Vur ama önce dinle

Dünya Afganistan kriziyle, Türkiye de bizden asker istenecek mi, savaşa girecek miyiz endişesiyle boğuşurken Mesut Bey sessiz sedasız malı götürüyor, Türkiye'yi tehdit ve şantajla götürüp AB'nin kucağına bırakıyor. Gözümüzün içine baka baka gözümüzden sürmeyi çekiyor. Hedef .şaşırtıyor, hedef saptırıyor, dikkatleri dağıtıyor, resmen takiyye yapıyor.

Geçen hafta Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'le görüşmek üzere bu ülkede bulunan Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz Bild gazetesine de bir mülâkat verdi.

17 Ekim tarihli Bild'de yer alan mülâkatta şöyle bir cümle var:

"Türkiye'de iki tane radikal dinci parti var. AB bizi dışlarsa onlar güçlenir".

Mesut Bey "radikal dinci" derken neyi kastediyor, iki parti derken kimleri kastediyor?

Dinde radikal olmanın ölçüsü Mesut Bey'e göre nedir, bunu bir Hristiyan'a nasıl tarif eder? Ve bunu, dünya bir "Crusade"e şartlandırılmışken nasıl söyler?

İşin daha da ilginci; radikal olup olmadıklarını bilemem fakat şu anda TBMM'de, "dini söylemleri daha fazla tercih ettiği izlenimi veren" diyelim; iki parti var ve ikisi de AB'ye taraftar. İkisi de iç hukuk düzeninde uğradıklarını düşündükleri haksızlıkların telâfisi için AİHM'ye başvurmuş durumda. Avrupa'dan medet umuyorlar.

O halde Mesut Bey kimi kastetti? Yoksa Mesut Bey aslında hiç mevcut bulunmayan yeldeğirmenleri mi yaratıyor?

Yaratılmak istenilen bunca kavram kargaşası, sunî bunalım, toz-duman arasında, eğri oturup doğru konuşalım sistemde umut vaad eden bir parti görebiliyor musunuz?

Sistemin tıkanmışlığının bizatihî sebebi zaten kendileri değil mi?

İki senede vatandaşın hayallerini ellerinden aldılar. Hayali olmayan insan yaşayabilir mi? Bu günü düşünmekten yarına fırsat kalmıyor ki!

Düzenli, sürekli ve istikrarlı bir uyum halinde "kriz" içindeyiz.

Kriz dediğiniz şey anlık bir hâdisedir. Olur ve biter. İki sene içerde ve dışarıda, ekonomide ve sosyal hayatta, kültürel ve manevî alanda süren kriz gördünüz mü hiç?

İktidar olsun, muhalefet olsun bütün partilerin varlık sebebi kriz... Yoksa yaratıyorlar, bitmişse icad ediyorlar.

Hiç merak edip BTP'nin programına bir göz attınız mı? Bakın neler var:

"Siyasi görüşü ne olursa olsun yediden yetmişe milletimizin tek vücut olması, kederde ve kıvançta bir ve beraber olarak ülkeye hizmette bütünleşmesi gerektiğine inanıyoruz.

Kalbi, vatan ve millet sevgisi ile dolu, ülkemizi ve milletimizi yüceltmeyi gaye edinen, devletimizin ilelebet yaşatılmasında kararlı kadrolarla; inanç, fikir ve azimle insanımıza hizmet etmeyi gaye ediniyoruz.

Partimiz; Atatürk İlke ve İnkılaplarına, hürriyetçi parlamenter demokratik sisteme, Anayasa'ya ve kanunlara bağlıdır. Ülkeye ve millete hizmette siyaseti bir vasıta kabul eder. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, toplumsal barış ve uzlaşmayı her şeyin üstünde tutar. İnsanı merkeze koyan bir tez mantığıyla milletimizin emrinde olacağımızı taahhüt ederiz. "

"Geçmişte Türk Milleti, kendisini yükselten ve yücelten tarihi misyonuna sahip çıktığı dönemlerde dünyaya hükmetmiş; insanlığa adaleti, insan haklarını, ilmi, teknolojiyi ve medeniyeti öğretmiştir. 1700'lü yıllarda başlayan duraklama dönemiyle birlikte milletimiz ideolojik ve etnik entrikalar sonucunda her cepheden hücumlara maruz kalmıştır. I.Dünya Harbinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan milletimiz, İstiklal Savaşı'yla bir ölüm kalım mücadelesi vermiştir. Bu sıcak savaşlar, aslında asırlar boyu sinsi bir şekilde yürütülen siyasal, kültürel, sosyal faaliyetlerin bir sonucu idi.

Neticede İstiklal Savaşı'nda bu millet, Büyük Önder Atatürk'ün öncülüğünde Kuvayı Milliye ruhuyla kendine dönmüştür. Milli iradenin, tecelli ettiği, bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş ve özgürlük mücadelesi veren ülkelere örnek olmuştur. Türk milleti, bir yok oluş olan Sevr Antlaşmasının dayattığı şartları kabul etmemiş Lozan Antlaşması ile özgür ve bağımsız bir devlet olduğunu kabul ettirmiştir."

"Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri, 1982 Anayasası'nın 2.maddesinde sayılmıştır. Bu madde, Anayasa'nın ilk üç maddesiyle beraber yine Anayasa'nın 4.maddesine göre değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddesidir. Bu maddenin metni şöyledir:

'Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.'

Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri, Atatürk'ün devlet anlayışına hakim olan üç temel ilkeden kaynaklanmaktadır. Bunlar; ulusal devlet, tam bağımsızlık ve ulusal egemenliktir.

Bu üç temel ilkenin açılımını ifade eden ilkeler ise şunlardır: Cumhuriyetçilik,Milliyetçilik,Halkçılık,Devletçilik,Laiklik,İnkılapçılık Bütün icraatlarımızda bu anlayış ve ilkeler temel oluşturacaktır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, çeşitli sahalarda kalkınma plan ve projeleri uygulanmıştır. Kısmi sonuçlar alınmışsa da amaçlanan çağdaş medeniyet seviyesine ulaşılamamıştır. Bunun başlıca sebebi, milli kimlik ve bağımsızlık iradesinin 1938'den sonra büyük ölçüde yitirilmesidir. Oluşturulan yapay gerilimler, ülke insanının enerjisini tüketmiş, kalkınmayı sekteye uğratmıştır."

Farkında mısınız; BTP bu program ve dünya görüşü ile Anayasaya, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, Atatürk'e, Atatürk devrimlerine sahip çıkmaktadır.

Solun elinden altı oku, sağın elinden tam bağımsızlığı, istismarcıların elinden dini, sömürgecilerin elinden vatanı, işbirlikçilerin elinden milleti, gardrop Atatürkçülerinin elinden Atatürk'ü ve çakalların elinden ferdi kurtarmış, çekip almıştır.

Diyeceksiniz ki biz ne programlar gördük, her programda süslü lâflar boldur, uygulamaya bakın..

Kabul.. O halde bırakın uygulayalım ve de görün.

Mevcut hiçbir partinin, geçmiş siciline bakarsak söyleyecek şeyinin kalmadığı meydanlarda BTP'nin inanın söyleyecek çok şeyi vardır.