Trabzonspor ve on iki dev adam

Sporda ülkemizde ciddi gelişmeler yaşıyoruz.

Beklenmeyen başarıların, çok rahat gerçekleştiğine şahit oluyoruz. Futbolda son yıllarda aldığımız başarılı sonuçlar süregeliyor. Üstelik elde edilen bu başarılı sonuçlar geniş kitleler içerisinde yankı buluyor.

Uzun yıllardan beri başarı batının malı olarak gösterilmiş, milletimiz ise başarıdan çok uzakta gösterilmiştir. Hep dikkatimizi çekmiştir, çocukluk yıllarında süper yeteneklere ve başarılara sahip olan insanımız nasıl olurda büyüdüğü zaman yeteneklerini bu derece kaybeder diye.

Oysa ihmal edilen iki husus vardı. Birincisi öz güven; ikincisi eğitim teşebbüsü.

Aslında Trabzonspor bu tespitleri ilk yapan spor kulüplerinden birisi idi. Anadolu'nun bağrından çıkmış, öz güveni ve aldığı eğitimi ile birlikte başarıdan başarıya koşmasını bilmişti. Neticede İstanbul takımlarının tekelinde olan büyükler ailesine girmesini de başarmıştı.

Mehmet Ali Yılmaz'ın kulübün başına gelmesiyle esen başarı rüzgarlarının durduğuna da şahit olduk. Mehmet Ali Yılmaz'ın özellikle Trabzon dışından kulübü idare etme yanlışı, hem kulüpte isabetli kararlar alınmasını engelledi, hem de kırgınlıkların artmasına yol açtı. Neticede başarısız bir takım ve futboldan uzaklaşan bir taraftar ile karşılaştık.

Özkan Sümer'in başa gelmesiyle Faruk Özak'ın da verdiği destekle Trabzonspor eski günlerine dönmeye başladı. Trabzonlu yeniden futbolla barışmanın sevinicini ortaya koydu.

Ligin ilk üç haftasında üstün galibiyetler alan Trabzonspor hem namağlup ünvanını almış hem de lider konumundaydı. Ta ki Diyarbakır deplasmanına gidinceye kadar.

Diyarbakırspor da küçümsenmeyecek bir takım. Ancak Trabzonspor çabuk havaya girdiği için kontrollü futbol ortaya koyamadı. Tekelioğlu'nun da ikazlarına rağmen, takım basının estirdiği havaya kapıldı ve güçlü duruşu ortaya koyamadı. Başarıya talip olan takımlarımıza önerimiz mütevazı kimliklerinden taviz vermeksizin inançlarını ve motivasyonlarını kaybetmeden çalışmaları ve daha çok çalışmalarıdır.

İşte on iki dev adamın da yaptığı budur. Avrupa Basketbol şampiyonasında finale kadar yükselen millilerimiz başarının adını "Türk" olarak yazmıştır.

Bu büyük milletin bir ferdi olarak milli başarılarımızı siyasilerimize örnek olarak göstermek istiyorum. Batılılara karşı kompleks içinde davranan, taviz üstüne taviz veren politikacılarımız, başarının kendi içimizde olduğunu ve öz kaynaklarımıza dönüldüğünde elde edileceğini inşallah görmüşlerdir.

Bizden hatırlatması.