logo
20 NİSAN 2024

Türk Bayrağı flama olamaz

18.09.2001 00:00:00
Kuvay-ı milliye kadrosunun, Türkiye'yi içinde bulunduğu kuşatılmışlıktan çıkarmak için başlattığı yürüyüş Manisa ve Uşak'ta da devam etti. Kuvay-ı milliye kadrosunu büyük bir coşku ile bağrına basan binlerce Manisalı ve Uşaklı vatandaş, "Egemenlik devredilemez", "Türk bayrağı flama olamaz" mesajı verdi

Ülkemizin içinde bulunduğu problemler, karşı karşıya olduğu tehlikeler ve bu problemlerin çözüm adresi ile tehlikeleri bertaraf etmek için yapılması gerekenler hakkında bilgi aktarmak için Anadolu'yu karış karış dolaşmakta olan kuvay-ı milliye kadrosunun bu hafta sonu uğrak yerleri, şehzadeler kenti Manisa ile aşıklar şehri Uşak oldu. Manisa'da güzide bir park tesisi ile Uşak'ta 1 Eylül Sanayi Sitesi Sosyal Tesislerini tıklım tıklım dolduran binlerce Manisalı ve Uşaklı vatandaş, kuvay-ı milliye kadrosunun neferlerinden, Türkiye'nin bir ekonomik kriz yaşamayıp bilinçli olarak bir çöküşe sürüklendiği, neticede de haritadan silinmek istendiğine dair detaylı ve doyurucu bilgiler edindi. Tarihte görülmedik bu kuşatılmışlık karşısında çarenin de var olduğunu öğrendi. Çarenin, Prof. Dr. Haydar Baş'ın mimarlığını yaptığı kuvay-ı milliye kadrosunda olduğunu bizzat onları dinleyerek gördü. Bunun üzerine de Manisa ve Uşak semalarını "Bu vatan bizimdir bizim kalacak", "Bu vatan bu millet sizi bekliyor" tezahüratları ile inim inim inletti.

UMUT DOLU GÜNLERİN DO?MASI YAKINDIR

Kuvay-ı milliye kadrosunun Manisa ve Uşak'taki toplantısına rahatsızlığı nedeniyle Prof. Dr. Haydar Baş katılamadı. Manisa ve Uşaklı vatandaşlarımızla kadrodan, Yeni Mesaj Gazetesi Yazarı Ali Değirmenci, Dr. Abdullah Terzi, Abdullah Ağar, Dr. Nuri Kaplan, İşadamı İzzet Yaşar, Dr. Musa Demir ve işadamı Yahya Köse hemhal oldu.

Dr. Nuri Kaplan'ın, 7 Nisan 2001'de Trabzon'da 60 bin kişinin katıldığı mitingle start verilen, 20 Mayıs'ta İstanbul Çağlayan, 10 Haziran'da da Ankara Tandoğan Meydanında milyonlarca insanı buluşturan kuvay-ı milliye yürüyüşü hakkında kısa ve öz bilgi sunmasından, mitinglerin ardından Anadolu'daki illerin karış karış dolaşılmaya başlandığını aktarmasından ve toplumun omurga kesimiyle istişare için gerçekleştirilen bu hummalı çalışmaların devam edeceğini belirtmesinden sonra söz alan Ali Değirmenci, Manisa ve Uşaklılara, Prof. Dr. Haydar Baş'ın mesajını sundu. Ardından Türkiye'yi bekleyen tehlikelere dikkat çekti. Bu tehlikelerin farkında olan bir tek ses ve kadronun varlığından, bu sesin Prof. Dr. Haydar Baş, kadronun da onun mimarlığını yaptığı kuvay-ı milliye kadrosu olduğundan bahsetti. Ali Değirmenci, kuvay-ı milliye ruhunun yeniden canlanış sebebi tehlikelerden biri olarak gösterdiği AB ve AB'ye üyeliğin beraberinde getireceği negatifliklere dikkat çekti. Almanya eski Başbakanı Helmuth Kohl'ün, "Haçlar olmaz ise AB olmaz" sözünü hatırlatarak AB'nin gerçek kimliğine işaret eden Değirmenci şunları söyledi:

"Avrupa'da, parlamentosu, bayrağı, hükümeti, ordusu, parası ile bir birleşik devlet doğuyor. Türkiye, bu birliğe üye olursa çok ciddi badirelerle karşı karşıya kalacak. Türkiye bir eyalet olacak. Bunu kabul etmek mümkün müdür? Egemenliğimiz, kısmen AB'ye devredilecek. Egemenliğimizi eğer devredeceksek, bu millet, Çanakkale'de niye savaştı? İstiklal Savaşını niye yaptı? Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vazgeçilmez karakteri ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık değil midir? Sevr ile AB Katılım Ortaklığı Belgesi arasında ne fark vardır? Bütün bu soruları sormamızı gerektiren şey odur ki Türkiye, kendimizin seçtiği insanların imzaları ile parçalanıyor. Fakat bilinmelidir ki bu millet aç, susuz, çıplak kalabilir. Ama vatanından, inancından, bayrağından, kimliğinden taviz vermez."

Türkiye'de yaşanmakta olan ekonomik krize değindiği konuşmasında Ali Değirmenci, Türkiye'de ekonomik kriz yaşanmadığını, dış güdümlü bir çökertme planının var olduğunu, IMF'nin talimatıyla tarımın baltalandığını, tütün, şeker, çay ekiminin engellendiğini, her şeyimize el konulduğunu belirterek, "bu ülkede IMF'nin mi, milletin mi dediği olacak?" diye sordu. Türkiye'nin hayrına olmayan AB'ye üyelik, IMF'nin çökertme politikalarına bir tek kuvay-ı milliyenin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş'tan "hayır" sesinin yükseldiğini, Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "24 saatte bu ekonomik krizi çözerim" çağrısında bulunmasına rağmen yetkililerin duymazlıktan geldiklerini söyleyen Değirmenci, "Ama bu çağrıya milletimiz cevap verdi. Bize, bizi bu badireden çıkaracak yeni bir ümit lazım, dedi. Yapılan anketlerde, milletimiz, Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunu % 39 oranında bir destekle, problemlerimizi çözecek insan ve kadro olarak gösterdi. Trabzon, İstanbul, Ankara'da milyonların katıldığı mitinglerle de bu desteğini teyid etti. Onun içindir ki Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, iş başa düştü, diye yollara düştü. Gittiği her ilde milletimizin, 'başımıza geç' çağrısıyla karşılaştı. Onun için Türkiye'de yeni bir tarih yazılıyor. Türkiye'de yeni günlerin doğması yakındır" dedi.

ÇÖZÜM MİLLİ DURUŞTADIR

Ali Değirmenci'den sonra söz alan Dr. Abdullah Terzi, bu milletin bin türlü entrika ile Balkanlardaki, Kafkaslardaki, Ortadoğu'daki kolu kırılıp Anadolu'ya sıkıştırıldığını, ama orada da rahat bırakılmayıp 20. yüzyılın başında Anadolu'nun bir çok yeri işgal edildiğini, canlanan kuvay-ı milliye ruhu ile bu işgale son verildiğini hatırlatarak, "O gün düşman görünüyor, biliniyordu. Onun için mücadele kolaydı. Bugün ise düşmanlar çok sinsi planlarla karşımızdalar. Sisli, puslu hava içerisinde ülkemizi kuşatma içerisine aldılar. Silahlı kuvvetlerle bu milleti yıkamadılar, bölemediler. Şimdi artık kafaları, beyinleri, gönülleri işgal ederek bu milleti dize getirmek istiyorlar. 'ABD olmadan Türkiye'yi yönetemeyiz. AB olmadan bu işler olmaz. Oradan icazet almalıyız' gibi bir mantık yerleşti. Bu çok tehlikeli bir gidişattır" dedi.

Başka ülkelerin insanlarının çalışarak Türkiye'yi bakacakları şeklindeki anlayışa kargaların bile güleceğini, bu milletin meselelerini ancak bu milletin çözebileceğini söyleyen Dr. Terzi, şöyle dedi: "Bugün, bir grup diyor ki, 'Bu ülkenin meseleleri çok ağırdır. ABD ile beraber olmadan, AB'ye girmeden bu problemleri çözmek mümkün değildir.' Bu görüş yeni bir görüş değildir. İstiklal harbindeki mandacı görüşün ta kendisidir. Ama Amasya ve Sivas Kongresinde bu millet, Mustafa Kemal'in başını çektiği kuvay-ı milliye hareketinde 'Biz mandacılığı kabul etmiyoruz' dedi. İkinci görüş ise bu görüştür. Çözüm milli duruştadır, diyen görüştür. Bu görüşün başını bugün Prof. Dr. Haydar Baş Bey çekmektedir. Onun için biz memleketin problemlerinin çözüm yollarını Avrupa başkentlerinde, ABD yollarında görüşüp çözmeye talip olmadık. Anteplisi, Adapazarlısı, Trabzonlusu, Uşaklısı ile bu millet ile çözmeye talip olduk. Onun için biz, bu milletten icazet almak için yollara düştük. Anadolu'yu karış karış dolaşıyoruz."

TÜRK BAYRA?I FLAMA OLAMAZ

Savunma stratejileri uzmanı Abdullah Ağar, kimi zaman soğuk kimi zaman sıcak gelişen millet arası mücadelelerde, milli ve manevi güç unsurlarına yapılan saldırılara dikkat çekerek, Türkiye'nin AB macerasında, bu açıdan önemli bir noktaya şöyle işaret etti:

" Uşaklılar olarak buraya bir bayrak ile geldiniz. Bu bayrağın bir anlamı vardır. Türk bayrağının oluşumunu şöyle anlatırlar. Kosova meydan muharebesi bitmiş, akşam olmuş, gaziler akşam namazını kılmaktalar. Gaziler başlarını kaldırdıklarında bir bakıyorlar ki gökteki ayın yanına bir yıldız gelmiş, bu ay ve yıldızın silueti yerdeki şehitlerin kanına aksetmiş ve Türk bayrağı böyle doğmuştur. Doğrudur. Ancak hepiniz göğe baktığınız zaman o ayın yanına o yıldızın o açıyla geldiğini göremezsiniz. Peki bu yıldız hangi yıldızdır? Bir gün Peygamber Efendimiz, Hz. Cebrail ile sohbet ediyor. Cebrail'e 'Sen kaç yaşındasın?' diye soruyor. Cebrail, 'Ben yaşımı bilmem ama -gökteki bir yıldızı göstererek- bu yıldız her 70 bin senede bir parlar. Ben bu yıldızın binlerce defa parladığını gördüm' diyor. Bunun üzerine Resulullah Efendimiz tebessüm ederek, 'Ya Cebrail, o yıldız benim' diyor. İşte benim bayrağımdaki yıldız, o yıldızdır. Yine Mehmet Akif, İstiklal Marşında, 'O benim milletimin yıldızıdır parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak' diyor. Yine İstiklal Marşında Mehmet Akif şöyle diyor: 'Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal / Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celal?' Bizim inancımızda 'celal' sıfatı sadece Allah için kullanılır. Demek ki bu bayrakta Resulullah Efendimiz var. Bu bayrakta Allah var. Bu bayrakta şehitlerin ruhlar alemi var. Dumlupınarda Allah'ın rahmetine kavuşmuş olan atalarımızın kanı var. Güneydoğu'da benim vermiş olduğum 11 tane şehidimin kanı var."

Abdullah Ağar devamla, " Türkiye'yi sokmak istedikleri AB bayrağında 12 tane yıldız var. Bu yıldızlar, tahrif edilmiş Hıristiyanlıktaki 12 havariyi temsil etmektedir. Manasını aktardığım bizim bayrağımızı o bayrağın altında bir flama seviyesine düşürmeye çalışıyorlar" diyerek, "Siz o ay yıldızlı kutsal bayrağı o havari bayrağının altında ezdirecek misiniz?" diye sorduğunda salondan gür bir şekilde "hayır" sesleri yükseldi. Ağar, gafletin, dalaletin, ihanetin karşısındayız diyen önderiyle "Bu bayrak, bu vatan, bu asker, bu polis bizim" diyen bir kadronun, basiret, feraset, cesaret, çelikleşmiş bir yürek, bükülmez bir bilekle gelmekte olduğu müjdesini verdi.

ÇALIŞMAYA HAZIR OLUN

Abdullah Ağar'dan sonra işadamı İzzet Yaşar söz aldı. Yaşar, ülkemizin içine düştüğü krizde, ülkemiz üzerinde hesabı olanların büyük payı olmasına rağmen, siyasilerin de buna çanak tuttuklarını söyledi.

Yanlış politikalarla bu büyük milletin karnını doyuramaz, geleceğini düşünemez duruma geldiğini söyleyen Yaşar, "Karın doyurmanın yolu çalışmaktan başka bir şey değildir. Bağımsızlığımızı ona buna peşkeş çekmek hiç değildir. Onun için çalışmaya hazır olun" dedi. Yaşar şunları söyledi:

"Geleceğimiz hakkındaki kararları milli bir hassasiyetle biz kendimiz verelim, kendimiz uygulayalım. Önce kendi insanımızı sevelim. Birbirimizi dinleyelim. Tartışalım. Konuşalım. Ama asla kavga etmeyelim. Bu ülke topraklarını savunurken şehit olan milyonlarca insanımıza rahmet okuyalım. Askerimize, polisimize, topyekün milletimize sahip çıkalım. 21. Yüzyılın büyük Türkiye'sini hep birlikte kuralım. Ondan sonra diğer milletlerle eşit şartlarda alış veriş yapacaksak onu yapalım. Pazarlık yapacaksak onu yapalım. Hiç kimsenin uydusu, mandası olmayalım. 'Bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır' diyoruz; ama gereğini de yapalım. Bu ideallerin sahibi olacak lider olaylar olduktan sonra arkasından gitmeye bile mecali olmayan insanlar, genel başkanlar değildir. Bu ideallerin sahibi lider , milletine yol gösteren, bin yıl sonrasını gören liderdir. Karnımızı doyurmak için çalışmak, büyük devlet olmak için de Prof. Dr. Haydar Baş hocamızla yola çıkmış olan kuvay-ı milliye ekibine ve onun büyük davasına hepimiz sahip çıkalım."

TÜRKİYE TAM BA?IMSIZ OLACAK

Kuvay-ı milliyenin sesi Ali Altın ile Uşaklı ozan Mustafa Çobanoğlu'nun söylediği marşlar, kahramanlık türküleri ile adeta bir coşku seline dönüşen Uşak'taki kuvay-ı milliye toplantısının son konuşmacısı Dr. Musa Demir'di. Dünyada bir tek bu milletin marşının adının İstiklal Marşı olduğuna dikkat çekerek, İstiklal Marşı'ndan, "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım / Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım / Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım." ve

"Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin hürriyet / Hakkıdır Hakk'a tapan bayrağımın hürriyet." dizelerini okuyan

Dr. Musa Demir, "İstiklal Harbi dönemi şartlarını tekrar yaşıyor olduğumuz için bu dizeleri okudum" dedi. Amerikalıların, "Türkiye, yönetimi Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir" diyerek Derviş'i gönderdiklerine işaret eden Demir, " Batılının, Avrupalının bu millete bakışı şaşıdır. Onun bakışı ile bu milleti düzeltmeye kalkarsak yanılırız. Bu milletin idarecileri kahkaha aynasına baktıkça kendilerini yamuk görüyor, düzeltmeye kalktıkça daha da yamuluyorlar. Halbuki gerçek aynaya bakmaları lazımdır. O ayna da milletin kendisidir" dedi. Dr. Musa Demir, çok yakında, millet aynasına bakanların oluşturduğu kuvay-ı milliyenin "Bağımsız Türkiye" diye bir müjde vereceğini bildirdi.
'Yarım saat sonra gelir alırsın' dedi!
Torbacılık suç olmaktan çıktı mı?
Dev dalgalar yürekleri ağızlara getirdi
Antalya'da şiddetli fırtına!
1 Haşdi Şabi mensubu öldü, 8 asker yaralandı
Hava saldırısı mı, patlama mı?
'Takmaya devam edeceğim'
Rolex müdafaası!
Yerlikaya, Mardin ve Diyarbakır için düğmeye bastı
İki ile kayyum mu atanacak?
Özel'e İmamoğlu ve Yavaş da eşlik etti
CHP'den Anıtkabir ziyareti
Vali Gül'den boşaltılan evler hakkında açıklama
Heyelan nedeniyle 30 ev boşaltıldı
'Biz de bu programı tavsiye ederdik'
IMF'den Şimşek programına destek
Armutlu hayalet şehre döndü
'Berzeg Sendromu' mahalleyi boşalttı
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
Para vermeyen annesini benzin dökerek yaktı
Tutuklanırken dikkat çeken sözler
'Vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'İsim nedir?' dedim. Buyurdular: Alamet
'Şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım'
Mültecilerin kaçak işyerlerini mühürledi
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
Istakoza değil balinaya bakın
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
'Yarım saat sonra gelir alırsın' dedi!
Torbacılık suç olmaktan çıktı mı?
Dev dalgalar yürekleri ağızlara getirdi
Antalya'da şiddetli fırtına!
1 Haşdi Şabi mensubu öldü, 8 asker yaralandı
Hava saldırısı mı, patlama mı?
'Takmaya devam edeceğim'
Rolex müdafaası!
Yerlikaya, Mardin ve Diyarbakır için düğmeye bastı
İki ile kayyum mu atanacak?
Özel'e İmamoğlu ve Yavaş da eşlik etti
CHP'den Anıtkabir ziyareti
Vali Gül'den boşaltılan evler hakkında açıklama
Heyelan nedeniyle 30 ev boşaltıldı
'Biz de bu programı tavsiye ederdik'
IMF'den Şimşek programına destek
Armutlu hayalet şehre döndü
'Berzeg Sendromu' mahalleyi boşalttı
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
Para vermeyen annesini benzin dökerek yaktı
Tutuklanırken dikkat çeken sözler
'Vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'İsim nedir?' dedim. Buyurdular: Alamet
'Şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım'
Mültecilerin kaçak işyerlerini mühürledi
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
Istakoza değil balinaya bakın
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz

Edirne’den gelen görüntü tartışma yarattı: Uyarıcı ilaç satmak suç olmaktan mı çıktı?

Edirne'de polisin üzerinden yeşil reçete ile satılan ilaç çıkan kadını gözaltına alırken eşine de 'Yarım saat sonra gelin alın' demesi tartışmalara neden oldu.
20.04.2024 14:03:00 / Güncelleme: 20.04.2024 14:09:53
Atakan Akbal
Edirne’den gelen görüntü tartışma yarattı: Uyarıcı ilaç satmak suç olmaktan mı çıktı?
Edirne’den gelen görüntü tartışma yarattı: Uyarıcı ilaç satmak suç olmaktan mı çıktı?
Uyuşturucu ile mücadele konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı kanalıyla her gün onlarca operasyon düzenlenirken, bir yandan uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin kullanımı ve ticaretindeki artış da devam ediyor.

Çocukları uyuşturucu satıcılarının pençesine düşen aileler, cezaların yeterince caydırıcı olmamasından veya uyuşturucu satıcılarının çoğu zaman cezasız kalmasından şikayetçi.

"Yarım saat sonra gelir alırsın"

Edirne'de kaydedilip sosyal medyada paylaşılan bir görüntü ise tartışmayı yeniden başlattı.

Görüntülerde, üzerinde bağımlılık ve kötüye kullanma potansiyeli olduğu için yeşil reçete ile satılması gereken 12 adet ilaç çıkan bir kadın polis tarafından gözaltına alınarak polis aracına bindiriliyor.

Kaydı yapan kişi kişi de gözaltına alınan eşine "Sen nasıl gittiysen gelir alırım oradan" diyor. Gözaltı işlemini yapan polis memuru ise "Yarım saat sonra gelir alırsın" diyor.

Cezasızlık mı var?

Görüntüler üzerine sosyal medyada 'torbacılık suç olmaktan çıktı mı?', 'tweet atan tutuklanırken torba tutan yarım saat sonra serbest mi kalıyor?' eleştirileri eşliğinde tartışma başladı.

Konuyu sorduğumuz kendisi de eski bir emniyet mensubu olan Güvenlik Politikaları Uzmanı ve DP GİK Üyesi Mustafa Böğürcü, uyuşturucu satışının suç olmaktan çıkmadığını ve suçun işleniş biçimi ve tekrarlanma durumuna göre 20 yıla kadar cezalarla yargılama ve mahkumiyet olduğunu söyledi.



Uygulama sorunlu

Söz konusu görüntüden, gözaltına alınan şahsın daha önce uyuşturucu veya yasaklı madde satışı yaptığının anlaşılmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Böğürcü, "Polisin yaptığı işlem hakkında savcılık ifadesi için arama kaydı olan birinin mevcutlu olarak savcılığa sevk işlemi gibi görünüyor. Ancak bunun için ikamete gidildiğinde şahsın üzerinden yasaklı madde çıkmış da olabilir. Olaydan bağımsız olarak, orada görev yapan polis memurunun görüntü kaydı yapan kişiye 'Yarım saat sonra gelir alırsın' gibi bir ifade kullanması doğru değil. Bu görüntü, 'suç işleyenler ön kapıdan alınıp arka kapıdan salınıyor' algısının pekişmesine neden olur. Zaten vatandaşların adli sisteme olan inancı bu kadar zayıflatılmışken, kolluk güçlerinin de kamuoyunda farklı algılara neden olacak söylem ve hareketlerden kaçınması gerekir" diye konuştu.


Fırat Kalkanı bölgesinde 5 terörist etkisiz hale getirildi

Milli Savunma Bakanlığı, Fırat Kalkanı bölgesinde tespit edilen 5 PKK/YPG'li teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi

20.04.2024 11:32:00 / Güncelleme: 20.04.2024 11:35:00
AA
Fırat Kalkanı bölgesinde 5 terörist etkisiz hale getirildi
Fırat Kalkanı bölgesinde 5 terörist etkisiz hale getirildi

Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Gücünü asil milletimizden alan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye'nin kuzeyindeki PKK/YPG'li teröristlere karşı operasyonlarına devam ediyor. Fırat Kalkanı bölgesinde tespit edilen 5 PKK/YPG'li terörist etkisiz hale getirildi. Her nerede olursa olsun terör örgütleriyle mücadelemiz en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecek" ifadeleri kullanıldı. 

Reklam Kurulu 3,5 ayda 94 milyon TL ceza kesti

Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Reklam Kurulu, yılın ilk 3,5 ayında toplam 639 adet dosya hakkında görüş ve değerlendirmelerde bulundu
20.04.2024 10:06:00
İhlas Haber Ajansı
Reklam Kurulu 3,5 ayda 94 milyon TL ceza kesti
Reklam Kurulu 3,5 ayda 94 milyon TL ceza kesti
Reklam Kurulu'nun 16 Nisan 2024 tarihinde gerçekleştirilen 344 sayılı toplantısında, tüketicileri aldatan, yanıltan, tecrübe ve bilgi eksikliklerini istismar eden reklamlar ile haksız ticari uygulamalar incelendi. Toplantıda görüşülen 161 adet dosyadan 139'u mevzuata aykırı bulunurken, söz konusu reklam ve ticari uygulamalar hakkında durdurma cezası ile birlikte toplam 28 milyon 884 bin 143 lira idari para cezası uygulanmasına karar verildi.

Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Reklam Kurulu, yılın ilk 3,5 ayında toplam 639 adet dosya hakkında görüş ve değerlendirmelerde bulundu. Aldatıcı reklam veya haksız ticari uygulama olduğu tespit edilen 554 adet dosya hakkında durdurma cezasının yanı sıra, toplam 94 milyon 139 bin 110 lira idari para cezası uygulanmasına karar verildi.

Son toplantının gündem konusunu tüketicileri yanıltan indirimli satış reklamları oluşturdu

Açıklamada, çok sayıda üründe çeşitli oranlarda indirimlerin yapılacağının ilan edildiği indirimli satış kampanyalarının, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çokça tercih edilen bir pazarlama yöntemi olduğuna dikkat çekilerek çeşitli ürünlere uygun şartlarda ulaşabilmeye imkan sağlayan çevrimiçi alışveriş kanallarının yaygınlaşmasıyla birlikte indirim kampanyalarının sıklaştığı ve çeşitlendiği, bununla beraber çeşitli tüketici mağduriyetlerinin de arttığı gözlemlendiği vurgulanarak, "Bu çerçevede, yakından takip edilen tüketicileri aldatan, yanıltan, gerçekte olduğundan daha fazla indirim yapılıyormuş algısı oluşturulan indirimli satış reklamları ve uygulamaları hakkında incelemelere devam edildi. Nisan ayı kurul gündeminde görüşülerek karara bağlanan dosyalarla birlikte yılın ilk dört ayında Reklam Kurulu tarafından 51 adet indirimli satış dosyası hakkında durdurma cezası ve toplam 11 milyon 457 bin 805 lira idari para cezası uygulanmasına karar verildi" denildi.

Erdoğan'dan görevden alma ve atama kararları

Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atama kararları Resmi Gazete'de yayımlandı.
20.04.2024 08:06:00
İhlas Haber Ajansı
Erdoğan'dan görevden alma ve atama kararları
Erdoğan'dan görevden alma ve atama kararları
Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atama kararlarına göre Hazine ve Maliye Bakanlığı'nda açık bulunan Vergi Başmüfettişliklerine Furkan Fırat, Erhan Yaşaran, Hatice Senger Erdoğan, Levent Emre, Bayram Gülçiçek, Barış Gürsoy, Volkan Nurdağ ve Halime Eda Tandoğan atandı.

Bakanlıkta açık bulunan Vergi Müfettişliklerine ise Sevil Toprak, Osman Neşet Tandoğan, Erol Cihan Dersinlioğlu ve yapılan yeterlilik sınavda başarı gösteren Vergi Müfettiş Yardımcıları Murat Dönmez, Güler Çelik, Harun Yartaş ve İbrahim Ayyıldız atandı. Atamalar 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 ve 3'üncü maddeleri ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 37'nci maddesi gereğince gerçekleştirildi.

Tarım ve Orman Bakanlığında açık bulunan Başmüfettişliklere ise 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2 ve 3'üncü maddeleri gereğince Müfettişler Caner Atasever, Mahmut Kaynar ve Songül Afşar atandı. Tarım ve Orman Bakanlığında ayrıca 5'inci Bölge Müdürü Şahin Çılgın görevden alındı.

Kültür ve Turizm Bakanlığında ise açık olan Başmüfettişliklere 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2 ve 3'üncü maddeleri gereğince Müfettişler Ercan Sarı, Atilla Özkan, Mustafa Yavuz Ülküm, Birol Baha Bağ, Burak Büyükkuzukıran, Fatih Tuna Tunasoylu, Enes Keten ve Emre İlhan atandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır ise görevden alındı.

Karar ile birlikte 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2 ve 3'üncü maddeleri gereğince Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında açık bulunan İş Müfettişliğine Yasin Zengin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında açık bulunan Başmüfettişliğe Müfettiş Eşref İmamoğlu atandı.

Karara göre 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2'nci maddesi gereğince Milli Eğitim Bakanlığı Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürü Züleyha Aydoğan ve Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü Trabzon Bölge Müdürü Enver Uzun ise görevden alındı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.