Elde var olanla yetinmeye "kanaat" denmiştir. Bu güzel davranış biçimi, toplumsal hayatta hem bireyin huzuru hem de başkalarının can ve mal güvenliği açısından büyük önem taşır. Çünkü insanları suça teşvik eden en temel duygu, elde olanla yetinmeme hâlidir.
Kanaat duygusu olmayan kişinin gözü; başkasının malında, makamında, mevkiinde, hatta canında olur. Kolay yoldan elde etme hırsı, insanları haksızlığa, hırsızlığa, zulme, teröre ve cinayete sürükler.
Son günlerde kamuoyunu fazlaca meşgul eden gençliğimizi dolayısıyla geleceğimizi en fazla tehdit eden; sanal bahis, çeteleşme, uyuşturucu bağımlılığının dahi temelinde insanların kanaatsizliği, başkasının elinde olanlara göz dikmek duygusu yatmaktadır.
İnsanoğlunun yapısında bitmez tükenmez arzular vardır. Ancak bu istekler frenlendiği ve kişi kanaatkâr olduğu ölçüde mutluluğa yaklaşabilir. Nitekim Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) bu hakikati veciz bir hadis-i şerif ile haber verir:
"İnsanoğluna iki vadi dolusu altın verilse bir üçüncüsünü ister. Fakat insanoğlunun gözünü ancak toprak doyurur." (Buhârî, Rikak 10)
Bitmeyen isteklerin kontrol altına alınması anlamına gelen kanaat olmazsa, kişi kendisini sürekli elde edemediğinin yoksulu olarak görecek ve gerçek zenginlik duygusuna asla ulaşamayacaktır. Oysa kanaat sahibi kişi, elindekine razı olur; kendinden daha zor durumda olanları düşünür ve bunun huzurunu yaşar.
Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor:
"Sizden biri, mal ve yaratılışça kendisinden üstün olana bakınca, nazarını kendisinden aşağıda olana çevirsin. Böyle yapmak, Allah'ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir."
(Buhârî, Rikâk 30; Müslim, Zühd 8; Tirmizî, Kıyamet 59 – Kütüb-i Sitte 4828)
Zenginliğin de fakirliğin de yalnızca maddi değil, manevi yönleri vardır. Nice kanaat sahibi vardır ki maddi olarak sınırlı imkânlara sahiptir ama gönlü zengindir; nice kimseler de vardır ki malı çoktur fakat kanaatsiz olduğundan mutsuzdur. Bu yüzden atalarımız: "Kanaat tükenmez hazinedir." demişlerdir.
Kanaat ehli olanlar Resûlullah (s.a.a.) tarafından şu hadisle övülmüştür:
"İslam hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda geçimi olup buna kanaat eden kimseye ne mutlu!" (Tirmizî, Zühd 35 – Kütüb-i Sitte 4822)
Kanaatin neticesinde oluşan tevekkülle elde edilecek rızkı ise sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) şöyle haber verir:
"Eğer siz Allah'a gereği gibi güvenseydiniz, Allah sizi de kuşları doyurduğu gibi rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıkar, akşam dolu dönerler." (Tirmizî, Zühd 33; İbn Mâce, Zühd 14)
Tüm bu bilgiler ışığında görülmektedir ki, dünyada yaşanan zulümlerin, savaşların, haksızlıkların ve açgözlülüğün temelinde yatan sebep; elde olanla yetinmemek ve daha fazlası için gayrimeşru yollara başvurmaktır.
Rabbim cümlemize kanaat ehli olmayı, kanaatin huzuruna ve gerçek zenginliğine kavuşmayı nasip eylesin. Âmin.
Kanaat duygusu olmayan kişinin gözü; başkasının malında, makamında, mevkiinde, hatta canında olur. Kolay yoldan elde etme hırsı, insanları haksızlığa, hırsızlığa, zulme, teröre ve cinayete sürükler.
Son günlerde kamuoyunu fazlaca meşgul eden gençliğimizi dolayısıyla geleceğimizi en fazla tehdit eden; sanal bahis, çeteleşme, uyuşturucu bağımlılığının dahi temelinde insanların kanaatsizliği, başkasının elinde olanlara göz dikmek duygusu yatmaktadır.
İnsanoğlunun yapısında bitmez tükenmez arzular vardır. Ancak bu istekler frenlendiği ve kişi kanaatkâr olduğu ölçüde mutluluğa yaklaşabilir. Nitekim Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) bu hakikati veciz bir hadis-i şerif ile haber verir:
"İnsanoğluna iki vadi dolusu altın verilse bir üçüncüsünü ister. Fakat insanoğlunun gözünü ancak toprak doyurur." (Buhârî, Rikak 10)
Bitmeyen isteklerin kontrol altına alınması anlamına gelen kanaat olmazsa, kişi kendisini sürekli elde edemediğinin yoksulu olarak görecek ve gerçek zenginlik duygusuna asla ulaşamayacaktır. Oysa kanaat sahibi kişi, elindekine razı olur; kendinden daha zor durumda olanları düşünür ve bunun huzurunu yaşar.
Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor:
"Sizden biri, mal ve yaratılışça kendisinden üstün olana bakınca, nazarını kendisinden aşağıda olana çevirsin. Böyle yapmak, Allah'ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir."
(Buhârî, Rikâk 30; Müslim, Zühd 8; Tirmizî, Kıyamet 59 – Kütüb-i Sitte 4828)
Zenginliğin de fakirliğin de yalnızca maddi değil, manevi yönleri vardır. Nice kanaat sahibi vardır ki maddi olarak sınırlı imkânlara sahiptir ama gönlü zengindir; nice kimseler de vardır ki malı çoktur fakat kanaatsiz olduğundan mutsuzdur. Bu yüzden atalarımız: "Kanaat tükenmez hazinedir." demişlerdir.
Kanaat ehli olanlar Resûlullah (s.a.a.) tarafından şu hadisle övülmüştür:
"İslam hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda geçimi olup buna kanaat eden kimseye ne mutlu!" (Tirmizî, Zühd 35 – Kütüb-i Sitte 4822)
Kanaatin neticesinde oluşan tevekkülle elde edilecek rızkı ise sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) şöyle haber verir:
"Eğer siz Allah'a gereği gibi güvenseydiniz, Allah sizi de kuşları doyurduğu gibi rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıkar, akşam dolu dönerler." (Tirmizî, Zühd 33; İbn Mâce, Zühd 14)
Tüm bu bilgiler ışığında görülmektedir ki, dünyada yaşanan zulümlerin, savaşların, haksızlıkların ve açgözlülüğün temelinde yatan sebep; elde olanla yetinmemek ve daha fazlası için gayrimeşru yollara başvurmaktır.
Rabbim cümlemize kanaat ehli olmayı, kanaatin huzuruna ve gerçek zenginliğine kavuşmayı nasip eylesin. Âmin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Tükenmeyen hazine kanaattir / 23.11.2025
- Dava adamının duruşu da sözü de değişmez / 22.11.2025
- Kalbin pası nasıl silinir? / 21.11.2025
- Ahireti unutan dünyasını da kaybeder / 20.11.2025
- Toplumun çekirdeği ailedir / 19.11.2025
- Vatan için toprağa düşen yiğitlere… / 18.11.2025
- Hak yerini bulmazsa? / 17.11.2025
- Haksızlık karşısında tavrımız nedir? / 16.11.2025
- Attığınız adıma dikkat edin, hesabı çetindir / 15.11.2025
- “Şimdi daha da kudurabilirsiniz” / 14.11.2025
- Dava adamının duruşu da sözü de değişmez / 22.11.2025
- Kalbin pası nasıl silinir? / 21.11.2025
- Ahireti unutan dünyasını da kaybeder / 20.11.2025
- Toplumun çekirdeği ailedir / 19.11.2025
- Vatan için toprağa düşen yiğitlere… / 18.11.2025
- Hak yerini bulmazsa? / 17.11.2025
- Haksızlık karşısında tavrımız nedir? / 16.11.2025
- Attığınız adıma dikkat edin, hesabı çetindir / 15.11.2025
- “Şimdi daha da kudurabilirsiniz” / 14.11.2025
















































































