Ünlü yazar Albert Camus, "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın" diyor. Çok geriye gitmeyelim. Daha geçtiğimiz Cuma günü, Yalova'da bir öğretmen Halil Serkan Öz, vali kendisine 'dilenci gibisin' deyip azarladığı ve dersten kovduğu için yaşadığı yoğun stres sonucu kalp krizi geçirip vefat etti.Ondan birkaç gün önce Çağlayan Adliyesi'ndeki odasında Savcı Mehmet Selim Kiraz, iki DHKP-C üyesi tarafından rehin alındı. Saatlerce emniyet yetkilileriyle pazarlık yapıldı. Rehin alınmasının sebebi bundan aylar önce Gezi olayları sırasında öldürülen Berkin Elvan adlı 14 yaşındaki çocuğun katillerinin kamuoyuna açıklanmasını istemeleriydi. Berkin de ?belgesi yoktu ama- eve ekmek almaya giderken kim vurduya gitmiş gencecik bir çocuktu. Sonunda pazarlıkta bir noktaya gelinemedi ve düzenlenen operasyonda hem savcı hem de DHKP-C üyeleri öldüler. Hiçbiri kurtarılamadı. Savcının ölümüne sebep olan 3 adet kurşunun militanlara ait olduğu açıklanırken gerçek otopsi raporunun yayınlanmadığı ve ezbere bir açıklama yapıldığı, aslında vücudundan 10 adet kurşun çıktığı iddiaları da basında yer aldı. Hukuk fakültesinde okudukları söylenen gençler de sonuçta terörist de olsalar bu ülkenin çocuğuydular. Ne yaptıklarının ne kadar farkındaydılar ya da acaba kimlerin hangi emellerine alet olmuşlardı?Yine aynı günlerde Ergenekon davası sanıklarından Muzaffer Tekin komutan kansere yenik düştü ve vefat etti. Dava devam ederken komutanların yaşadıkları itibarsızlaştırma ve suçlanma sürecinde merhumun yaşadığı stresin bu hastalığın ortaya çıkmasına sebep olduğu söyleniyor. Hatırlarsanız Balyoz davası sanıklarından emekli Albay Halil Yıldız ise Bodrum'daki evinde esrarengiz bir şekilde ölü bulunmuştu. 5 yıl boyunca yargılanan, hapis yatan bütün sanıklar beraat ettiler ama bazılarının ömrü bunu görmeye yetmedi maalesef.Yine geçtiğimiz aylarda Soma ve Ermenek'teki maden ocaklarında yüzlerce madenci yaşam odası olmadığı ve yeterli sayıda oksijen maskesi bulunmadığı için pisi pisine öldüler. 2015 yılı ilk üç ayında 51 kadın cinayete kurban gitti. Siz bu satırları okurken belki biri belki ikisi daha aramızdan ayrılmış olabilir. İstanbul'un göbeğinde daha birkaç hafta önce bir vatandaşımız aracının önüne park etmiş bir araç sahibine hastası olduğunu, hastaneye yetiştirmesi gerektiğini ve aracını çekmesini istediğini söyleyince karşısındaki şahsın kendisini sokak ortasında çekip vurması sonucu hayatını kaybetti.Maalesef bu örnekleri daha da arttırmak mümkün. Ama uzatmaya gerek yok. Bilmem bu kadarıyla Türkiye'yi yeterince tanıyabildiniz mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020