İmralı süreci, organize eden güçlerin istekleri doğrultusunda saat gibi işlemekte, Türk milleti de tiyatro seyreder gibi olanları seyretmektedir. Keşke seyrettiği yerde aklını kullansa, keşke neler oluyor diye bir yorumlamaya çalışsa, belki doğruyu bulur. Kartel medya, üzerine düşen bütün görevleri eksiksiz olarak yerine getirmektedir. PKK'nın elinde bulunan 8 rehinenin teslimiyle sahnelenmeye başlayan yeni oyun, perde perde devam etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, adeta teslim alınmış, onuru ayaklar altında çiğnenmiş; buna rağmen medya ve hükümet, yaşanan hezimeti zafer olarak nitelendirmektedirler. Olaylar öyle acayip bir hale büründü ki; sanki her geçen gün, terör örgütü yeni bir cephe kazanmakta, devlet diz çöktürülmektedir. Ne yazık ki bunlar milletimize, hükümet, medya ve yorumcular tarafından farklı aktarılmakta; milletimiz, yalana kurban edilmektedir. Yapılanlara bakar mısınız?
PKK, uzun bir zamandır kaçırdığı rehineleri tutanakla teslim ediliyor. Devlet ve milletimizin onuru ayaklar altına alınıyor. Halka yansıtılan; "Örgüt iyi niyet gösterisinde bulundu" deniliyor. İdamla yargılanmış ve bir türlü asılamamış terör örgütü elebaşı, mektupla "Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır" diye asla geri adım atmadıklarını meydanlardan dünyaya ilan ediyor.
Halka yansıtılan; "yaşasın silahlar bırakılıyor, barış süreci başlıyor" diye yutturuluyor. İsrail 3 yıl aradan sonra, Büyük İsrail Devletini kurmak, Suriye'deki zorluktan kurtulmak ve Türkiye ile olan ittifakını güçlendirmek için sahte olarak özür diliyor. Halkımıza da "dik duruşumuzla hakkımızı aldık" Deniliyor. Medya, "PKK'lı 100 kişilik grup sınırdan geçti, Türk jetleri de seyretti" diye haber yapıyor. TSK "asla böyle bir şey yok" diyerek haberi yalanlıyor. Velhasıl; yalan, yalan, yalan…
Üzerimizde kirli emelleri olanlar, Türk milletini yalana esir edip, arzularını yerine getirmeye kalkışıyorlar. Oyunda rolü olanlarda yalan değirmenine, yalan suyu taşıyorlar.
Bu yalanlarda rolü olanlar, zannetmesin ki kendileri nasipsiz kalacak. Elbette işi gücü yalan olanlar da bir gün yalana teslim olacak, onlarda yalana kurban gidecektir. Ne demişler atalarımız: "Keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner"
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, adeta teslim alınmış, onuru ayaklar altında çiğnenmiş; buna rağmen medya ve hükümet, yaşanan hezimeti zafer olarak nitelendirmektedirler. Olaylar öyle acayip bir hale büründü ki; sanki her geçen gün, terör örgütü yeni bir cephe kazanmakta, devlet diz çöktürülmektedir. Ne yazık ki bunlar milletimize, hükümet, medya ve yorumcular tarafından farklı aktarılmakta; milletimiz, yalana kurban edilmektedir. Yapılanlara bakar mısınız?
PKK, uzun bir zamandır kaçırdığı rehineleri tutanakla teslim ediliyor. Devlet ve milletimizin onuru ayaklar altına alınıyor. Halka yansıtılan; "Örgüt iyi niyet gösterisinde bulundu" deniliyor. İdamla yargılanmış ve bir türlü asılamamış terör örgütü elebaşı, mektupla "Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır" diye asla geri adım atmadıklarını meydanlardan dünyaya ilan ediyor.
Halka yansıtılan; "yaşasın silahlar bırakılıyor, barış süreci başlıyor" diye yutturuluyor. İsrail 3 yıl aradan sonra, Büyük İsrail Devletini kurmak, Suriye'deki zorluktan kurtulmak ve Türkiye ile olan ittifakını güçlendirmek için sahte olarak özür diliyor. Halkımıza da "dik duruşumuzla hakkımızı aldık" Deniliyor. Medya, "PKK'lı 100 kişilik grup sınırdan geçti, Türk jetleri de seyretti" diye haber yapıyor. TSK "asla böyle bir şey yok" diyerek haberi yalanlıyor. Velhasıl; yalan, yalan, yalan…
Üzerimizde kirli emelleri olanlar, Türk milletini yalana esir edip, arzularını yerine getirmeye kalkışıyorlar. Oyunda rolü olanlarda yalan değirmenine, yalan suyu taşıyorlar.
Bu yalanlarda rolü olanlar, zannetmesin ki kendileri nasipsiz kalacak. Elbette işi gücü yalan olanlar da bir gün yalana teslim olacak, onlarda yalana kurban gidecektir. Ne demişler atalarımız: "Keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner"
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- İnançla alakalı itikadi münafıklık / 15.05.2024
- İnsanları yargılayacak olan Allah’tır / 14.05.2024
- Öğretmeni öldürdüler! / 13.05.2024
- Öngörü hakkında / 11.05.2024
- Nebe Suresinin hatırlattıkları / 10.05.2024
- Duyduk duymadık demeyin! / 09.05.2024
- ‘Baba Devlet’ anlayışı / 08.05.2024
- İşçi Bayramı üzerinden yapılan algılar / 07.05.2024
- ‘İtibar vatandaşın alım gücüyle ölçülür’ / 06.05.2024
- Ölçüsü olmayan doğruyu bulamaz / 04.05.2024
- İnsanları yargılayacak olan Allah’tır / 14.05.2024
- Öğretmeni öldürdüler! / 13.05.2024
- Öngörü hakkında / 11.05.2024
- Nebe Suresinin hatırlattıkları / 10.05.2024
- Duyduk duymadık demeyin! / 09.05.2024
- ‘Baba Devlet’ anlayışı / 08.05.2024
- İşçi Bayramı üzerinden yapılan algılar / 07.05.2024
- ‘İtibar vatandaşın alım gücüyle ölçülür’ / 06.05.2024
- Ölçüsü olmayan doğruyu bulamaz / 04.05.2024