Ücret - fiyat sarmalının temel sebebi: Enflasyonist bir ekonomide işletmeler kârlarını koruma güdüsüyle hareket ederken işçiler de reel gelirlerini koruma çabası içerisine girerler.
İşletmeleri, işçileri ve çalışanları gelir koruma endişesine sürükleyen etken enflasyonist beklentilerdir.
Yani eğer firmalar, çalışanlar, işçiler ve ev hanımları hükümetin enflasyonu düşüreceğine olan inançlarını yitirirlerse bu beklenti iş gücü maliyetine ve fiyatlara yön vererek ücret-fiyat sarmalarına neden olmaktadır.
O halde ücret - fiyat sarmalını önlemek için enflasyonun aşağı düşürülmesi yegâne çözümdür.
Bu amaçla ücret - fiyat sarmalarının kırılabilmesi için öncelikli enflasyondaki artış beklentisinin kırılması gerekir. Enflasyondaki artış beklentisi tamamen maliyet enflasyonu kaynaklıdır yani bir işçi faturaların, gıda fiyatlarının, ev kiralarının veya okul masraflarının daha fazla artacağını öngörüyorsa daha fazla ücret beklentisine girmesi kadar doğal bir şey olamaz.
Bütün bu beklentiler ücretlerin artırılması yönünde işçilerin bir baskı oluşturmasına da sebep olur.
Diğer taraftan işletmeler artan maliyetler karşısında diğer maliyetleri de eklemek zorunda oldukları bir ortamda sadece işçi maliyetlerini aşağı çekebildikleri için onlar da buraya odaklanırlar.
Kesinlikle bir yanılgıyı ortaya koymak gerekir ki ücret-fiyat sarmalında işçiler ve çalışanlar günah keçisi ilan edilmemelidir.
Çünkü enflasyonun işçi maliyetleri dışında kira, hammadde fiyatları, enerji, ulaşım, vergiler ve sigortalar gibi maliyet unsurları da vardır.
Dolayısıyla maliyet artışını yani enflasyonu sadece işçiye yüklemek ve işçi ücretlerinin yükselmesini enflasyonun temel sebebi olarak ortaya koymak son derece haksız bir uygulamadır.
Eğer enflasyon kontrol altına alınmaz ise bu kısır döngü bir tilkinin kendi kuyruğunu yakalaması çabası gibi sonuçsuz kalacaktır.
İşin temelinde yerli paranın enflasyon karşısına gittikçe erimesi ve satın alma gücünü kaybetmesi yatmaktadır.
Paranın kendi fonksiyonlarını icra edemediği bir ekonomik ortamda fiyatlar ve ücretler devamlı yukarı yönlü hareket edeceği için ekonomideki sarsıntı ve depremler uzayıp gidecektir.
Milli Ekonomi Modeli'ndeki Milli Para sistemi istikrarlı ve maliyetsiz bir para politikası ortaya koyduğu için hem ücretlerde hem de fiyatlarda istikrarı sağlayabilir.
Salı günü hükümet asgari ücrete %34 oranında zam yaparak net 11.402 liraya kadar çıkardı.
Bu oran bazı çevrelerde rekor düzeyde bir ücret artışını ifade etse de dolar bazında 450 dolara düştü bile. Bu rakam dahi açılık ve yoksulluk sınırının çok çok altında kalmaktadır.
Örneğin, asgari ücretin %34 artırıldığını gören ev sahipleri öncelikle kiraları artırma yoluna gideceklerdir.
Firmalar da işçi maliyetlerinin yükseldiğini gerekçe göstererek ürettikleri ürünün üzerine %34'ün çok üstüne bir zam yapacaklardır.
İşte tam bu noktada ücret - fiyat sarmalı bir yılan gibi ekonomiyi sarmaktadır.
Tekrar edecek olursak ücret - fiyat sarmalının sorumlusu kesinlikle işçi değildir
Emekçileri ve çalışanları burada sorumlu göstermek son derece sorumsuz ve de adil olmayan bir yorum olacaktır.
Fiyat ücret sarmalının tek sorumlusu enflasyonu düşürmeyi beceremeyen siyasi kadrolardır.
Düne kadar "faiz sebep enflasyon sonuç" diyen hükümet bu tekerlemesinden vazgeçerek 22 Haziran 2023'te politika faizini %15'e çıkardı.
Adama sormazlar mı: Mademki faizi çıkaracaktınız neden düşürdünüz?
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024