2017 yılının Ocak ayında Sayın Erdoğan, "Türkiye'nin maruz kaldığı saldırıların bir de ekonomik boyutu olduğunu artık herkes görüyor, biliyor. Elinde silahı, bombası olan teröristle elinde doları, avrosu, faizi olan terörist arasında amaç bakımından hiçbir fark yoktur. Amaç, Türkiye'ye diz çöktürmek, Türkiye'yi teslim almak, Türkiye'yi hedeflerinden uzaklaştırmaktır. Bunun için döviz kurunu bir silah gibi kullanıyorlar" demişti.
Haklıydı! Dolar bir silahtır. Öyle bir silahtır ki dünyayı kendine diz çöktürür. Amerika'nın devletleri kendine köle ettiği tarih boyunca 'Kral çıplak' diyen belki on binlerce kişi oldu. Fakat 'Ben kralı indirmesini bilirim' diyen bir yiğit çıktı mı?
Milli Ekonomi Modeli'ni ve Prof. Haydar Baş'ı bilen hiç kimse bu soruya 'Hayır, çıkmadı' demeyecektir. Haydar-ı Kerrar lakabını almış, ünü destanlara yazılmış İmam Ali'nin isimdaşı ve gönüldaşı Prof. Haydar Baş, Amerika'nın dolar silahına karşı milli para silahını kuşanmış bir devlet adamıdır. 25 yıldır kendi silahının milleti ve devleti adına kullanılmasını ısrarla vurgulamıştır. Ancak millet ve devlet geç kalmıştır. Devlet çıkılmaz bir yolda ilerlemektedir. Artık kontrol ne millette ne de devlettedir.
Kasım 2016'da strateji uzmanı Erol Mütercimler Meltem TV'de şu açıklamaları yapmıştır: "Dolar 2017'de 4,5 TL'yi görecek. Bankalardaki dövizlere el konulacak. Bu iç savaş demektir."
Peki, gerçekten devlet bankalardaki dövizlere el koyabilir mi? Nisan 2017'de TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu bu soru üzerine, 'Evet, yapabilir. Böyle bir yetki var' demiştir.
Peki, bu iç savaş anlamına mı gelmektedir?
Ekonomist Selim Kotil, bunun dünyada birçok örneğinin olduğunu ve (ne yazık ki) sonucunun iç savaş olduğunu belirtmiştir.
Peki, Türkiye'de olası bir iç savaş durumda dünyaya açılacak bir kapımız var mı?
Türkiye haritasını gözünüzün önüne getiriniz. Yunanistan düşmanlarımız için giriş kapısı olmak dışında bir işe yaramayacaktır. Yani Ege kapalıdır.
Peki, Karadeniz?
Karadeniz coğrafi konumu münasebetiyle bu durumda hiçbir yararı olmaz.
Peki Irak?
Irak üç parçaya bölünmüştür. Prof. Haydar Baş bunun uyarısını tam 30 sene evvel yapmıştır. Devletimiz O'nu dinlememiştir. Şimdi Irak bize kapalıdır.
Suriye'yi ise hiç konuşmaya gerek yok sanırım.
Sıra geldi İran'a? "Katli vaciptir" diyerek, kendimizi -hâşâ- İslam dininin sahibi yerine koyarak onları yerden yere vurduğumuz zamanlarda biz bu kapıyı çoktan kapattık.
Kaldı Ermenistan? Ermeni tohumları için belki bir kapı niteliğinde olabilir ama bizim için bir şey ifade ettiğini düşünmüyorum.
Durumun ciddiyetini sizlere naçizane arz etmek istedim. Bunu anlamak için zeki olmaya gerek yok. Vatanını seven herkes artık bizi anlayacaktır. Hala anlayamayacak olanlar içinse geçmiş olsun dilemekten başka ne yapabiliriz?
Haklıydı! Dolar bir silahtır. Öyle bir silahtır ki dünyayı kendine diz çöktürür. Amerika'nın devletleri kendine köle ettiği tarih boyunca 'Kral çıplak' diyen belki on binlerce kişi oldu. Fakat 'Ben kralı indirmesini bilirim' diyen bir yiğit çıktı mı?
Milli Ekonomi Modeli'ni ve Prof. Haydar Baş'ı bilen hiç kimse bu soruya 'Hayır, çıkmadı' demeyecektir. Haydar-ı Kerrar lakabını almış, ünü destanlara yazılmış İmam Ali'nin isimdaşı ve gönüldaşı Prof. Haydar Baş, Amerika'nın dolar silahına karşı milli para silahını kuşanmış bir devlet adamıdır. 25 yıldır kendi silahının milleti ve devleti adına kullanılmasını ısrarla vurgulamıştır. Ancak millet ve devlet geç kalmıştır. Devlet çıkılmaz bir yolda ilerlemektedir. Artık kontrol ne millette ne de devlettedir.
Kasım 2016'da strateji uzmanı Erol Mütercimler Meltem TV'de şu açıklamaları yapmıştır: "Dolar 2017'de 4,5 TL'yi görecek. Bankalardaki dövizlere el konulacak. Bu iç savaş demektir."
Peki, gerçekten devlet bankalardaki dövizlere el koyabilir mi? Nisan 2017'de TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu bu soru üzerine, 'Evet, yapabilir. Böyle bir yetki var' demiştir.
Peki, bu iç savaş anlamına mı gelmektedir?
Ekonomist Selim Kotil, bunun dünyada birçok örneğinin olduğunu ve (ne yazık ki) sonucunun iç savaş olduğunu belirtmiştir.
Peki, Türkiye'de olası bir iç savaş durumda dünyaya açılacak bir kapımız var mı?
Türkiye haritasını gözünüzün önüne getiriniz. Yunanistan düşmanlarımız için giriş kapısı olmak dışında bir işe yaramayacaktır. Yani Ege kapalıdır.
Peki, Karadeniz?
Karadeniz coğrafi konumu münasebetiyle bu durumda hiçbir yararı olmaz.
Peki Irak?
Irak üç parçaya bölünmüştür. Prof. Haydar Baş bunun uyarısını tam 30 sene evvel yapmıştır. Devletimiz O'nu dinlememiştir. Şimdi Irak bize kapalıdır.
Suriye'yi ise hiç konuşmaya gerek yok sanırım.
Sıra geldi İran'a? "Katli vaciptir" diyerek, kendimizi -hâşâ- İslam dininin sahibi yerine koyarak onları yerden yere vurduğumuz zamanlarda biz bu kapıyı çoktan kapattık.
Kaldı Ermenistan? Ermeni tohumları için belki bir kapı niteliğinde olabilir ama bizim için bir şey ifade ettiğini düşünmüyorum.
Durumun ciddiyetini sizlere naçizane arz etmek istedim. Bunu anlamak için zeki olmaya gerek yok. Vatanını seven herkes artık bizi anlayacaktır. Hala anlayamayacak olanlar içinse geçmiş olsun dilemekten başka ne yapabiliriz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018