Türkiye'de tütün üretimi nasıl bitirildi?
Günümüzde Türkiye’de tütün üretimi, küçük bir kesim tarafından sözleşmeli modelle sürdürülüyor. Ancak bu üretim çoğu zaman yerli tütün yerine ithal tütünün harmanlanmasına dayanıyor. Bu durum hem yerli üreticiyi hem de tütün kalitesine bağlı zanaatları tehdit ediyor.
04.07.2025 21:27:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Tütün, Osmanlı'dan günümüze Türkiye ekonomisinde ve kırsal yaşamda önemli bir yer tutmuş bir tarım ürünüdür. Bir dönem Anadolu'nun birçok bölgesinde adeta "altın yaprak" olarak anılan tütün, 20. yüzyıl boyunca milyonlarca insanın geçim kaynağı oldu. Ancak son 30 yılda üretimde yaşanan dramatik düşüş, sadece ekonomik bir dönüşümü değil, aynı zamanda sosyal bir kırılmayı da beraberinde getirdi.

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e: Tütünün Yükselişi
Tütün bitkisi, Osmanlı topraklarına 17. yüzyılda girmiş ve kısa sürede Balkanlar'dan Anadolu'ya kadar yayılmıştır. Özellikle Ege, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde verimli topraklarda yetiştirilen tütün, hem iç tüketimde hem de ihracatta önemli bir yere sahipti.
Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte tütün, Türkiye'nin en önemli ihraç ürünlerinden biri haline geldi. 1925 yılında kurulan Tekel, tütün üretimi, işlenmesi ve satışı üzerinde devlet tekelini kurarak bu alanı kontrol altına aldı. Bu model, üreticinin ürününü devlet garantisiyle satabildiği bir yapı sundu ve binlerce çiftçi için güvenli bir gelir kaynağı oldu.

1980'ler ve Liberal Dönüşüm
1980'li yıllardan itibaren Türkiye ekonomisinde serbest piyasa reformları hız kazandı. Tarımda devletin rolü sorgulanmaya başlandı. Tütün üretiminde de bu değişim kendini gösterdi. 1984 yılında çıkarılan 24 Ocak kararları ile birlikte tarım desteklemelerinde kademeli bir azalma başladı.
1990'lara gelindiğinde Tekel'in alım garantisi yavaş yavaş zayıflamaya başladı. Çiftçiler artık ürünlerini satmakta daha fazla zorlanıyor, tütün üretiminden çekilmeye başlıyordu.

2002 Tütün Yasası ve Dönüm Noktası
Tütün üretiminde en büyük kırılma, 2002 yılında yürürlüğe giren 4733 Sayılı Tütün Yasası ile yaşandı. Bu yasa ile:
Tekel'in tütün alım garantisi sona erdirildi.
Sözleşmeli üretim modeli getirildi.
Uluslararası sigara şirketlerine üretim ve ithalat kolaylıkları sağlandı.
Yerli tütünün alımında devletin rolü tamamen ortadan kaldırıldı.
Bu değişiklikler, küçük üreticiyi serbest piyasa koşullarında yalnız bıraktı. Büyük şirketlerle pazarlık gücü olmayan çiftçiler, tütünden vazgeçmeye başladı. Sonuç olarak, 2000'lerin başında yaklaşık 500 bin üretici varken, bu sayı 2020'li yıllarda 50 binin altına geriledi.
Küresel Trendler ve Sağlık Politikaları
Türkiye'de tütün üretiminin azalmasında sadece ekonomik reformlar değil, dünya genelindeki anti-tütün politikaları da etkili oldu. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi (FCTC)'ne Türkiye'nin 2004'te taraf olması, sigara tüketiminin azaltılmasına yönelik yasal düzenlemeleri beraberinde getirdi. Bu da dolaylı olarak üretimi etkiledi.
Sosyo-Ekonomik Etkiler ve Kırsal Çöküş
Tütün üretiminin azalması, özellikle Ege'deki köylerde ve Güneydoğu Anadolu'daki kırsal alanlarda derin sosyal değişimlere yol açtı. Geçimini yalnızca tütünle sağlayan köylerde gençler göç etmeye başladı, üretim kültürü zayıfladı. Tütünün sadece bir ürün değil, bir yaşam biçimi olduğu bu bölgelerde, üretimin durmasıyla kültürel değerler de kaybolmaya başladı.
Günümüzde Türkiye'de tütün üretimi, küçük bir kesim tarafından sözleşmeli modelle sürdürülüyor. Ancak bu üretim çoğu zaman yerli tütün yerine ithal tütünün harmanlanmasına dayanıyor. Bu durum hem yerli üreticiyi hem de tütün kalitesine bağlı zanaatları tehdit ediyor.
Gelecekte tütün üretimi tamamen sona erecek mi, yoksa sürdürülebilir, kontrollü ve yerel çeşitlerin desteklendiği bir model mi gelişecek? Bu, yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda sosyokültürel ve stratejik bir tercihi de beraberinde getirecek.

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e: Tütünün Yükselişi
Tütün bitkisi, Osmanlı topraklarına 17. yüzyılda girmiş ve kısa sürede Balkanlar'dan Anadolu'ya kadar yayılmıştır. Özellikle Ege, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde verimli topraklarda yetiştirilen tütün, hem iç tüketimde hem de ihracatta önemli bir yere sahipti.
Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte tütün, Türkiye'nin en önemli ihraç ürünlerinden biri haline geldi. 1925 yılında kurulan Tekel, tütün üretimi, işlenmesi ve satışı üzerinde devlet tekelini kurarak bu alanı kontrol altına aldı. Bu model, üreticinin ürününü devlet garantisiyle satabildiği bir yapı sundu ve binlerce çiftçi için güvenli bir gelir kaynağı oldu.

1980'ler ve Liberal Dönüşüm
1980'li yıllardan itibaren Türkiye ekonomisinde serbest piyasa reformları hız kazandı. Tarımda devletin rolü sorgulanmaya başlandı. Tütün üretiminde de bu değişim kendini gösterdi. 1984 yılında çıkarılan 24 Ocak kararları ile birlikte tarım desteklemelerinde kademeli bir azalma başladı.
1990'lara gelindiğinde Tekel'in alım garantisi yavaş yavaş zayıflamaya başladı. Çiftçiler artık ürünlerini satmakta daha fazla zorlanıyor, tütün üretiminden çekilmeye başlıyordu.

2002 Tütün Yasası ve Dönüm Noktası
Tütün üretiminde en büyük kırılma, 2002 yılında yürürlüğe giren 4733 Sayılı Tütün Yasası ile yaşandı. Bu yasa ile:
Tekel'in tütün alım garantisi sona erdirildi.
Sözleşmeli üretim modeli getirildi.
Uluslararası sigara şirketlerine üretim ve ithalat kolaylıkları sağlandı.
Yerli tütünün alımında devletin rolü tamamen ortadan kaldırıldı.
Bu değişiklikler, küçük üreticiyi serbest piyasa koşullarında yalnız bıraktı. Büyük şirketlerle pazarlık gücü olmayan çiftçiler, tütünden vazgeçmeye başladı. Sonuç olarak, 2000'lerin başında yaklaşık 500 bin üretici varken, bu sayı 2020'li yıllarda 50 binin altına geriledi.
Küresel Trendler ve Sağlık Politikaları
Türkiye'de tütün üretiminin azalmasında sadece ekonomik reformlar değil, dünya genelindeki anti-tütün politikaları da etkili oldu. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi (FCTC)'ne Türkiye'nin 2004'te taraf olması, sigara tüketiminin azaltılmasına yönelik yasal düzenlemeleri beraberinde getirdi. Bu da dolaylı olarak üretimi etkiledi.
Sosyo-Ekonomik Etkiler ve Kırsal Çöküş
Tütün üretiminin azalması, özellikle Ege'deki köylerde ve Güneydoğu Anadolu'daki kırsal alanlarda derin sosyal değişimlere yol açtı. Geçimini yalnızca tütünle sağlayan köylerde gençler göç etmeye başladı, üretim kültürü zayıfladı. Tütünün sadece bir ürün değil, bir yaşam biçimi olduğu bu bölgelerde, üretimin durmasıyla kültürel değerler de kaybolmaya başladı.
Günümüzde Türkiye'de tütün üretimi, küçük bir kesim tarafından sözleşmeli modelle sürdürülüyor. Ancak bu üretim çoğu zaman yerli tütün yerine ithal tütünün harmanlanmasına dayanıyor. Bu durum hem yerli üreticiyi hem de tütün kalitesine bağlı zanaatları tehdit ediyor.
Gelecekte tütün üretimi tamamen sona erecek mi, yoksa sürdürülebilir, kontrollü ve yerel çeşitlerin desteklendiği bir model mi gelişecek? Bu, yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda sosyokültürel ve stratejik bir tercihi de beraberinde getirecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.