PKK'nın Türkiye'yi yeniden teröre boğduğu şu günlerde kritik bir nokta, belki farkındasınızdır, ısrarla dikkatlerden kaçırılıyor.
Biliyorsunuz Kandil dağlarında 4 ila 5 bin arasında PKK teröristi var ve bu Kandil dağları yine biliyorsunuz Irak sınırları içinde bulunuyor.
Peki Kandil dağlarının da içinde yer aldığı Irak'ta kimin borusu ötüyor acaba?
El cevap: Amerika...
Öyleyse bu son saldırılarda hesap sorulacak adres herhalde Amerika Birleşik Devletleri'dir. Çünkü Kandil'den inenler soluğu Anadolu'da alıyor ve işte o malum görüntüler ortaya çıkıyor.
Bu koşullarda ABD'nin üstünde bir sorumluluk var. Eskiden olsa yani Saddam'lı Irak'ta, Bağdat sorunu kendisi çözmüyorsa "Türkiye'ye "siz buyrun terörü temizleyin" diyordu.
Türkiye yıllarca bu hakkı, sıcak takip hakkını kullanarak Irak'ta operasyonlar yaptı. Ve aslında PKK teröründeki gerilemenin nedeni de buydu.
Hüseyin Kıvrıkoğlu Paşa savaşı, Türkiye topraklarından PKK'nın etkili olduğu Irak'a taşıyarak kazanmıştı. Bu bilinçli bir stratejiydi. Çünkü bu yolla PKK Türkiye'de terör yapamadığı için yegane ekmeği olan "propaganda" imkanından mahrum kalıyordu.
İşte Türkiye, Amerika'nın kontrolündeki Irak'ta bu imkandan mahrum bırakılıyor. Savaş yeniden Anadolu topraklarına taşınıyor.
Soruyu hatırlatalım, bu kimin sayesinde oluyor? El cevap: ABD'nin. Çünkü Irak, ABD'nin kontrolünde. Üstelik can-ciğer dost ABD, tu-kaka Saddam (!) gibi de düşünmüyor.
Yani benim yapamadığım işi, gelin siz görün, terörü temizleyin demiyor.
Bilakis bir tek asker kaydırırsanız, bunu savaş tehdidi olarak gördüğünü ilan ediyor.
Dahası da var.
ABD büyükelçisi Eric Edelman "PKK'ya operasyon düşünmüyoruz" diyor.
Yani PKK vuracak, çekilecek ve Kandil'de korunacak!
İşte size işin zorunu göstermek ve ABD'nin büyük tehdidi (!) diye buna denir.
Helikopterlerden atılan silah ve yiyecek sandıklarıyla korunan PKK, bu kez Washington'un bütün olarak kanatları altına alınıyor.
***
ABD'nin terörle mücadele için Irak'a geldiğini(!) bilmiyoruz bu noktada hatırlatmaya gerek var mı?
Hatta Washington, Irak işgalini başlattığı gün belki hatırlarsınız "İslam" etiketli sözümona bir terör örgütünü çökertmişti. Hem de PKK'nın da barındığı K. Irak'ta.
Yani ABD iyi terörü korumuş, kötü terörü yok etmişti!
Şimdi bunun bir adım ötesine geçiyor ve "PKK'ya operasyon düzenleyemeyiz" diyerek, terörün resmen hamiliğine soyunuyor.
Aslında bu konuda Washington DEHAP'ın da bir adım ötesinde bulunuyor. Malum DEHAP genel bakanı, "hükümete ve PKK'ya eşit uzaklıktayız" demişti. ABD'nin tavrına bakılırsa onlar PKK'ya, Türk hükümetinden de yakın duruyorlar. Öyle ya PKK korunuyor, Türkiye ciddiye bile alınmıyor! Hem de bu ülkenin en hassas olduğu konuda, sözüm ona Bush'un da en hassas olduğu terör (!) konusunda!
***
Olanı biteni alt alta koyduğumuzda "gerçek" bütün çıplaklığıyla parıldıyor.
Türkiye'den üs ve toprak talep eden Washington, ülkeyi sıkıştıracak derin talebini hayata geçirecek ne varsa kullanıyor.
PKK terörünün azması da bu argümanlardan birisi.
Yani "ver toprağı, al terörü" denklemi.
Tabii bu denklemin ne kadar uzun olduğunu nerede biteceğini de kestiremiyorsunuz. Çünkü PKK onların PKK'sı, ve elaltında tutulmaya da devam ediliyor.
Peki bu koşullarda Ankara ne yapıyor derseniz, hükümet açısından sorun yok onlar "reel politiğin" gereğini ifa ederler. Zaten bunun için varlar.
Diğer Ankara'ya gelince;
Onlar Apo affedildiği gün renklerini belli etmişlerdi:
"Biz taraf olduğumuz konuda konuşmayız..."
Biliyorsunuz Kandil dağlarında 4 ila 5 bin arasında PKK teröristi var ve bu Kandil dağları yine biliyorsunuz Irak sınırları içinde bulunuyor.
Peki Kandil dağlarının da içinde yer aldığı Irak'ta kimin borusu ötüyor acaba?
El cevap: Amerika...
Öyleyse bu son saldırılarda hesap sorulacak adres herhalde Amerika Birleşik Devletleri'dir. Çünkü Kandil'den inenler soluğu Anadolu'da alıyor ve işte o malum görüntüler ortaya çıkıyor.
Bu koşullarda ABD'nin üstünde bir sorumluluk var. Eskiden olsa yani Saddam'lı Irak'ta, Bağdat sorunu kendisi çözmüyorsa "Türkiye'ye "siz buyrun terörü temizleyin" diyordu.
Türkiye yıllarca bu hakkı, sıcak takip hakkını kullanarak Irak'ta operasyonlar yaptı. Ve aslında PKK teröründeki gerilemenin nedeni de buydu.
Hüseyin Kıvrıkoğlu Paşa savaşı, Türkiye topraklarından PKK'nın etkili olduğu Irak'a taşıyarak kazanmıştı. Bu bilinçli bir stratejiydi. Çünkü bu yolla PKK Türkiye'de terör yapamadığı için yegane ekmeği olan "propaganda" imkanından mahrum kalıyordu.
İşte Türkiye, Amerika'nın kontrolündeki Irak'ta bu imkandan mahrum bırakılıyor. Savaş yeniden Anadolu topraklarına taşınıyor.
Soruyu hatırlatalım, bu kimin sayesinde oluyor? El cevap: ABD'nin. Çünkü Irak, ABD'nin kontrolünde. Üstelik can-ciğer dost ABD, tu-kaka Saddam (!) gibi de düşünmüyor.
Yani benim yapamadığım işi, gelin siz görün, terörü temizleyin demiyor.
Bilakis bir tek asker kaydırırsanız, bunu savaş tehdidi olarak gördüğünü ilan ediyor.
Dahası da var.
ABD büyükelçisi Eric Edelman "PKK'ya operasyon düşünmüyoruz" diyor.
Yani PKK vuracak, çekilecek ve Kandil'de korunacak!
İşte size işin zorunu göstermek ve ABD'nin büyük tehdidi (!) diye buna denir.
Helikopterlerden atılan silah ve yiyecek sandıklarıyla korunan PKK, bu kez Washington'un bütün olarak kanatları altına alınıyor.
***
ABD'nin terörle mücadele için Irak'a geldiğini(!) bilmiyoruz bu noktada hatırlatmaya gerek var mı?
Hatta Washington, Irak işgalini başlattığı gün belki hatırlarsınız "İslam" etiketli sözümona bir terör örgütünü çökertmişti. Hem de PKK'nın da barındığı K. Irak'ta.
Yani ABD iyi terörü korumuş, kötü terörü yok etmişti!
Şimdi bunun bir adım ötesine geçiyor ve "PKK'ya operasyon düzenleyemeyiz" diyerek, terörün resmen hamiliğine soyunuyor.
Aslında bu konuda Washington DEHAP'ın da bir adım ötesinde bulunuyor. Malum DEHAP genel bakanı, "hükümete ve PKK'ya eşit uzaklıktayız" demişti. ABD'nin tavrına bakılırsa onlar PKK'ya, Türk hükümetinden de yakın duruyorlar. Öyle ya PKK korunuyor, Türkiye ciddiye bile alınmıyor! Hem de bu ülkenin en hassas olduğu konuda, sözüm ona Bush'un da en hassas olduğu terör (!) konusunda!
***
Olanı biteni alt alta koyduğumuzda "gerçek" bütün çıplaklığıyla parıldıyor.
Türkiye'den üs ve toprak talep eden Washington, ülkeyi sıkıştıracak derin talebini hayata geçirecek ne varsa kullanıyor.
PKK terörünün azması da bu argümanlardan birisi.
Yani "ver toprağı, al terörü" denklemi.
Tabii bu denklemin ne kadar uzun olduğunu nerede biteceğini de kestiremiyorsunuz. Çünkü PKK onların PKK'sı, ve elaltında tutulmaya da devam ediliyor.
Peki bu koşullarda Ankara ne yapıyor derseniz, hükümet açısından sorun yok onlar "reel politiğin" gereğini ifa ederler. Zaten bunun için varlar.
Diğer Ankara'ya gelince;
Onlar Apo affedildiği gün renklerini belli etmişlerdi:
"Biz taraf olduğumuz konuda konuşmayız..."
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021