Türkiye ekonomisinde iyileşme olmayacak

Birçok konuda siyaset yapmak doğaldır, ama "ekonomide siyaset yapmak", bir şekilde gerçekleri sümenaltı etmek çözüme götürmez, çözümsüzlüğü pekiştirir, derinleştirir.Hükümetin Ekonomi Bakanı Babacan "En kötüyü gördük demek için erken" diyerek bir nebze de olsa gerçekleri ifade ederken, Başbakan da dahil Hükümet tozpembe tablolardan, iyileşme yaşandığından bahsedip duruyor.Bu gerçeklerden uzak beyanlar, milletimizi oyalamaktan öteye götürmez.Öncelikle mevcut ekonomi anlayışıyla ülkemizin her konuda dışa bağımlı olduğunun bir kez daha altını çizelim.Üretimde bağımlıyız, tüketimde bağılıyız, finansta bağımlıyız, enerjide, projede bağımlıyız, akılda bağımlıyız?Siyasilerimizin basiretsizliği ve de inadı yüzünden mecbur kaldığımız bu bağımlılık, doğal olarak dışarıda yaşanan olumsuz her olayın anında ülkemize transfer olmasına neden oluyor.Olumsuzluklar daha da büyümüş olarak ithal edilirken, olumlu gelişmeler süzgeçten geçerek geliyor.Böyle bir tabloda, dünyada bir iyileşme olmadan mevcut anlayışlarla Türkiye'de bir iyileşme olacağını düşünmek safdilliktir, ahmaklıktır.Hatta dünyada, açıklanan talep canlandırıcı teşvik programlarıyla bir nebze canlanma olsa bile, Türkiye'ye bunun yansımasının olmayacağı muhakkaktır.Dedik ya olumlu gelişmeler süzgeçten geçiyor diye?Onlar bağımsız iradelerini kullanarak Milli Ekonomi Modeli'nin tüketimi teşvik projelerini, kendi paralarını devreye koyarak hayata geçirirken, farklı hesaplar sebebiyle sana, "Para basma enflasyon olur", "Sakın ha tüketimi teşvik etme" gibi dayatmaları yapıyorlar.Tabii ABD, Almanya, İngiltere gibi Kapitalizmin kalesi olan ülkeler Milli Ekonomi Modeli'nin projelerini olması gerektiği gibi uygulamadıkları için çözüme yaklaşamıyorlar.Bu sebeple bu ülkelerde olumsuz ekonomik veriler gelmeye devam ediyor. Batılı ekonomistlerin küresel ekonomiye bakışları hala karamsar?Örneğin Nobel Ödüllü ABD'li ekonomist Paul Krugman, krizden çıkış şeklinin "v" olmadığını, işlerin daha da kötüleşeceğini belirtiyor. Krugman önümüzde zor günlerin olacağını söylüyor.Hatırlarsanız ekonomist Selim Kotil Meltem TV'de yayınlanan "EKOANALİZ" programında krizde gidişatın "I" şeklinde olduğunu ifade ediyordu. Görünen o ki Krugman da geç de olsa aynı noktaya geldi.Dünya Bankası Başkanı Zoellick ise küresel ekonomik görünümün hala belirsiz olduğunu, bunun dünya ekonomisini felç etmesine izin verilmemesi gerektiğini belirtiyor. Bu da çaresizliğin ifadesi?Yani küresel kriz derinleşmeye devam ediyor ve hala dip noktası belli değil.Bu belirsizlik içinde, nereye gittiğini bilmeyen gelişmiş ülkelere körü körüne bağlı olan, bağımsız adım atamayan, kendi içinden çıkan projelere kulağını gözünü kapatan Türkiye'nin krizden kurtulacağını söylemek çok büyük bir yanlıştır.Zoellick küresel ekonomik tabloyu karamsar bir şekilde ifade ederken, Çin'in teşvik uygulamalarını da methetmekten kendini alamıyor.Çin, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nden istifade ederek 586 milyar dolar karşılığı yaklaşık 4 trilyon Yuan'lık bir tüketimi teşvik paketi açıklamış, ihracatı yüzde 30 daralmasına rağmen büyümesini artırabilmişti.Bir ülke Milli Ekonomi Modeli'nin kopyasıyla ayağa kalkıyorsa, aslıyla kim bilir ne yapar?Dileriz bu adımı ilk atan ülke Türkiye olur.