Vahşi kapitalizm mi? Merhamet dolu MEM mi?

Hükümetin günah galerisi bağlamında çok şey söylenebilir ama diyebiliriz ki en büyük yanlışları, kapitalizmi bu ülkede kurumsallaştırmaları olmuştur.Milyon sayfa mevzuat değişiklikleri, AB süreçleri, IMF programları derken bu ülke 10 küsur yılda kapitalizmin hem de en aşağılık limanına bağlandık. İngiltere'de çocukların küçük vücutları nedeni ile bacalara sokularak kurum temizleyicisi olarak kullanıldığı zincirsiz kölelik düzenidir bu! İnsan yoktur, vicdan yoktur, adalet yoktur, varsa yoksa para ve gücün imparatorluğuna koşulsuz ve ucuz hizmet vardır!İki yüzyıl önce Batı sanayileşirken, 100 milyonlarca insan hayvandan aşağı standartlarda 16 saatten fazla ve en ölümcül koşullarda karın tokluğuna kompradorlar için çalıştılar. İşçiler zayıflarken patronlar şiştiler, daha da şiştiler!Sonuçta Batı, vahşi kapitalizm denilen bu düzeni kendi toprakları için 18. yüzyılda acımasızca kullandı ve sonra da 3. dünyaya ihraç ederek terk etti. Sosyal hukuk devleti ilkeleri ile adam gibi asgari ücret, çalışma koşullarının güvenliği, fazla mesainin sınırlandırılması, çocukların korunması, tatil izni vesaire gibi düzenlemelerle insanına nefes aldırdı!Türkiye gibi ülkelere ise sıkı IMF programlarına dayalı ekonomik politikaları dayattılar. Yükselen 3-5 gökdelenin zenginlik getirdiğine hepimizi inandırdılar! Zengin ve fakir arsındaki adaletsizlik tavan yaptı. Batı KOBİ'lerle büyürken biz orta direk kavramını lügatten sildik. Sermayeyi elinde tutan ve tekelleşen yüzde 1'lik kaymak tabaka dışındakilerin elindeki tek imkân, işçi olmaktı! İş kurmak, yükselmek, teşebbüs hürriyeti adı altında, kendisi var ama cismi olmayan bir hayale dönüştü. İşçi, bir sınıf dahi oluşturamadan parti ve komprador arasına sıkıştı. Kömüre ve makarnaya teslim ve en sonunda kömüre can veren bir düzen kurduk!İşte bu düzen, insanı yok sayan ve insanı gücün oyuncağı haline getiren vahşi kapitalizm, Soma'da patladı!Başbakan'ın "bu işin doğasında ölüm var, siz hiç iş kazası duymadın mı" sözleri de kapitalizmin atanmış yöneticilerinin gerçek yüzlerini deşifre etti! Bizim seçtiğimiz zannettiğimiz siyasetçi profili işte budur. Onları küresel kapitalizm atıyor ve bizler de seçiyoruz. Patronlarının hizmet beklediği ve sistemin acımazsızlığının ortaya çıktığı anlarda ise böyle konuşuyor ve adam dövüyorlar!Başbakan'ın eylemi açık bir mesajdır. Başbakan küresel kapitalizmin Türkiye sorumlusu olarak patronları adına diyor ki;"Vahşi kapitalizme baş kaldıramazsınız, ölmeye de devam edeceksiniz!"Vahşi kapitalizmin çapsız aktörleri bu düzenin alternatifinin olmadığını da söylüyorlar. Halkı kontrol edebilmenin yolu bunların stratejilerine göre çaresizliği, kapitalizmin alternatifsizliği yalanını propaganda etmekten geçiyor!Milli Ekonomi Modeli'nin önünün kesilmesinin, halka ulaşmasının engellenmesinin nedeni de budur! Kendi zalim düzenlerinin yerle bir olmasından korkuyorlar!"Durun ey kalabalıklar bu yol çıkmaz sokak" diyen Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM) beyni Prof. Dr. Haydar Baş'a uygulanan medya karartmasının sebebini şimdi daha iyi anlayabiliriz!Duma'da Rusya ayağa kalsın ama sen kulağının üstüne yatmaya devam et!Ola ki halk MEM ile buluşur ve bu düzen yıkılır diye tir tir titriyorlar!Oysa her şey apaçık ortada? Kapitalizm ne dünyaya ne de bize mutluluk getirmedi. Denendi ve sonuçlarının ne kadar gayriinsanî olduğu görüldü. Biz deneneni, üstelik çok kötü bir şekilde denemeye devam ediyoruz.Bizim "önce insan" diyen merhametli bir modele ihtiyacımız var!Soma'yı iş kazası olarak değil, bir insanın ölümü için dünyaları değişmeyecek bir ekonomi ahlakına ihtiyacımız var!Milli Ekonomi Modeli işte bunun adıdır.Yani ahlakın, yani merhametin, yani paylaşmanın, yani birlikte refahın, yani kardeşliğin, yani aklın ve yani vicdanın adı! Kapitalizmin İslamcı taşeronları kusura bakmasınlar, bunlar yoksa şayet biz ona model filan diyemiyoruz!Her şey ortada;Bir yanda vahşi kapitalizm, diğer yanda merhametli MEM!Sizce seçeneksiz miyiz?