Türkiye'nin nüfusunu 80 milyon olarak kabul edersek her ay 1000 TL vatandaşlık maaşı verilmesi halinde bütçeye 80 Milyar TL/ay veya 960 milyar TL/yıl bir maliyet getirecektir. Bu paranın mevcut şartlarda ve ekonomi modeliyle ödenmesi mümkün değildir. İktidar, seçim vaadi olarak sadece emeklilere vermeyi düşündüğü 12 Milyar TL'yi bulamıyor.
Peki, bu 960 Milyar TL'yi her yıl nasıl ve hangi kaynaklarla ödenecek? Vatandaşlık Maaşı tabi ki küresel tefecilerden borç alınarak ödenmeyecek. Türkiye'de mevcut olan 3 katrilyon dolarlık yerli ve milli kaynaklarımıza mukabil Milli Para'yla rahatlıkla ödenecektir. Vatandaşlık Maaşı ancak ve ancak Milli Para ile ödenir. Bütün mesele kaynak göstermektir. Kaynağını bulduğunuz her ödemeyi bir tek tuşa basarak 80 milyon insana her ay yüzlerce yıl rahatlıkla ödeyebilirsiniz.
Vatandaşlık maaşını seçim vaadi olarak seslendirenlerin kaynak gösterememeleri onların bu iddialarını geçersiz kılıyor. Seçmeni aldatmaktan öte gitmiyor. 27 Mayıs 2018 tarihinde Bursa'da yapılan 10. Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nin kapanış konuşmasını yapan Prof. Dr. Haydar Baş, bu hususta "Benim modelimin adını alıp konuşanlar evvela bana talebe olsun, ondan sonra konuşsun." diyerek seçim dönemlerinde zuhur eden madrabazlara karşı milletimizi ikaz ediyor.
Ekonominin gelişmesine Vatandaşlık Maaşı'nın katkısı
MEM'e göre tüketim en büyük kaynaktır. Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan bu tespit arz yönlü kapitalizmden tamamen ayrılmaktadır. MEM'e göre beşikten mezara kadar verilecek olan Vatandaşlık Maaşı büyük ölçüde tüketimi artıracaktır. Tüketim kabiliyetini yitirmiş milyonlar her ay aldıkları vatandaşlık maaşıyla pazarları canlandıracaktır.
Piyasada tüketim yetersizliğinden dolayı mevcut olan durgunluk, işsizlik ve talep darlığı Vatandaşlık Maaşı'yla yerini büyük bir ekonomik canlılığa terk edecektir. Üretim ne kadar bol ve kaliteli olsa bile eğer tüketicinin cebinde para yoksa vitrinlerin süsü olmaktan öteye gidemez.
Aşık Veysel, "Güzelliğin on par etmez bu bendeki aşk olmasa" derken Prof. Dr. Haydar Baş ise "Üretimin on par etmez bu cepteki para olmasa" demek istiyor. Yani tüketim kabiliyeti olmayan tüketici için üretilen mal ve hizmetlerin hiçbir anlamı yoktur. Veya üretilen mal ve hizmetleri parası olmayanlar satın alamaz.
MEM'e göre arz her zaman talepten büyüktür. Bu arz fazlası Sosyal Devlet Milli Devlet anlayışına uygun bir şekilde vatandaşlık maaşıyla eritilebilir. Tüketimin desteklenmesi anlamına gelen vatandaşlık maaşı uygulaması sayesinde üretici de pazar problemi yaşamayacaktır. Bugün marketler, dükkânlar ve AVM'ler ağzına kadar envai çeşit ürünlerle dolu olduğu halde tüketici güçsüz bırakıldığı için alıcı bulamıyor. Esnaf sinek avlıyor. Ekonomimizin asıl sorunu da işte bu tüketim eksikliğidir. "İhtiyaç var ama para yok " kısır döngüsü ekonominin asıl problemidir.
Vatandaşlık maaşı devreye girdiğinde pazarı canlandırması sonucu her sektörde üretim miktarlarında çok önemli artışlar olacaktır. Devlet bu sayede üretim artışından kaynaklanan vergi alacaklarını tahsil edecektir. Sonuçta "kazan-kazan-kazan " formülü gündeme gelecektir. Sonuçtan üretici, tüketici ve devlet kazançlı çıkacaktır. Kapitalistlerin iddia ettiği "birinin kazancı diğerinin zararıdır" anlayışının geçersiz olduğu bu şekilde ispatlanıyor.
Üretim artışı kronikleşen işsizliği de çözecektir. Hatta ekonominin çarkları öyle bir dönecek ki eksi işsizlik anlamına gelen dışarıdan işçi ithal bile edilecektir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın "İngiltere'den, ABD'den ve dünyanın her yerinden işsizler, iş bulabilmek için kapımıza dayanacaklar" sözü buna işaret ediyor.
Vatandaşlık Maaşı'nın sayılamayacak kadar sosyal, ekonomik ve milli güvenlikle ilgili faydaları var. Fakat en önemli faydası nedir diye sorarsanız? Bizi biz yapan kimliğimizi koruyan bir zırh mesabesindedir derim. Vatandaşlık Maaşı'nı alan bütün yurttaşlarımız artık göğsünü gere gere birilerine inat "Ben Türk'üm" diyecektir. Kimliğinden utanmak bir yana her yerde her zaman Türk milletinin ve devletinin propagandasını yapacaktır. Milletimizin aleyhinde iş tutanlar da zamanla bu kararlılık karşısında bu yanlış tutumlarından vazgeçmek zorunda kalacaklardır.
Peki, bu 960 Milyar TL'yi her yıl nasıl ve hangi kaynaklarla ödenecek? Vatandaşlık Maaşı tabi ki küresel tefecilerden borç alınarak ödenmeyecek. Türkiye'de mevcut olan 3 katrilyon dolarlık yerli ve milli kaynaklarımıza mukabil Milli Para'yla rahatlıkla ödenecektir. Vatandaşlık Maaşı ancak ve ancak Milli Para ile ödenir. Bütün mesele kaynak göstermektir. Kaynağını bulduğunuz her ödemeyi bir tek tuşa basarak 80 milyon insana her ay yüzlerce yıl rahatlıkla ödeyebilirsiniz.
Vatandaşlık maaşını seçim vaadi olarak seslendirenlerin kaynak gösterememeleri onların bu iddialarını geçersiz kılıyor. Seçmeni aldatmaktan öte gitmiyor. 27 Mayıs 2018 tarihinde Bursa'da yapılan 10. Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nin kapanış konuşmasını yapan Prof. Dr. Haydar Baş, bu hususta "Benim modelimin adını alıp konuşanlar evvela bana talebe olsun, ondan sonra konuşsun." diyerek seçim dönemlerinde zuhur eden madrabazlara karşı milletimizi ikaz ediyor.
Ekonominin gelişmesine Vatandaşlık Maaşı'nın katkısı
MEM'e göre tüketim en büyük kaynaktır. Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan bu tespit arz yönlü kapitalizmden tamamen ayrılmaktadır. MEM'e göre beşikten mezara kadar verilecek olan Vatandaşlık Maaşı büyük ölçüde tüketimi artıracaktır. Tüketim kabiliyetini yitirmiş milyonlar her ay aldıkları vatandaşlık maaşıyla pazarları canlandıracaktır.
Piyasada tüketim yetersizliğinden dolayı mevcut olan durgunluk, işsizlik ve talep darlığı Vatandaşlık Maaşı'yla yerini büyük bir ekonomik canlılığa terk edecektir. Üretim ne kadar bol ve kaliteli olsa bile eğer tüketicinin cebinde para yoksa vitrinlerin süsü olmaktan öteye gidemez.
Aşık Veysel, "Güzelliğin on par etmez bu bendeki aşk olmasa" derken Prof. Dr. Haydar Baş ise "Üretimin on par etmez bu cepteki para olmasa" demek istiyor. Yani tüketim kabiliyeti olmayan tüketici için üretilen mal ve hizmetlerin hiçbir anlamı yoktur. Veya üretilen mal ve hizmetleri parası olmayanlar satın alamaz.
MEM'e göre arz her zaman talepten büyüktür. Bu arz fazlası Sosyal Devlet Milli Devlet anlayışına uygun bir şekilde vatandaşlık maaşıyla eritilebilir. Tüketimin desteklenmesi anlamına gelen vatandaşlık maaşı uygulaması sayesinde üretici de pazar problemi yaşamayacaktır. Bugün marketler, dükkânlar ve AVM'ler ağzına kadar envai çeşit ürünlerle dolu olduğu halde tüketici güçsüz bırakıldığı için alıcı bulamıyor. Esnaf sinek avlıyor. Ekonomimizin asıl sorunu da işte bu tüketim eksikliğidir. "İhtiyaç var ama para yok " kısır döngüsü ekonominin asıl problemidir.
Vatandaşlık maaşı devreye girdiğinde pazarı canlandırması sonucu her sektörde üretim miktarlarında çok önemli artışlar olacaktır. Devlet bu sayede üretim artışından kaynaklanan vergi alacaklarını tahsil edecektir. Sonuçta "kazan-kazan-kazan " formülü gündeme gelecektir. Sonuçtan üretici, tüketici ve devlet kazançlı çıkacaktır. Kapitalistlerin iddia ettiği "birinin kazancı diğerinin zararıdır" anlayışının geçersiz olduğu bu şekilde ispatlanıyor.
Üretim artışı kronikleşen işsizliği de çözecektir. Hatta ekonominin çarkları öyle bir dönecek ki eksi işsizlik anlamına gelen dışarıdan işçi ithal bile edilecektir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın "İngiltere'den, ABD'den ve dünyanın her yerinden işsizler, iş bulabilmek için kapımıza dayanacaklar" sözü buna işaret ediyor.
Vatandaşlık Maaşı'nın sayılamayacak kadar sosyal, ekonomik ve milli güvenlikle ilgili faydaları var. Fakat en önemli faydası nedir diye sorarsanız? Bizi biz yapan kimliğimizi koruyan bir zırh mesabesindedir derim. Vatandaşlık Maaşı'nı alan bütün yurttaşlarımız artık göğsünü gere gere birilerine inat "Ben Türk'üm" diyecektir. Kimliğinden utanmak bir yana her yerde her zaman Türk milletinin ve devletinin propagandasını yapacaktır. Milletimizin aleyhinde iş tutanlar da zamanla bu kararlılık karşısında bu yanlış tutumlarından vazgeçmek zorunda kalacaklardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İkinci Trump dönemi nelere gebe? / 11.11.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024