Bakanlığı) bağlı okulların yanında, Şeriye ve Evkaf nezaretine bağlı medreseler ile sıbyan mekteplerinde Osmanlı Devleti'nin çok başlı bir eğitim şekliyle vatandaşlarının eğitimini sürdürmeye çalışıyordu.
Birbirinden farklı eğitim şekli, malesef çok sesliliğin ötesinde, birbirinden kopuk bireyler yetişiyordu. Bu eğitim tarzı, koca bir çınarın çöküşünü hızlandıran önemli bir unsur oldu.
Bunun için Cumhuriyetimiz kurulduktan sonra, eğitim ve öğretimdeki bu olumsuzluklardan ve bu karışıklıklardan milli eğitimi kurtarmak için, 3 Mart 1924'te, 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat kanunu ile eğitim ve öğretimin birleştirilmesi 97 yıl önce sağlanmıştır.
Bu maksatla Gazi Mustafa Kemal Atatürk eğitim alanında yapılan devrimleri yerleştirmek ve en önemlisi milli manevi şuuru meydana getirmek, toplumda milli eğitimin önemini vurgulamak için yurt gezilerine çıkmıştır. Atatürk 25 Temmuz 1924'te Ankara'da Öğretmenler Birliği Kongresini topladı. Bu birliğin yurt çapında yaygınlaşmasını teşvik etti.
Yaptığı konuşmada: "Yeni nesli Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğitimcileri sizler yetiştireceksiniz. Yeni kuşaklar sizlerin eseri olacaktır. Milli ahlakımız, uygar düşünceler ve uygar temellerle güçlendirilmelidir." diyerek, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk eğitim ve öğretime en yüksek değeri verdiğini göstermiştir.
Atatürk vatanın kurtuluşunu milletin bağımsız ve hür olmasını, Başkomutanlıkla ulus ve ülkenin çağdaş uygarlığın üstüne çıkmasında, başöğretmenliği aynı tutmuştur. 30 Ağustos 1924'te Dumlupınar'da yaptığı konuşmasında özellikle bu konuyu vurgulamıştır. 11 Eylül 1924'te Bursa'da öğretmenlere eğitim ve öğretimin önemini vurgulayan konuşmasının ardından, oradan Hamidiye gemisi ile Karadeniz seyahatine başladı. Trabzon'da Öğretmen Okulu'nun hatıra defterine "Yeni kuşaklar en büyük Cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenlerden ve onların yetiştireceği öğrencilerden alacaktır." diye yazarak eğitim konusundaki hassasiyetine tekrar dikkat çekmiştir.
Hiç durmadan yurt gezisine devam ederek, gittiği her yurt köşesinde eğitimin birliğini ve önemi defaatle vurguladı. 3 Mart 1924'te, 97 yıl önce, kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun yıldönümünde Eğitimin Birliğinin önemini; eğitim hayatını ele geçirerek onlarca yıl yetiştirdiği misyoner, pastör ajanlarla 15 Temmuz'da FETÖ kalkışmasında gördük, acı bir şekilde devlet ve millet olarak yaşadık.
Bu FETÖ terör oluşumunun milli ve manevi birliğimiz için, devletimizin bekası için en büyük tehdit olduğunu 20 yıl öncesinden haber veren, tek başına kadrosuyla her türlü uyarı ve mücadeleyi yapan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın gayreti boşuna değildir.
Haydar Baş hocamız, bir öğretmen ve Hoca Atatürk olarak hep eğitim ve öğretimin önemini anlatmıştır. Eğitimde milli-manevi değerlere sahip bir Türk genci modelini örnekleriyle yetiştirmemiz gerektiğini anlatmıştır. Yetiştirdiği kadrosuyla bu örnek nesli de göstermiştir. Tam bağımsızlık taraftarı, Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devler-Milli Devlet projelerini savunan; milli birlik ve beraberliği, kardeşliğimiz ve yurttaşlarımız için en önemli birleştirici bağ olarak kabul eden, milleti ve geleceği için hep ileriyi düşünen, bir hayali olan örnek bir kadro, örnek bir nesildir Prof. Dr. Haydar Baş'ın kadrosu.
Milletimiz bu kadroları baş tacı yaparsa, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni, Sosyal Devlet-Milli Devlet projelerini uygulayacak olan, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş ve bu anlatılan kadrolarını iktidara taşırsa, işte o zaman milletimiz; devletimizin ve kutlu vatanımızın ilelebet payidar kalmasını, zahmetsiz bir şekilde garanti altına almış olur.
teknolojide, sanatta, zanaatta, ziraatta vs. sağlarlar ve başka milletlerin boyunduruğuna girmeden varlıklarını devam ettirirler.
Öte yandan diğer millet ve devletlerin her türlü kaynaklarını ele geçirmek isteyen, sömürgeci güçler o ülkelerin eğitim ve öğretim kurum ve sistemini ele geçirmek ister. Bunun için devletlerin güçsüz olduğu dönemlerde, çeşitli baskılarla eğitim sahasında haklar elde etmeye çalışırlar. Zayıf olduğu dönemde de azınlık okulları ülkemizin insanlarını yönetim zafiyeti ve denetimsizlikten dolayı devşirmişlerdir. Bizden görünen ama başka milletlere, onların projelerine hizmet eden fertler ortaya çıkmıştır.
Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu, 1776'dan itibaren batılı örneğe göre askeri okullar, Tanzimat yıllarından itibaren Rüştiye, İdadi, Sultani gibi ortaöğretim, İptidai gibi İlköğretim Okulları açmışlar; Maarif Nezareti'ne (Milli Eğitim Bakanlığı) bağlı okulların yanında, Şeriye ve Evkaf nezaretine bağlı medreseler ile sıbyan mekteplerinde Osmanlı Devleti'nin çok başlı bir eğitim şekliyle vatandaşlarının eğitimini sürdürmeye çalışıyordu.
Birbirinden farklı eğitim şekli, malesef çok sesliliğin ötesinde, birbirinden kopuk bireyler yetişiyordu. Bu eğitim tarzı, koca bir çınarın çöküşünü hızlandıran önemli bir unsur oldu.
Bunun için Cumhuriyetimiz kurulduktan sonra, eğitim ve öğretimdeki bu olumsuzluklardan ve bu karışıklıklardan milli eğitimi kurtarmak için, 3 Mart 1924'te, 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat kanunu ile eğitim ve öğretimin birleştirilmesi 97 yıl önce sağlanmıştır.
Bu maksatla Gazi Mustafa Kemal Atatürk eğitim alanında yapılan devrimleri yerleştirmek ve en önemlisi milli manevi şuuru meydana getirmek, toplumda milli eğitimin önemini vurgulamak için yurt gezilerine çıkmıştır. Atatürk 25 Temmuz 1924'te Ankara'da Öğretmenler Birliği Kongresini topladı. Bu birliğin yurt çapında yaygınlaşmasını teşvik etti.
Yaptığı konuşmada: "Yeni nesli Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğitimcileri sizler yetiştireceksiniz. Yeni kuşaklar sizlerin eseri olacaktır. Milli ahlakımız, uygar düşünceler ve uygar temellerle güçlendirilmelidir." diyerek, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk eğitim ve öğretime en yüksek değeri verdiğini göstermiştir.
Atatürk vatanın kurtuluşunu milletin bağımsız ve hür olmasını, Başkomutanlıkla ulus ve ülkenin çağdaş uygarlığın üstüne çıkmasında, başöğretmenliği aynı tutmuştur. 30 Ağustos 1924'te Dumlupınar'da yaptığı konuşmasında özellikle bu konuyu vurgulamıştır. 11 Eylül 1924'te Bursa'da öğretmenlere eğitim ve öğretimin önemini vurgulayan konuşmasının ardından, oradan Hamidiye gemisi ile Karadeniz seyahatine başladı. Trabzon'da Öğretmen Okulu'nun hatıra defterine "Yeni kuşaklar en büyük Cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenlerden ve onların yetiştireceği öğrencilerden alacaktır." diye yazarak eğitim konusundaki hassasiyetine tekrar dikkat çekmiştir.
Hiç durmadan yurt gezisine devam ederek, gittiği her yurt köşesinde eğitimin birliğini ve önemi defaatle vurguladı. 3 Mart 1924'te, 97 yıl önce, kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun yıldönümünde Eğitimin Birliğinin önemini; eğitim hayatını ele geçirerek onlarca yıl yetiştirdiği misyoner, pastör ajanlarla 15 Temmuz'da FETÖ kalkışmasında gördük, acı bir şekilde devlet ve millet olarak yaşadık.
Bu FETÖ terör oluşumunun milli ve manevi birliğimiz için, devletimizin bekası için en büyük tehdit olduğunu 20 yıl öncesinden haber veren, tek başına kadrosuyla her türlü uyarı ve mücadeleyi yapan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın gayreti boşuna değildir.
Haydar Baş hocamız, bir öğretmen ve Hoca Atatürk olarak hep eğitim ve öğretimin önemini anlatmıştır. Eğitimde milli-manevi değerlere sahip bir Türk genci modelini örnekleriyle yetiştirmemiz gerektiğini anlatmıştır. Yetiştirdiği kadrosuyla bu örnek nesli de göstermiştir. Tam bağımsızlık taraftarı, Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devler-Milli Devlet projelerini savunan; milli birlik ve beraberliği, kardeşliğimiz ve yurttaşlarımız için en önemli birleştirici bağ olarak kabul eden, milleti ve geleceği için hep ileriyi düşünen, bir hayali olan örnek bir kadro, örnek bir nesildir Prof. Dr. Haydar Baş'ın kadrosu.
Milletimiz bu kadroları baş tacı yaparsa, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni, Sosyal Devlet-Milli Devlet projelerini uygulayacak olan, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş ve bu anlatılan kadrolarını iktidara taşırsa, işte o zaman milletimiz; devletimizin ve kutlu vatanımızın ilelebet payidar kalmasını, zahmetsiz bir şekilde garanti altına almış olur.
Ömer Turan / diğer yazıları
- AKP yasa çıkardı, ‘evime, mülküme çökme’ / 06.12.2023
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023
- Cumhuriyetimizin 100. yılı / 01.11.2023
- Onsuz onunla olmak / 14.04.2023
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023
- Cumhuriyetimizin 100. yılı / 01.11.2023
- Onsuz onunla olmak / 14.04.2023