ABD’nin bir zamanlar Ortadoğu’daki en önem taşeronlarından olan Saddam’ın başına gelenlerden siyasilerimiz ders çıkarmalıdır.
Saddam’a önce, “Kuveyt senin arka bahçendir” denilerek Kuveyt’e müdahale etmesinin önü açıldı, hatta teşvik edildi, ardından da “Vay sen Kuveyt’i nasıl işgal edersin, uluslar arası hukuka aykırı iş yaptın” denilerek Irak işgal edildi.
Sonuç, yılardır ABD’nin bir dediğini iki etmeyen Saddam’ın boynuna ABD’nin idam ipinin dolanması oldu. Görünen o ki, Türkiye’ye de Suriye konusunda aynen Saddamlı Irak’a oynanan oyun oynanıyor.
Bundan birkaç ay önce Amerika’nın şahin gazetelerinden New York Times ve de İngiltere’nin önemli gazetelerinden Daily Telegraph, Özgür Suriye Ordusu adında illegal bir askeri yapılanmanın Türkiye topraklarında oluştuğunu haber yapmış ve hatta sözde komutanıyla da röportaja yer vermişlerdi.
Röportajda bu oluşumun Türkiye sınırından Suriye topraklarına geçtiği ve Suriye ordusuyla çatıştığı ifade edilmişti. Hatta bu ordunun askerlerine(!) Türk dışişlerinin üniforma verdiği, komutanlarının Türk güvenlik güçleri tarafından korunduğu belirtilmişti.
Geçtiğimiz günlerde de yine batı basınında benzer haberler yayınlandı. Bu sefer Reuters ajansı ve İngiliz Times gazetesi’nde çıkan haberlerde Özgür Suriye Ordusu’nun sözde askerlerinin ve komutanlarının Kızılay çadırları önünde fotoğrafları yayınlandı.
Haberde bu alternatif ordu oluşumunun özellikle Türkiye topraklarında oluştuğu ve BM ateşkes kararı alır almaz, Suriye sınırına geçerek Suriye ordusunun kontrol noktalarını ağır silahlarla taradıkları da yer alıyor.
Hiç düşündünüz mü, New York Times, Daily Telegraph, Reuters Ajansı ve Times, bayram değil seyran değil Türkiye ile ilgili niçin bu tür haberler yapıyor? Batı basını asla babasının hayrına bir şey yapmaz, mutlaka planları ve programları var.
Öncelikle BM’de de temsil edilen, bağımsız ve resmiyette de tanınan bir ülke olan Suriye’nin resmi bir ordusu varken, böyle alternatif bir orduya ev sahipliği yapmak uluslar arası hukuka göre ciddi bir suçtur.
Türkiye’ye bir suç işletiliyor ve ardından da bu, batının en önemli, ses getiren basın organları tarafından tüm dünyaya ilan ediliyor.
Bir taraftan da ABD’den gelen Panetta, Clinton, Petraus gibi önemli isimlerle Türk siyasilere “perde arkasından” Suriye’ye tampon bölge baskısı yapılıyor.
BM’nin karar olarak çıkaramadığı ve NATO’nun bulaşmak istemediği bu konuda Türkiye’nin kendi başına Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunması ve de tampon bölge oluşturması uluslar arası hukuka göre ciddi bir suçtur.
Yine Türkiye’nin, Suriye’de silahlanıp meşru hükümete karşı ayaklanan ve çatışmalara giren, ardından da Türkiye’ye kaçan kişilere yer tahsis etmesi, Suriye’ye göre suçlu olan bu kişileri kendi coğrafyasında barındırması Barzani’nin PKK’yı barındırması kadar suçtur.
Bütün bu suçlar Türkiye’ye işlettiriliyor ve her şeyden önemlisi Türkiye’nin bu suçları işlediği batı basını tarafından ilan ediliyor.
İşte ister istemez bu gelişmeler bizlere Saddam’ın başına gelenleri hatırlatıyor.
Saddam da başta belirttiğimiz gibi hukuksuz bir icraata itildi ve de boynuna ipin dolanmasının sebebi de bu oldu.
ABD için Kuveyt asıl hedef değildi, Kuveyt Irak’a müdahale için gerekçe olarak seçilmişti. Şimdi de Suriye, Türkiye’ye müdahale için bir gerekçe olarak oluşturuluyor.
O halde siz söyleyin, asıl hedef Suriye mi, Türkiye mi?
Saddam’a önce, “Kuveyt senin arka bahçendir” denilerek Kuveyt’e müdahale etmesinin önü açıldı, hatta teşvik edildi, ardından da “Vay sen Kuveyt’i nasıl işgal edersin, uluslar arası hukuka aykırı iş yaptın” denilerek Irak işgal edildi.
Sonuç, yılardır ABD’nin bir dediğini iki etmeyen Saddam’ın boynuna ABD’nin idam ipinin dolanması oldu. Görünen o ki, Türkiye’ye de Suriye konusunda aynen Saddamlı Irak’a oynanan oyun oynanıyor.
Bundan birkaç ay önce Amerika’nın şahin gazetelerinden New York Times ve de İngiltere’nin önemli gazetelerinden Daily Telegraph, Özgür Suriye Ordusu adında illegal bir askeri yapılanmanın Türkiye topraklarında oluştuğunu haber yapmış ve hatta sözde komutanıyla da röportaja yer vermişlerdi.
Röportajda bu oluşumun Türkiye sınırından Suriye topraklarına geçtiği ve Suriye ordusuyla çatıştığı ifade edilmişti. Hatta bu ordunun askerlerine(!) Türk dışişlerinin üniforma verdiği, komutanlarının Türk güvenlik güçleri tarafından korunduğu belirtilmişti.
Geçtiğimiz günlerde de yine batı basınında benzer haberler yayınlandı. Bu sefer Reuters ajansı ve İngiliz Times gazetesi’nde çıkan haberlerde Özgür Suriye Ordusu’nun sözde askerlerinin ve komutanlarının Kızılay çadırları önünde fotoğrafları yayınlandı.
Haberde bu alternatif ordu oluşumunun özellikle Türkiye topraklarında oluştuğu ve BM ateşkes kararı alır almaz, Suriye sınırına geçerek Suriye ordusunun kontrol noktalarını ağır silahlarla taradıkları da yer alıyor.
Hiç düşündünüz mü, New York Times, Daily Telegraph, Reuters Ajansı ve Times, bayram değil seyran değil Türkiye ile ilgili niçin bu tür haberler yapıyor? Batı basını asla babasının hayrına bir şey yapmaz, mutlaka planları ve programları var.
Öncelikle BM’de de temsil edilen, bağımsız ve resmiyette de tanınan bir ülke olan Suriye’nin resmi bir ordusu varken, böyle alternatif bir orduya ev sahipliği yapmak uluslar arası hukuka göre ciddi bir suçtur.
Türkiye’ye bir suç işletiliyor ve ardından da bu, batının en önemli, ses getiren basın organları tarafından tüm dünyaya ilan ediliyor.
Bir taraftan da ABD’den gelen Panetta, Clinton, Petraus gibi önemli isimlerle Türk siyasilere “perde arkasından” Suriye’ye tampon bölge baskısı yapılıyor.
BM’nin karar olarak çıkaramadığı ve NATO’nun bulaşmak istemediği bu konuda Türkiye’nin kendi başına Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunması ve de tampon bölge oluşturması uluslar arası hukuka göre ciddi bir suçtur.
Yine Türkiye’nin, Suriye’de silahlanıp meşru hükümete karşı ayaklanan ve çatışmalara giren, ardından da Türkiye’ye kaçan kişilere yer tahsis etmesi, Suriye’ye göre suçlu olan bu kişileri kendi coğrafyasında barındırması Barzani’nin PKK’yı barındırması kadar suçtur.
Bütün bu suçlar Türkiye’ye işlettiriliyor ve her şeyden önemlisi Türkiye’nin bu suçları işlediği batı basını tarafından ilan ediliyor.
İşte ister istemez bu gelişmeler bizlere Saddam’ın başına gelenleri hatırlatıyor.
Saddam da başta belirttiğimiz gibi hukuksuz bir icraata itildi ve de boynuna ipin dolanmasının sebebi de bu oldu.
ABD için Kuveyt asıl hedef değildi, Kuveyt Irak’a müdahale için gerekçe olarak seçilmişti. Şimdi de Suriye, Türkiye’ye müdahale için bir gerekçe olarak oluşturuluyor.
O halde siz söyleyin, asıl hedef Suriye mi, Türkiye mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025
- Komisyon kesmedi, çıtayı yükseltme peşindeler / 27.08.2025
- Ağustos ayı Türk milletinin zaferleriyle dolu / 26.08.2025
- Etkin pişmanlıkla adalet sağlanır mı? / 23.08.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025
- Komisyon kesmedi, çıtayı yükseltme peşindeler / 27.08.2025
- Ağustos ayı Türk milletinin zaferleriyle dolu / 26.08.2025
- Etkin pişmanlıkla adalet sağlanır mı? / 23.08.2025