Batı dünyasının temsilcisi olan ABD, İslâm dünyasına karşı uzun vadeli ve çok kapsamlı bir plân yürütmektedir. İslâm toplumları ise, bir plânsızlık ve başıboşluk içerisinde kıvranmaktadır. Bazı kişiler, ABD'nin plânında rol almayı plân kabul etmektedir. Hâlbuki yapılması gereken, ABD'nin plânına karşı, aynı şekilde bir plânla karşı koymaktır. Ancak, böyle bir plânı İslâm toplumlarında iktidar olanlardan beklemek beyhudedir. Çünkü coğrafyamızda öne çıkan, daha doğrusu çıkarılan kişiler, genellikle ABD'nin plânında rol alanlar oluyor. Bunu mutlaka değiştirmemiz, kültür ve medeniyetimizi içselleştirmiş, ilmi ağırlığı olan kişileri bulup iktidar yapmamız gerekmektedir. Aksi halde, ABD'nin uzun vadeli plânı tıkır tıkır işler, İslâm toplumları da seyreder. Nasıl seyirci kaldığımızı, son günlerde yaşanan olaylar göstermektedir. Malumdur ki, Ortadoğu'nun en büyük ve asıl sorunu Filistin sorunudur. Böyle olmasına rağmen ABD, Kobani'yi dünyanın gündemine soktu, İsrail'in Filistinlilere karşı artırdığı zulmü, gözlerden uzak tutmayı başardı. ABD ve yandaşları, Kobani'yi Ortadoğu'nun Stalingrad'ı, 120 Peşmergeyi de emsalsiz bir ordu gibi takdim etti. Peşmergelerin, Amerikan bayrakları taşıyarak ve "biji serok Obama" (yaşasın önder Obama) sloganları atarak, Türk topraklarından geçişini, hayretle seyrettik. Aslında bu hal, tam bir ibret vesikasıdır.ABD'nin, söz konusu plânının günümüzdeki aşaması, terör örgütleri vasıtasıyla, İslâm coğrafyasında iç savaş çıkarmak ve İslâm toplumlarını bir daha birleşemeyecek biçimde paramparça etmektir. Bilindiği üzere, iç savaşlar, devletlerarası savaşlardan daha tehlikeli ve yıkıcıdır. Zira iç savaşların galibi, hiçbir zaman savaşan taraflardan biri olmaz. Daima galip, savaştıran taraf olur. O nedenle ABD, bu yolu ve yöntemi benimsemiştir. Bundan dolayıdır ki, devletlerarası savaşlar azalmış, iç savaşlar artmıştır. Rudolph J. Rummel'e göre, 20. yüzyılda isyanlardan, ihtilâllerden, siyasi katliamlardan ve iç savaşlardan ölen insan sayısı, devletlerarası savaşlarda ölenlerden daha çoktur. Bunların yegâne müsebbibi ABD ve ortağı İsrail'dir.ABD'nin, İslâm ülkelerini iç savaşla bölmedeki en önemli amacı, İsrail'in güvenliğini sağlamaktır. ABD ve İsrail'in anlayışına göre, bir devletin güvenlikte olabilmesi için, rakip devletlerden ezici olarak üstün olması gerekir. Bu anlayıştan hareketle, İslâm ülkelerini devletçilere bölmek, İsrail'in karşısında güçsüz ve halsiz bırakmak için uğraşıyorlar. Güçsüz ve halsiz kalan İslâm ülkeleri, İsrail'in dayattığı barışı kabul etmek zorunda kalacaklardır.İşte ABD ve İsrail'in barıştan anladığı budur, yani İsrail'e teslim olmaktır. Erich Weede diyor ki: "Savaşa girmek için hazırlanmayan devletler haklarından vazgeçmek ve şartlı teslim olmak durumuyla yüz yüze kalabilirler." ABD ve İsrail'in plânladığı gibi İslâm ülkeleri bölünürse, o takdirde hiçbiri, İsrail'in karşısında duramaz. O zaman ne olur? Weede, biraz insaflı davranarak "şartlı teslim"den söz ediyor. İsrail, İslâm toplumlarına o hakkı da tanımaz. İnancı gereği, İslâm toplumlarını kayıtsız şartsız teslim almayı ve köleleştirmeyi ister. İslâm toplumlarının, bu acı akıbeti yaşamamaları için birleşmeleri kaçınılmazdır. Birleştiklerinde, dünyada büyük bir güç oluşturur ve ABD'nin plânını tarihin çöp sepetine atarlar. Kenneth N. Waltz der ki: "Uluslararası politikaya güç yön vermektedir, sadece sonuç olarak değil, ayrıca birincil ve değişmez olarak da." Güç denilince de, ilk akla gelen ekonomik güçtür. Ekonomik güç, askeri ve siyasi gücü de beraberinde getirmektedir. Bu nedenlerden dolayı, "Milli Ekonomi Modeli, uzun ve kısa tüm şer plânları bozacak niteliktedir" diyoruz ve İslâm toplumlarını, hatta insanlığı ona davet ediyoruz.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018