'Türk musikisi eser formları - 6' seslendirme dosyası:
Minarelerde okunan cenaze salâsı cuma salâsı ile aynı metne dayanır. Bu sebeple cuma namazı için verilen salâ, cenaze salâsı yerine de geçtiğinden bu vakitte ayrıca cenaze için salâ okunmazdı. Nitekim Selânikî, II. Murad'ın vefatı üzerine II. Mehmed, Manisa'dan İstanbul'a gelerek tahta çıktığında müezzinlerin cuma salâsı okumakta olduğunu söyledikten sonra, "Merhum padişahın dahi cenaze salâsı onunla iktifa olundu" diyerek ayrıca salâ verilmediğini belirtir (Târih, II, 433). Cenaze salâsının sonuna ölüm hakkındaki bazı âyetlerin eklendiği ve cuma salâsından bu şekilde ayırt edildiği de bilinmektedir. Bazı kayıtlar, minarelerde salâ vermenin, belli bir vakti olmayan cenaze namazının kılınacağı zamanı haber vermek maksadıyla okunduğunu, bu âdetin ilk olarak Mısır'da Fâtımîler zamanında başladığını göstermektedir. Günümüzde de salâ, namaza katılacak kimselerin hazırlanması için cenazenin kaldırılacağı vakit namazından bir saat önce okunmak suretiyle devam etmektedir.
Cenaze namazından sonra teşkil edilen cenaze alayı sırasında okunan salâ ise bir nevi zikir şeklinde ve cemaatin de katılmasıyla icra edilir. Bazı farklı metinleri olmakla birlikte en yaygın salâ şöyledir:
"لا إله إلا الله وحده لا شريك له ولا نظير له (ولا مثال له)، محمد رسول الله (أمين الله) حقا وصدقا اللهم صل على سيدنا محمد وعلى آل محمد، وصل وسلم على أسعد (وأشرف) نور جميع الأنبياء والمرسلين والحمد لله رب العالمين"
Cenaze alayında salâ şu şekilde okunurdu: Birinci safhada cenaze alayı yola koyulunca bir kişi "لا إله ... سيدنا محمد" kısmını okur, güzel sesli bir grup da "وعلى آل محمد" der. Bu sırada cemaat yürüyüş temposunda hep bir ağızdan "hû" ism-i şerîfini zikreder. Kabre varılıncaya kadar salâ ve zikir tekrarlanır. İkinci safha definden sonradır. Defni takiben okunan aşr-ı şerîfin ardından yine bir kişi baştan "والمرسلين"e kadar olan bölümü okur, ardından cemaatin tamamı "والحمد لله رب العالمين" cümlesini bestesine uygun bir şekilde söyler. Bu şekilde salâ sona erer.
Hüseynî makamındaki bu eserin Muzıkalı Hâfız Yaşar (Okur) ve Eyyûbî Hâfız Ali Rıza'dan (Şengel) derlediği notasını Nazarî-Amelî Türk Musikisi adlı eserinde neşreden Mehmet Suphi Ezgi, herhangi bir kaynak göstermeden bestekârının Hatîb Zâkirî Hasan Efendi olduğunu kaydeder. Halil Can ise bu eserin Buhûrîzâde Mustafa Itrî tarafından bestelendiğini belirtmektedir.
Cumhuriyet'ten sonra bazı resmî zevatın ve önemli kişilerin cenaze alayları bando (muzıka) eşliğinde Frederic Chopin-Cenaze Marşı (Funeral March) çalınarak yapılmakta, diğer ölülerin kabre götürülüşü sırasında cenaze salâsı okunmamaktadır. Ancak bazı şeyhlerin ve ünlü kişilerin cenazelerinin salâ okunarak kaldırıldığı da görülmektedir. Nitekim Hâfız Burhan, Hâfız Mecid Sesigür ve Hüseyin Sebilci gibi mûsikişinaslarla Şeyh Muzaffer Ozak'ın (ö. 1985) cenaze merasimleri bu şekilde icra edilmiştir.
f) SALÂT-I ÜMMİYE:
Hz. Peygamber'e, aile fertlerine ve yakınlarına dua ifadelerinden ibaret olup mevlid merasimleri, tarikat zikirleri icrası, sakal-ı şerif ve hırka-i saâdet ziyareti, teravih namazlarında her dört rek'attan sonra (ilâhi okunmadığı zamanlarda) olmak üzere çeşitli dinî törenlerde belirli beste ve güftesiyle toplu olarak okunan bir dinî mûsiki formudur. Diğer salâlar gibi Arapça olan salât-ı ümmiyye camilerde cumhur müezzinliği çerçevesinde icra edilir. Salât-ı ümmiyyenin metni şöyledir: "Allāhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini'n-nebiyyi'l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim." Bu salânın adının metinde geçen "nebiyyi'l-ümmiyyi" ifadesindeki "ümmî" kelimesinden kaynaklanmış olması muhtemeldir.
Bütün İslâm âleminde kullanılan, Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi tarafından segâh makamında bestelenen salât-ı ümmiyye, Türk Musıkîsinin en büyük birkaç şaheserinden birisidir. En son Ahmet Hatipoğlu tarafından serbest olarak notaya alınan şekli aslına uygundur, diyebiliriz. Salât-ı ümmiyye, Süleyman Çelebi'nin mevlidinin okunuşu sırasında bahirler arasında ve özellikle velâdet bahri sonunda Hz. Peygamber'in doğumu münasebetiyle ona hürmeten ayağa kalkıldığı sırada okunur. Ayrıca mi'rac bahrinin ortasındaki, "Yâ ilâhî hazretinden hâcetim / Budurur kim ola makbûl ümmetim" beytiyle bu bahrin sonundaki, "Ümmetin olduğumuz devlet yeter / Hizmetin kıldığımız izzet yeter" mısralarından sonra iki defa tekrar edilen bu salâ üçüncü defasında, "Allāhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini'llezî câe bi'l-hakkı'l-mübîn ve erseltehû rahmeten li'l-âlemîn" şeklinde değişik bir güfte ile sona erer.
Cenaze namazından sonra teşkil edilen cenaze alayı sırasında okunan salâ ise bir nevi zikir şeklinde ve cemaatin de katılmasıyla icra edilir. Bazı farklı metinleri olmakla birlikte en yaygın salâ şöyledir:
"لا إله إلا الله وحده لا شريك له ولا نظير له (ولا مثال له)، محمد رسول الله (أمين الله) حقا وصدقا اللهم صل على سيدنا محمد وعلى آل محمد، وصل وسلم على أسعد (وأشرف) نور جميع الأنبياء والمرسلين والحمد لله رب العالمين"
Cenaze alayında salâ şu şekilde okunurdu: Birinci safhada cenaze alayı yola koyulunca bir kişi "لا إله ... سيدنا محمد" kısmını okur, güzel sesli bir grup da "وعلى آل محمد" der. Bu sırada cemaat yürüyüş temposunda hep bir ağızdan "hû" ism-i şerîfini zikreder. Kabre varılıncaya kadar salâ ve zikir tekrarlanır. İkinci safha definden sonradır. Defni takiben okunan aşr-ı şerîfin ardından yine bir kişi baştan "والمرسلين"e kadar olan bölümü okur, ardından cemaatin tamamı "والحمد لله رب العالمين" cümlesini bestesine uygun bir şekilde söyler. Bu şekilde salâ sona erer.
Hüseynî makamındaki bu eserin Muzıkalı Hâfız Yaşar (Okur) ve Eyyûbî Hâfız Ali Rıza'dan (Şengel) derlediği notasını Nazarî-Amelî Türk Musikisi adlı eserinde neşreden Mehmet Suphi Ezgi, herhangi bir kaynak göstermeden bestekârının Hatîb Zâkirî Hasan Efendi olduğunu kaydeder. Halil Can ise bu eserin Buhûrîzâde Mustafa Itrî tarafından bestelendiğini belirtmektedir.
Cumhuriyet'ten sonra bazı resmî zevatın ve önemli kişilerin cenaze alayları bando (muzıka) eşliğinde Frederic Chopin-Cenaze Marşı (Funeral March) çalınarak yapılmakta, diğer ölülerin kabre götürülüşü sırasında cenaze salâsı okunmamaktadır. Ancak bazı şeyhlerin ve ünlü kişilerin cenazelerinin salâ okunarak kaldırıldığı da görülmektedir. Nitekim Hâfız Burhan, Hâfız Mecid Sesigür ve Hüseyin Sebilci gibi mûsikişinaslarla Şeyh Muzaffer Ozak'ın (ö. 1985) cenaze merasimleri bu şekilde icra edilmiştir.
15 Temmuz 2016 tarihinde, bize düşman olanların, maşa olarak kullandığı Vatan hâinlerinin kalkışmasında, kanlı darbe girişiminde ve özellikle teröristler tarafından şehit edilen askerimizin ve vatandaşlarımızın cenazelerinde Cemaat tarafından, saygı yürüyüşü, Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendiye ait segâh makamındaki tekbîr okunarak yapılmaktadır.
f) SALÂT-I ÜMMİYE:
Hz. Peygamber'e, aile fertlerine ve yakınlarına dua ifadelerinden ibaret olup mevlid merasimleri, tarikat zikirleri icrası, sakal-ı şerif ve hırka-i saâdet ziyareti, teravih namazlarında her dört rek'attan sonra (ilâhi okunmadığı zamanlarda) olmak üzere çeşitli dinî törenlerde belirli beste ve güftesiyle toplu olarak okunan bir dinî mûsiki formudur. Diğer salâlar gibi Arapça olan salât-ı ümmiyye camilerde cumhur müezzinliği çerçevesinde icra edilir. Salât-ı ümmiyyenin metni şöyledir: "Allāhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini'n-nebiyyi'l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim." Bu salânın adının metinde geçen "nebiyyi'l-ümmiyyi" ifadesindeki "ümmî" kelimesinden kaynaklanmış olması muhtemeldir.
Bütün İslâm âleminde kullanılan, Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi tarafından segâh makamında bestelenen salât-ı ümmiyye, Türk Musıkîsinin en büyük birkaç şaheserinden birisidir. En son Ahmet Hatipoğlu tarafından serbest olarak notaya alınan şekli aslına uygundur, diyebiliriz. Salât-ı ümmiyye, Süleyman Çelebi'nin mevlidinin okunuşu sırasında bahirler arasında ve özellikle velâdet bahri sonunda Hz. Peygamber'in doğumu münasebetiyle ona hürmeten ayağa kalkıldığı sırada okunur. Ayrıca mi'rac bahrinin ortasındaki, "Yâ ilâhî hazretinden hâcetim / Budurur kim ola makbûl ümmetim" beytiyle bu bahrin sonundaki, "Ümmetin olduğumuz devlet yeter / Hizmetin kıldığımız izzet yeter" mısralarından sonra iki defa tekrar edilen bu salâ üçüncü defasında, "Allāhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini'llezî câe bi'l-hakkı'l-mübîn ve erseltehû rahmeten li'l-âlemîn" şeklinde değişik bir güfte ile sona erer.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ayhan Haksal / diğer yazıları
- Türk musikisi eser formları - 23 / 21.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 22 / 20.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 21 / 07.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 20 / 06.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 19 / 31.10.2021
- Türk musikisi eser formları - 18 / 30.10.2021
- Türk musikisi eser formları - 17 / 12.09.2021
- Türk musikisi eser formları - 16 / 05.09.2021
- Türk musikisi eser formları - 15 / 29.08.2021
- Türk musikisi eser formları - 14 / 28.08.2021
- Türk musikisi eser formları - 22 / 20.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 21 / 07.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 20 / 06.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 19 / 31.10.2021
- Türk musikisi eser formları - 18 / 30.10.2021
- Türk musikisi eser formları - 17 / 12.09.2021
- Türk musikisi eser formları - 16 / 05.09.2021
- Türk musikisi eser formları - 15 / 29.08.2021
- Türk musikisi eser formları - 14 / 28.08.2021